Not so fast translate Turkish
1,707 parallel translation
Not so fast.
O kadar hızlı olma.
Not so fast, fire guy...
Aceleci olma, ateş oğlan seni.
Not so fast, Mouth.
O kadar aceleci olma, Mouth.
Not so fast, fat one.
O kadar da hızlı değil, şişko.
Not so fast, Nelson.
Ağır ol bakalım, Nelson.
Not so fast.
O kadar acele etmeyin.
Uuh uh uh, not so fast.
Uuh uh uh, durun bakalım.
Not so fast, Kyle.
Dur bakalım, Kyle!
Hold on, not so fast.
Bekle, o kadar çabuk değil.
Not so fast, Bones.
Aceleci olma, Bones.
- Not so fast.
- Çok hızlı gidiyorsun.
Not so fast, Tigger.
Acele etme kaplancık.
Not so fast!
Acele etmeyin!
- Not so fast.
- Çok hızlı değil.
Not so fast, Raoul.
Acele etme, bakalım.
Yeah, not so fast, short stuff.
Yavaş ol bakalım, yerden bitme.
Not so fast!
Yavaş ol!
No, not so fast there, OK.
O kadar acele etmeyin.
Not so fast.
Acele etme.
Not so fast, gentlemen.
O kadar çabuk değil, beyler.
- Not so fast.
- Yavaş ol bakalım.
Not so fast, sir.
- Öyle acele yok, bayım.
Not so fast.
O kadar çabuk değil.
Not so fast, motherfucker!
O kadar hızlı değil, götveren!
- Not so fast.
- O kadar hızlı değilsin.
Not so fast, Hipercor!
Yavaşla, Hipercor!
Not so fast, Sunbeam.
O kadar çabuk değil, Bay Güneş Işını!
Not so fast.
O kadar hızlı.
Not so fast.
Yavaş biraz.
Not so fast, Scherbotsky.
Ağır ol bakalım, Scherbatsky.
Not so fast, Mr. Spencer.
O kadar çabuk değil, Bay. Spencer.
Not so fast.
O kadar kolay değil.
Not so fast!
Ağır ol!
- Not so fast.
- O kadar çabuk değil.
- Not so fast.
- O kadar hızlı değil.
Whoa, whoa, whoa, not so fast.
O kadar hızlı değil.
Not so fast, missy.
O kadar hızlı değil, bayan.
- Not so fast, chicken legs.
- O kadar kolay değil, tavuk bacaklı!
- Not so fast, slick.
- Acele etme, seni çakal.
Not so fast.
Durun bir dakika.
Not so fast, shady Bird Johnson!
O kadar hızlı değil namussuz Bird Johnson!
- Whoa, not so fast, Gibbs.
- Dur bakalım Gibbs.
Not so fast.
Yavaş olun.
No, no, not so fast
Yok, hayır, daha değil.
Not so fast!
Böyle düşünmüyorum.
Now, not so fast.
Malı oradan kendi adamlarımız alır. Olmaz.
Somebody like Tony Crane does not rise so fast without getting blood on his hands.
Biri Tony Crane'in elleri kana bulanmaksızın hızla yükselmesini istemiyor.
Not so fast these days.
Bu günlerde, fazla süratli değilim.
It's not a big deal, it just happened so fast, so...
Sadece çok hızlı oldu ve... - Anlıyorum. - Ona bugün anlatacağım.
OK, so they're not risking their lives, but they are skating pretty fast. And it's really cool.
Tamam, canlarını tehlikeye atmıyorlar, ama çok hızlı kayıyorlar ve bu çok güzel.
And not move so fast.
Ses yok!
not sorry 22
not so much 570
not so far 81
not so bad 126
not soon enough 36
not so close 24
not so good 271
not so hard 43
not so well 25
not so loud 139
not so much 570
not so far 81
not so bad 126
not soon enough 36
not so close 24
not so good 271
not so hard 43
not so well 25
not so loud 139
not so long ago 54
not so much anymore 20
not someone 19
not so hot 16
not so great 49
not so 123
not so easy 32
not so tough now 16
not so tight 17
not so rough 19
not so much anymore 20
not someone 19
not so hot 16
not so great 49
not so 123
not so easy 32
not so tough now 16
not so tight 17
not so rough 19
not so sure 21
so fast 94
fast 937
faster 1890
fasten your seat belts 21
faster and faster 20
fasten your seat belt 23
fast as you can 38
fast forward 42
fast cars 26
so fast 94
fast 937
faster 1890
fasten your seat belts 21
faster and faster 20
fasten your seat belt 23
fast as you can 38
fast forward 42
fast cars 26