English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Oh good

Oh good translate Turkish

16,608 parallel translation
- Oh, good.
Güzel.
- Oh, you have those photos. Good.
Fotoğraflar sende yani.
Oh, pretty good?
Oldukça güzel mi?
Oh, good Lord, of course you...
Oh, tanrım, tabi sen...
Oh, good morning.
- Günaydın.
Oh, she doing good. She doing excellent.
İyi, çok iyi.
- Oh, that looks good... - ( coughs )
Güzel görünüyor...
- Oh, that's good too.
- Kargo iyi durumda.
♪ Oh, how the good die young ♪
# Oh, iyiler niçin genç ölürler #
- Oh, good.
- Bu iyi.
How is everything between you and Jackie? Oh. Very good.
Jackie ve senin aran nasıl? Çok iyi.
Oh. Oh, we're back to this. Good.
Yine başlıyoruz, çok güzel.
Oh, good God, no.
Aman Tanrım olamaz.
Oh, yeah? Oh, good.
Öyle mi?
Oh, so I should just stay here, like a good girl, while my hero saves the day?
Yani kahramanım günü kurtarırken, ben de uslu bir kız gibi bekleyecek miyim?
- Oh, Jeff. - Hannah, good to see you.
- Hannah, görüştüğümüze çok sevindim.
Oh my good, look at that!
Oha şuna bak!
Oh, good.
- Güzel.
- Oh, good.
- İyi o zaman.
Oh, good.
Ne güzel.
Oh, here s a blast of good news.
Oh, işte iyi haber patlaması!
Oh, how do you know what the good book means?
Sen kutsal kitabin ne diyecegini nerden bileceksin?
Oh, you're too good for it?
Masaj yapmak icin fazla mi iyisin?
Oh, good. You are old.
Aman iyi, yaşlıymışsın cidden.
I'm good. Oh, come on.
Yapmayın!
Oh, yes, because that's what we're promoting - - a club where people make good decisions.
Sabah erken kalkmam gerekiyordu. Tabii ya, çünkü bunun tanıtımını yapıyoruz biz.
That's good. Oh, God. Oh, God.
Olamaz, ona söylüyor.
Oh, yeah, I'm good.
Evet, ben iyiyim.
Oh. Good.
Güzel.
Oh, good.
Çok güzel.
Oh, man, that is good.
Adamım bu gerçekten çok güzel.
- Oh, that is not a good face.
- Bu hiç güzel bir surat değil.
Oh, that's ever so good of you, Dube!
İşte bu çok iyi olur, Dube!
Oh, this could turn out to be a good day after all.
Sonunda bu güzel bir gün olabilir.
Oh, first, we're good here.
Öncelikle biz burda iyiyiz.
Oh, that's sweet, but I'm good.
Oh, çok tatlı, ama ben böyle iyiyim.
- Oh, good.
- Aman harika!
Oh, you smell good. Okay.
Ne güzel kokuyorsun.
Oh, just a good host, I guess.
Sadece iyi bir ev sahibiyim sanırım.
- Man, that really resonated with me. - Oh, good.
- Dostum bu bende gerçekten yankı uyandırdı.
- Oh. Well, good for you, man.
- Senin adına sevindim kanka.
- Oh, good, because, you know...
- İyi ya çünkü,
- Oh, man, you get all of the good ones.
- Kanka sen de bütün iyi durumları almışsın.
Oh, uh, good question.
Güzel soru.
- Geez. - Oh! That was good, Chip.
Bu iyiydi Chip.
- Oh, that doesn't sound good.
- Bu hiç iyi değil.
Oh, yeah, they're just so good that I wanted to save one for after practice.
Evet, o kadar seviyorum ki antrenmandan sonra yemek için bir tane ayırmıştım.
Oh, it's so good to see you.
- Seni görmek ne güzel.
Oh, it could be a good thing here.
Burada iyi bir şey bulmuş olabilirim.
Oh, a real good thing.
Oldukça iyi bir şey.
Oh, good, the Angel's here.
Güzel melek burada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]