Our time translate Turkish
11,932 parallel translation
Val, I'm so sorry I missed our time.
Val, çok özür dilerim, randevumuzu kaçırdım.
We just wasting our time.
Sadece vaktimizi boşa harcıyoruz.
We ain't got nothing better to spend our time and money on.
Paramızı harcamaktan başka bu hayatta yapacağımız birşey yok.
Right now is our time to party.
Bize şu an parti lazım.
The greatest leader of our time has been struck down by the foulest deed of our time.
Zamanımızın en büyük lideri, zamanımızın en kirli eylemiyle devrildi.
Is our time up?
- Vaktimiz doldu mu?
I think our notion of couples is not as defined as it was back in your time.
Sanırım çift anlayışımız senin zamanın ki kadar farklı değil.
So your new lungs can start adapting to the air of our time.
Yani yeni akciğerin bizim zamanımıza uyum sağlayabiliyor.
Our time together is over, Baz.
- Vaktimiz doldu Baz.
We're wasting our time.
Vaktimizi boşa harcıyoruz.
So what's our time frame?
Ne kadar vaktimiz var?
This is the great question of our time.
Zamanımızın en büyük sorusu bu.
Thank you for your Time and for answering our questions.
Zaman ayırdığınız ve sorularımızı cevapladığınız için teşekkürler.
It's over, John, and so is our time in this godforsaken country.
Bu, üzerinde John ve böylece bu kahrolası ülkede bizim zamanıdır.
Well, I had it to get funnel cake, and now it's not in the car, and between that time a weirdo in a clown mask who was paid minimum wage to scare children for a living came into our lives.
Huni pastasını almak için elimde bir şey vardı. Ve şimdi arabada değil, Ve o zamanlar arasında bir palyaço maskesinde garip
Well, it isn't our first time at this circus, is it?
Bu, ilk kez olmuyor, değil mi?
Our year together in the house in Hampstead has been the happiest time of my life.
Hampstead'deki evde birlikte geçirdiğimiz yıl, hayatımın en mutlu yılı oldu.
The time to save our country's future is now.
Ülkemizin geleceğini kurtarmanın zamanı şimdi.
We invest time into studying our prey.
Avını incelemek için zaman ayırıyoruz.
Thank you so much for taking the time, and we really appreciate all you're doing for our mom.
Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz, annemiz için yaptığınızı gerçekten takdir ediyoruz.
Next time, our turn. You'll come to us.
Gelecek sefer bizde, tamam mı?
Pains me to admit it, but for the first time in my life... I genuinely fear for our future.
Kabul etmesi acı veriyor ama, hayatımda ilk kez geleceğimiz için gerçekten endişeleniyorum.
If you hadn't got us there on time... the enemy would have taken over our post.
Bizi buraya zamanında getirmeseydin düşman kışlamızı ele geçirirdi.
It's improved the response time of our drone pilots by a factor of ten.
İHA pilotlarının tepki sürelerini 10 kat arttırdı.
The test of our moon rocket in flight for the first time.
Ay roketimizin ilk deneme uçuşu.
Time is on our side.
Zaman bizden yana.
Yeah, I've been promising Gabby some one-on-one time and I stood her up on our last date, so this one's makeup.
Evet, Gabby'ye biraz baş başa zaman geçireceğimize söz verdim ama son randevumuzda onu beklettim, bu da onun telafisi işte.
The time has come for us to raise our palms and turn them into fists.
Avuç içilerimizi açma zamanı geldi ve yumrukarınızı gösterin.
Have they been jamming our communications this whole time?
Bunca zamandır haberleşme frekansımızı bozuyorlar mıymış?
Yeah, well, this time we got guns of our own.
Evet ama bu defa kendi silahlarımız var.
Half that time till our ride leaves.
Bu zamanın yarısı yola çıkana kadar gider.
And in fact, our people have been tracking those exact fusion drives for some time now.
İşin aslı, bir süredir adamlarımız şu tam füzyon sürücülerinin izini sürüyordu.
Can you please tell our guest that if he would like to arrange a time to talk that's not during our hang time that would be much better?
Konuşma zamanı ayarlamak istiyorsa, asılmadığımız zaman
Boys, our shift is over. Time to re-up.
Çocuklar vardiya bitti, gitme zamanı.
- Our third time today, good evening.
- Bugün üçüncü kez karşılaşıyoruz.
As of this time, the mayor has declined to comment or return our calls.
Şu an itibariyle, belediye başkanı yorum yapmayı reddetti ve telefonlarımıza çıkmadı.
I know you went soft a long time ago, but you and I took an oath, along with every other soldier, to defend our country against all enemies, foreign and domestic.
Senin çok uzun zaman önce yumuşadığını biliyorum ama sen ve ben bir yemin ettik diğer askerlerle birlikte ülkemizi içten ya da dıştan tüm düşmanlara karşı korumak için.
But at the same time, each failed attempt brought us closer to our goal.
Ama aynı zamanda, her başarısız girişim bizi amacımıza yaklaştırdı.
No! We cut our ties a long time ago.
Hayır, uzun zaman önce bağlarımız koptu.
The last time we provoked them too far, I watched from that window as they breached our walls and knocked down our towers.
Onları daha önce bu kadar kışkırttığımızda o pencerede durup duvarlarımızı aştıklarını ve kulelerimizi yıktıklarını gördüm.
It is time to call upon the better angels of our nature.
Doğamızın daha iyi meleklerine seslenme zamanı geldi.
Thank you for your concern, but I'll decide when it's time to start altering our tactics.
Endişen için çok sağ ol ama taktik değiştirme zamanımızın geldiğine ben karar veririm.
So next time we tell y'all we did somethin', take our word that we did somethin'.
Yani bir daha size bir şeyi yaptığımızı söylediğimizde, sözümüze inanın.
It's good time to bring up our contract.
Sözleşmemizi konuşmak için iyi bir zaman.
But perhaps this time, his presence in our life - will be good for us.
- Ama belki de bu defa hayatımızdaki varlığı bizim için iyi olur.
I remember a time when you found our union less agreeable.
Birlikteliğimizi pek de münasip bulmadığın zamanları hatırlıyorum.
When you close yer eyes for the final time, he will rally the MacKenzies to our cause, and they will fight and die fer it.
Gözlerini son kez kapattığında davamız için MacKenzieleri harekete geçirecek ve bunun uğruna savaşıp ölecekler.
Now it's time for us all to stand together and fight to save our planet.
Şimdi hepimizin bir olup gezegenimizi kurtarmak için savaşma zamanıdır.
It's time for you to honor your side of our arrangement.
Anlasmamizin sana düsen kismini yapma vaktin geldi.
In the time of our ancestors the cycle of our people lay in the hands of the children.
İnsanlarımızın döngüsü çocukların ellerindeydi.
While people everywhere fight for their voices to be heard, perhaps it is time for us to consider that our national anthem needs to be changed.
Herkes sesini duyurmak için savaşadursun. Belki de bizim için, ulusal marşın değişmesi gerektiğini masaya yatırma vakti gelmiştir.
our time is up 29
our time has come 20
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
our time has come 20
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time's up 595
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times before 18
times in a row 26
time for bed 134
times a day 121
times change 49
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times before 18
times in a row 26
time for bed 134
times a day 121
times change 49