Same as you translate Turkish

Same as you.

Senin gibi.

Same as you.

- Seninkiyle aynı.

I get caught selling a grain of salt for you, the girl puts my crew on the outs same as you.

Eğer senin için şüpheyle iş yaparken yakalanırsam o kadın benim tayfamı da seninki gibi kapı dışarı eder.

Same as you.

Tıpkı senin gibi.

I just wanted to hear what the man had to say, same as you.

Adamın diyeceklerini duymak istedim, aynen senin gibi.

I don't know shit... same as you.

Bir bok bildiğim yok, aynı senin gibi.

- Same as you left it.

- Bıraktığın gibi.

- Same as I got you bastards. - Whoo-hoo-hoo!

Tıpkı şu an siz piç kurularını alt ettiğim gibi.

I'm that same girl you fell in love with.

Aşık olduğun kızım.

Did you know Farrah Fawcett died the exact same day as Michael Jackson?

Farrah Fawcett'ın Michael Jackson'la aynı gün öldüğünü biliyor muydun?

- No, no, no darling you were too young. And you were tortured the same as he was.

Hayır, hayır, çok gençtin ve onunla aynı eziyeti gördün.

For that same tradition you even went out of your way to take up the guise as man.

Aynı gelenek yüzünden sen erkek gibi davranmak zorunda kaldın.

You are running around on the same shitty information as all those other dipshits out there.

Herkesin sahip olduğu aynı boktan bilgilerle etrafta koşturup duruyorsun.

No, I just meant you're wearing the same clothes as you did yesterday, coupled with the fact that I ain't stupid.

Hayır, sadece dünkü kıyafetlerini giydiğini söylemek istemiştim. O kadar geri zekalı olmadığımı da.

You're the same security risk as Kaida,

Sende Kaida ile aynı güvenlik riski seviyesindesin.

So, end of the day, you duck under rationalization, same as any of them.

Yani eninde sonunda sen de diğerleri gibi rasyonalizasyonun altına sığınıyorsun.

And if we was born with the same silver spoon up our arses... we'd do just as well as you. If not, better.

Sizin gibi kıçımızda altın kaşıkla doğsak biz de o denli başarılı olurduk.

As a civilian, you don't fall under the same federal statutes as the sworn members of law enforcement, so I'm turning your case over to the DA's office.

Bir sivil olarak kanuni yaptırım uygulanan yeminli kişilerle aynı federal duruma düşmediğinizden sizin dosyanızı başsavcının ofisine yollayacağım.

Simple. Same reason as you.

- Basit, seninle aynı sebepten dolayı.

We know you were in the same crew as Rev.

Rev'le aynı çeteden olduğunu biliyoruz.

We're getting the news same time as you, Jack.

Senle aynı anda haberimiz oluyor Jack.

Is that girl wearing the same dress as you?

Şu kız seninle aynı elbiseyi mi giyiyor?

Soon as you put the uniform on, we dislike you all the same.

Üstünüze üniformanızı geçirdiğiniz an hiçbirinizden hazzetmiyoruz.

Mom, you can't buy the same pants as me.

Anne, benim aldığım pantolondan alamazsın.

♫ I said yöu'll face the same plight as yöur daddy. ♪

Sana baban gibi davranırım, dedim ona.

Every fucking morning, I spend nearly $ 3 for my iced coffee, mind you, which is the same as the drip, which is given to you at the counter, where you pay.

Her sabah, buzlu kahvem için yaklaşık 3 dolar harcıyorum, unutma, filtre kahve ile aynı ki tezgahta sana verilir, ödeme yaptığın yerde.

Unless you have an identical twin, there's no one else in the universe with the exact same DNA as you.

Tek yumurta ikizi değilseniz evrende sizinle aynı DNA'yı taşıyan başka hiç kimse yoktur.

Perhaps the same as you.

Belki de seninle aynı şeyi.

Don't know that you want the same thing as me.

Sen de eminim benim istediğim şeyi istiyorsun.

Same as I was telling Strange. It's not what you know.

- Bu işler bildiğimiz gibi değil.

Our records show that you were at Blenheim Vale at the same time as George Aldridge.

Kayıtlarımıza göre Blenheim Vale'de George Aldridge'le aynı zamanlarda okumuşsunuz.

All this time, I was hoping that you wouldn't make the same mistakes as your father.

Bunca zaman babanla aynı hataları yapmamanı umuyordum.

You start to live with the same ignorance as the very young.

En genç tiplerin cahillik seviyesinde yaşamaya başlarsın.

You want the same hairstyle as me?

Benimle aynı saç modelini mi istiyorsun?

I would really like it if we could be the kind of cousins who, like, spend time together and sleep in the same bed in the summertime and, you know, jump in a lake and have inside jokes about our grandmother

Eğer şu beraber zaman geçirip yazın aynı yatakta uyuyan... beraber yüzüp, büyükannemiz hakkında şakalar yapan ve aynı kişiye aşık olan... normal kuzenler gibi olsaydık çok mutlu olurdum ama öyle değiliz.

I work for him the same as I work for you.

Senin için olduğu gibi onun için de çalışıyorum.

Yeah, you've not got your video on, same as every time.

Her zamanki gibi videoyu açmamışsın.

But do you think the interests of a child in the slum are the same as the rack-renting landlord?

Sizce gecekondudaki bir çocuğun uğraşlarıyla, fahiş kiraları toplayan bir toprak ağasınınki bir midir?

Do you think the interests of a labourer are the same as the Earl's?

Bir tarla işçisinin meseleleriyle bir lordunkiler aynı mıdır?

The same reality as ten minutes ago when I was cumming inside you.

On dakika önce içine boşalırken de aynı gerçeklik vardı.

But then I realize that it's not the same to know something as hearing someone tell you.

Ancak sonra fark ettim aynı şey olmadığını, senin birşeyleri bilmenle birisinin sana bunları söyleyip duymanın.

If you compressed it into solid form, it would occupy about the same volume as the White Cliffs of Dover.

CO2'yi katı hale getirirsek yaklaşık olarak Beyaz Dover Yamaçları'yla aynı hacme sahip olacaktır.

And somehow you're in the same neighborhood as the only witness to the shooting, huh? Hmm?

Ne hikmetse vurulanı gören tek görgü tanığıyla aynı mahalledesin, ha?

Do you have any idea why I pulled over? I parked my vehicle illegally in the middle of the road which causes the same safety hazard as leaving a vehicle unoccupied. Yes.

- Neden durduğum hakkında bir fikriniz var mı?

Same kind as you, Miss Meadows.

- Sizinkinin aynısından Bayan Meadows.

I discovered its contents at exactly the same time as you did.

- İçeriğini seninle aynı zamanda fark ettim.

It's the same thing as you did yesterday - with the Royal Navy!

Dün, Kraliyet Donanması ile yaptığınızın aynısı!

if you can keep it to the hour she'll be the same price as Betty or Mindy, the rest is on us.

Bunu saate tutarsanız Betty ya da Mindy ile aynı fiyata olacak, geri kalanı bizden.

She has about the same volume as you.

O seninle aynı hacimlere sahip.

You want some other family to face the same plight as ours

Başka bir ailenin bizim halimize düşmesini mi istiyorsun?

Just as soon as you do the same.

Sen de aynısını yapar yapmaz.