English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Serious work

Serious work translate Turkish

206 parallel translation
Here I am wasting my time when I could be doing some serious work.
Yapacak ciddi işlerim varken burada vakit kaybediyorum.
You can't do any serious work here.
Burada ciddi bir iş yapamazsınız.
- Oh, well I guess we'd better just stop laughing so you can get down to some serious work.
- Ah, şey bence artık gülmektense ciddileşip işimize baksak daha iyi olur.
I guess he wanted to do some serious work.
Sanırım ciddi bir iş çıkarmak istedi.
At 2 : 00, serious work begins.
Saat 2'de ciddi işlere başlarız.
This is a serious work.
Bu iş, ciddi bir iş.
Back to serious work.
İşimize dönelim.
Abner did the first serious work on Tanis.
Tanis'le ilgili ilk ciddi çalışmayı Abner yaptı.
I wanted to do a serious work with you.
Ciddi bir iş yapmak istiyordum seninle.
Today I had serious work to do.
Bugün önemli bir dersim vardı.
We interrupt important, serious work... to fly here at a moment's notice, and you give us mermaids.!
Çok önemli ve çok ciddi işlerimizi bırakarak buraya uçtuk ve sen bize bir denizkızı veriyorsun!
I've got a lot of serious work to do!
Burada yapacak önemli işlerim var benim!
I was doing serious work.
Esas işi de ben yaptım.
Secure from life's material woes - I intend to do some serious work.
Hayatın maddi zorluklarını unutup ciddi bir şeyler yapmak istiyorum.
- That's serious work.
- Ciddi bir iş.
I am a doctor, and I'd hate to have the serious work I do... -... be tainted by commercialism.
Ben bir doktorum ve ciddi bir iş yaptığım için bunu ticari şeylerle lekelemekten nefret ediyorum.
This is a great and serious work of art, and Dr Bean will give the occasion depth and dignity.
Bu harika ve ciddi bir sanat çalışması. Dr. Bean gerekli ilgiyi ve saygınlığı gösterecektir.
Gonna need some serious work on the bumper.
Tamponu tamir ettirmesi gerekecek.
I've got serious work to do!
Yapılacak çok ciddi işlerim var.
It's ok. I've got some serious work to do.
Yapacak önemli işlerim var.
Not look at my work? You're not serious.
Kendi işime bakmayacak mıyım?
This isn't the city office, where you waste a whole day on an hour's work. It's more serious. It's just, I...
Bu, bir saatlik işle bütün gününüzü geçirebileceğiniz belediye dairesi değil.
When first you work for me, I tell you explicit, this is very serious business you are in.
Benim için ilk kez çalıştığından, sana açıkça söylüyorum, bulaştığın iş çok ciddi.
You're still serious about wanting some stunt work?
Hala dublörlük yapmak istediğinden emin misin? Bence delirmişsin.
Well, them creases in between your eyebrows tell me you're probably a man who takes his work serious.
Kaşlarını buruşturuyorsun. Muhtemelen işini ciddiye alan bir adamsın.
- I'm very serious about my work.
- İşim konusunda çok ciddiyim.
I tried a serious smirk, but it didn't work.
Ciddi bir sırıtış denedim, ama olmadı.
And now Joan's work will receive the serious attention that it deserves.
Ve şimdi Joan'un çalışması hak ettiği dikkati üzerine çekecek.
The only serious danger to his work occurred during the second world war.
Emeklerini tehdit eden tek ciddi tehlike İkinci Dünya Harbi esnasında zuhur etti.
His work spirit has brought inspiration into the department and when his boss fell ill with an apparently serious intestinal problem and was on sick leave more than at work, they asked George to take over the department provisionally.
İşteki enerjisi, bölümün tozunu kaldırdı. Patronu, inatçı ve ağır bir şekilde bağırsaklardan hasta olduğundan beri, ki izinli gün sayısı arttı, Georg'dan servisin başına geçmesini istediler.
Now, if you'll excuse me, Lieutenant, I got some serious police work to attend to.
Şimdi izin verirseniz Teğmen, ciddi polis işlerime devam etmeliyim.
But I need serious power from the engines to make this weapon work.
Silahı çalıştırabilmek için motorlardan çok ciddi güç çekmem gerekecek.
I have some very serious work for them.
Onlar için çok ciddi işim var.
This is serious. I can't work.
Ciddiyim, çalışamam.
I'd like blood typing, toxicology - and a full genetic work-up. - You're serious?
Röntgen, kan tahlili, toksikoloji ve tam bir genetik araştırma.
We're serious about our work.
Çalışmak istiyorsan ciddi olacaksın.
He did say something about work, about Lt Nara, but it wasn't serious. Nara.
İşle ilgili bir şeyler söylemişti, yüzbaşı Nara hakkında ama ciddi değildi.
It could work. I'm serious.
İşe yarayabilir.
I learned how to help care for the other patients, those with serious ailments... and the work suited me.
Bu arada diğer hastalarla ilgilenirken çok şey öğrendim. Hepsinin durumu ciddiydi. Yani orada hasta bakıcılık yaptım.
It's quite serious and difficult piece of work, apparently.
Aslına bakarsan, oldukca ciddi ve zorlu bir çalışma.
Eh, whatever, but they were really goin'to work on me. It could've gotten serious.
Herneyse, herifler benim üzerimde tepinirken...
Very serious police work.
Ciddi bir polis işidir.
I used to work in the hospital and they used to take photographs... of all the prisoners that came in with serious shit... just for the courts, and whatever.
Evvelden hastanede çalışmıştım ve oraya gelen... ciddi olayların fotoğraflarını çekerlerdi... mahkeme için filan.
Either you need to admit to yourself... that it's not charity work and enjoy it, or get out. No, I'm serious.
Çok ciddiyim.
- Or it could work..... and I could still end up with serious brain damage.
- Ya da işe yarayabilecek ama ciddi beyin hasarlarıyla sonlanabilecek olan uygulama.
We can do things like these cartoons that are amusing... as a sort of a light entertainment... or we can do work that is more serious... in scope, in feeling, and that deals with issues... emotional, spiritual, political... of great importance.
Bir tür hafif eğlence olarak bunun gibi eğlenceli resimler çizebiliriz ya da duygusal, ruhani, politik olarak büyük değer taşıyan daha ciddi eserlere yönelebiliriz.
And condemned as a vice... through constant preaching any waste was to be banned... denounced as a serious threat to our work.
Süregelen vaazlar sonucu ahlaksızlık olarak lanetlendiğinden, her türlü israf yasaklanmalı ve işimiz açısından ciddi bir tehdit olarak ilan edilmeliydi.
Don't distract serious people from their work.'
Ciddi insanları işlerinden alıkoyma. "
Are you serious? So, like, 3 % of the time they don't even work?
Yani, mesela, sadece sürenin % 3'ündemi işe yaramıyor?
It's only fair to warn you, Sean O'Connell has a criminal record and if you intend using him, you'll put your work here in serious jeopardy.
Sizi uyarmak istiyorum, Sean O'Connell'in geçmişte işlediği suçlar var onu kullanmak gibi bir niyetiniz varsa buradaki işinizi ciddi tehlikeye atmış olursunuz.
And then what? Then you pick up the phone, you tell the FBI why you aren't coming to work until somebody pays us some serious attention.
Sonra FBI'ı arayıp biri bu konuyu ciddi bir şekilde araştırmaya başlayıncaya kadar işinin başına dönmeyeceğini söyleyeceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]