Something's wrong translate Turkish
9,069 parallel translation
But something's wrong.
Ama yanlış olan bir şey var.
Something's wrong. No.
Yolunda gitmeyen bir şey var.
I woke up with this feeling in the pit of my stomach, like... like something's wrong... like something terrible's gonna happen.
Midemde bir hisle uyandım. Sanki bir şey yanlış. Sanki çok kötü şeyler olacak.
There's something wrong with this town.
Bu kasabada bir terslik var.
Why do I feel like I've done something wrong when I haven't done anything wrong?
Yanlış bir şey yapmamışken neden kendimi yanlış bir şey yapmış gibi hissediyorum?
Have I done something wrong?
Ben yanlış bir şey yaptım mı?
There's something wrong with your water.
- Suyunuzda bir problem var.
I'm telling you, there's something wrong.
Size söylüyorum, yanlış olan bir şey var.
There's something wrong with the ship.
Gemide bir sorun var.
I know, but she woke up in that stasis pod like everybody else, and that tells me that she did something right, or wrong, to be here.
Biliyorum ama o da herkes gibi yaşam kapsülünde uyandı ve burada kalarak doğru mu yanlış mı yaptı bilmiyorum.
Something's wrong.
Bir sorun var.
If something went wrong, we were gonna jump.
Bir şeyler ters giderse ışık hızına çıkacaktık.
So if I find something wrong, you'll tell them?
Eğer yanlış giden bir şeyleri fark edersem, onlara söyleyecek misin?
Something's gone wrong
Yolunda olmayan bir şey var.
Something's wrong.
Bir şeyler ters.
- Wait, something's wrong.
- Bir dakika yanlış bir şey var.
I just feel so stupid. I knew something was wrong. You're not stupid.
kendimi aptal gibi hissediyorum birşeyin yanlış olduğunu biliyordum sen aptal değilsin obir yalancı o yüzüğü buldum ve... bütün şifrelerini değiştirdi.
But if she thinks something's wrong, she might come to him.
Bir sorun olduğunu düşünürse oğlunun yanına gelebilir.
Did I say something wrong?
Yanlış bir şey mi söyledim?
Some of you might not believe we're the good guys, but deep down inside, you all know something's wrong here.
Bazılarınız bizim iyi adamlar olduğumuza inanmıyor olabilir. Ama içinizde bir yerde, hepiniz bir şeylerin yanlış olduğunu biliyorsunuz.
I'm sure you must've done something wrong.
Yanlış bir şey yaptığından eminim.
There's something wrong with the mechanism.
Mekanizma ile yanlış bir şey var.
Mom, there's something wrong with Kyung Jae.
Anne, abime tuhaf şeyler oluyor.
There's nothing to connect to. Something's wrong.
- Bir gariplik var.
And when Elizabeth doesn't see everything exactly the way you see it, you think there's something wrong with her.
Elizabeth de her şeyi seninle aynı görmeyince onunla ilgili de bir sıkıntı var diyorsun.
You know who there's something wrong with?
Sıkıntısı olan kim, biliyor musun?
Well, you look unhappy so I must have done something wrong.
Böyle mutsuz göründüğüne göre bir şeyi yanlış yapmış olmalıyım.
Did I say something wrong? R.D.?
- Yanlış bir şey mi söyledim?
Did I do something wrong?
Molls? Yanlış bir şey mi yaptım?
And I was young enough where I thought, "Did I say something wrong?"
"Yanlış bir şey mi yaptım?" diye düşünecek kadar gençtim.
They say there's nothing wrong with me, but there is something wrong with me!
Bir sorun yok diyorlar ama bir sorun var!
There's something wrong with Renard.
Renard'a bir şey oldu.
Oh, he knows there's something wrong, but he can't remember anything.
Bir sorun olduğunu biliyor ama bir şey hatırlayamıyor.
There's something very wrong with me.
Çok ters giden bir şeyler var.
Something's wrong.
Yolunda gitmeyen bir şey var.
~ If you insist there's something wrong with it...
─ Dikkat edersen sorunu fark edersin...
I just met this guy who did something wrong for understandable reasons, and... he has no regrets.
Az önce anlaşılabilir nedenlerle yanlış birşey yapan ama... hiç pişman olmayan bir adamla karşılaştım.
Did you do something wrong?
Yanlış birşey mi yaptın?
I am sure something is wrong, ma'am.
Umarım yanlış anlamamışımdır, Madam.
Something is wrong with you when you think vacuuming.
Süpürmek deyince aklına gelen şeyde büyük sıkıntı var.
There's just something wrong with me. "
Bende bir terslik var. "
Hey, mister, you need to come quick. Something's wrong with your friend.
Bayım, hemen gelmeniz gerek, arkadaşınıza bir şey oldu.
Something's wrong with all of this.
Bu olayda bir tuhaflık var.
Eve! - Something's very wrong here. - What the hell was that?
Eve, burada çok yanlış giden bir şey var.
I'm sorry. Did i do something wrong?
Kusura bakmayın, yanlış bir şey mi yaptım?
There's something wrong with this heater.
- Hayır yok.
Something's wrong with Barry.
Barry'ye bir şey oldu.
You look like something's wrong.
- Bir sorun var gibi. - Birkaç değişiklik.
Okay, something's wrong!
Bir terslik var.
( sniffing ) Something's wrong with my Sauce.
Sosumda bir sorun var.
Mr. Largo? Hmm, something's wrong.
Bay Largo?
something's wrong here 34
something's wrong with you 23
something's wrong with me 26
something's wrong with him 16
wrong 1364
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
something's wrong with you 23
something's wrong with me 26
something's wrong with him 16
wrong 1364
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong again 87
something went wrong 81
something 1990
sometimes 3655
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong again 87
something went wrong 81
something 1990
sometimes 3655
sometime 130
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something bad happens 16
something is wrong 141
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something bad happens 16
something is wrong 141