Take him home translate Turkish

Bring him down to the village and let's take him home.

Onu kasabaya indirin ve evine götürün.

We must take him home.

Onu eve götürmeliyiz.

I'll take him home! He's my father!

- Ben eve götürürüm!

Take him home, and put him on your bed.

Eve götürüp, yatağınıza yatırın.

Take him home, and I'll call as soon as my wife's plaster...

Sen O'nu akşam yemeğine eve götürürsün. Ben de ne zaman karım mayışır, çakırkeyif hissederse...

You've got to take him home now.

Faydası yok. Artık onu evine götürmelisin.

Scotty... will you take him home... to The Furies?

Scotty... Evine götür onu... The Furies'e.

- Can't we take him home?

- Eve götüremez miyiz?

But tomorrow they'll be able to take him home.

Ama yarın eve gitmek için hazır olacaktır.

- Okay, I'll take him home.

- Tamam, ben onu götürüm.

Feeney, take him home, will you.

Feeney, onu evine götürür müsün?

I'll take him home with me.

Onu eve götüreceğim.

Then take him home.

Onu evine al.

Take him home!

Onu eve götür.

Why don't you take him home?

Neden evine gitmiyorsun?

- I'll take him home.

- Onu eve götüreyim.

I must take him home.

Onu eve götürmeliyim.

- I'll take him home and come back.

- Onu eve götürüp geri döneyim.

- You'll take him home and stay there.

- Onu eve götür ve yanında kal.

You mean I should take him home?

Onu eve götüreyim mi?

I'll take him home in a minute, but I want to say something.

Bir dakika içinde gideceğim, bir şey söylemek istiyorum.

Do you think they'll let me take him home?

Onu sorgulanmak üzere yanımızda götürebiliriz?

We will take him home.

Onu eve götüreceğiz.

- Take him home, meet your mother.

Gelip annenle tanışmıyor?

Alright, but take him home with you, so he won't hang around town.

- Tamam, ama onu evde tutun, Bir daha şehri karıştırmasın.

- Let's give him a hand and take him home.

Evet, haydi ona yardım edelim, evine götürelim.

Let's take him home.

Onu eve götürelim.

Take him home.

Onu eve götür.

Well, take him home, miss.

Onu eve götürün.

Tell him his father's here to take him home.

Babasının burada olduğunu, onu eve götürmeye geldiğini söyle.

Take him home

Eve götürün onu.

Put him in a cab and take him home

Bir taksiye koy onu ve eve götür.

He hug you to pieces and take those pieces back home with him, huh?

Seni kollarında canını çıkarana kadar sıkıp kalanı eve götürür.

Mother will take care of him when we get home.

Eve vardığımızda, annem onunla ilgilenir.

He'll take you home and bring you back to my castle, should your daughters prove too cowardly to ride him in your place.

Seni evine götürüp, tekrar şatoma geri getirecek. Kızların korka korka senin yerine geçtiklerini belli etsin.

- Can I take him back home?

- Onu eve götürebilir miyim?

I'll have him take me home.

Merak etmeyin.

Probably wants you alive to take home with him.

Muhtemelen yanında götürmek için seni canlı istiyor.

He ought to stay home and let me take care of him.

Evde kalmalı ve ona bakmalıyım.

Abbott, take the rover boy on your wing and see if you can persuade him to go home.

Abbott, kahraman genci al ve onu eve gitmeye ikna et.

Now, when he does, be sure to tell him to take the books home with him.

Şimdi, geldiğinde, defterleri yanında eve götürmesini mutlaka söyle.

To tell Bernie to take the books home with him.

Bernie'ye defterleri evine götürmesini.

If Bernie comes, tell him to take these home.

Bernie gelirse, bunları eve götürmesini söyle.

Then stay home and take care of him yourself.

O zaman evinde kal ve onunla kendi başına ilgilen.

I'll take him home.

- Eve götüreceğim.

Then let him take his armies out of here and go home.

O zaman ordularını alsın ve evine gitsin.

Him I would like to take home.

Onu eve götürmek isterdim.

If you take my advice. You'll go home and wait for him to send you his code address.

Tavsiyemi isterseniz, bence eve gidin ve size adresini göndermesini bekleyin.

Who in this whole damn world could be rotten enough to take a kid away from his home and give him away to a school?

Şu koca lanet dünya üzerinde, kim bir çocuğu... yuvasından ayırıpta, bir okula verecek kadar rezil olabilir?

I said to take me home and I'd call him in the afternoon.

Beni eve götürmesini, onu öğleden sonra arayacağımı söyledim.

Doctor, I've made arrangements to take him to my home.

Doktor, evime götürülmesi için ayarlamalar yaptım.