English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tell it to me

Tell it to me translate Turkish

6,348 parallel translation
Well, I wouldn't know, but after this, we can grab a beer, and you can tell me what it's like to be a loser.
Bilemiyorum. Ama bundan sonra bir bira kaparız ve bana kaybetmenin nasıl bir his olduğunu anlatırsın.
If someone else did this to you, you need to tell me, because it's wrong, and they could get in trouble.
Eğer başka biri bunu yaptıysa bana söylemen lazım. Çünkü yanlış ve eğer bilerek yaptılarsa, başları derde girebilir.
As long as you tell me who it was and you don't give up the MC to make a deal.
Kim olduğunu söylediğin ve anlaşma yapmak için MC'yi satmadığın müddetçe.
Maybe something like you've been fucking Syd, and didn't think it was necessary to tell me about that.
Belki de Syd'i becermen gibi bir şey olmaması gibi ve bunu bana söylemen gerekeceğini düşünmedin.
It's too late for that, buddy. Now just tell me what you've been saying to the DA about my little side job?
Savcılığa bu yan işimle ilgili neler söylediğini söyle.
He wanted me to tell them that, although his life was short... .. he were lucky to have shared it with them.
Onlara her ne kadar hayatı kısa sürse de hayatını onlarla paylaştığı için ne kadar şanslı olduğunu söylememi istedi.
Just pretend you knew something, anything - what would it take for you to tell me?
- Bir şey bildiğini varsay,... -... bana söylemen için ne gerekirdi?
Don't tell me there isn't some small part of you that wanted it to be related?
Bunların alakalı olmasını isteyen ufacık bir parçam bile yok deme sakın.
About the other time it happened to me. - And I'm still waiting for you to tell me when that was.
Hâlâ bunun ne zaman olduğunu söylemen için bekliyorum.
And I think you owe it to me to tell me the truth.
Ve bana gerçekleri anlatmaya borçlusun.
It depends. You tell me what I want to know, it's a pit-stop. You don't... it's your final resting place.
Bilmek istediklerimi söylersen sadece bir mola, söylemezsen son istasyonun.
And you want me to tell her it's coming. I want you to do more than that.
Ve olacakları ona söylememi istiyorsun.
Hey, caller, let me tell you why the right is dead wrong when it comes to guns.
- Şunu dinle. Konu silah olunca tüm doğru bilinenlerin neden yanlış olduğunu sana izah edeyim.
Can you tell me how to use it?
Bana nasıl kullanılacağını söyleyebilir misin?
Diane, I need you to tell me that it's not too late.
Benim için geç... Diane, çok geç olmadığını söyle.
So I just need you to tell me that this is much ado about nothing, that it's just a drawing in the sand that'll be, you know, washed away with the tide.
Bana telaşlanacak bir şey olmadığını kumdaki resim misali dalgayla birlikte silinip gideceğini söylemeni istiyorum.
It would tell me you don't want to lose control of your faculties, or your nerve.
Bu bana senin bilincini ya da cesaretini kaybetmek istemediğini gösterir.
Now, you're gonna tell me the truth, or I swear to God I'm gonna beat it out of you!
Sen öldürdün ve bana doğruyu söyleyeceksin yoksa yemin ederim komaya sokarım seni!
Oh brother. I was, like, extremely stressed about having to tell everybody anyway, and you did it for me.
Herkese söylemek zorunda olduğum için acayip stresliydim ve sen bunu benim yerime yaptın.
Like, you're the closest person to me, and somehow, that made it the scariest to tell you about.
Sen benim en yakın olduğum kişisin ve bu yüzden de sana söylemeye korktum.
But you just met me and apparently felt it appropriate to casually share confidential information about your boyfriend's career and then fail to tell me it was confidential, so I just used it to make small talk.
Benimle daha yeni tanıştın ama erkek arkadaşının kariyeriyle ilgili gizli bilgileri paylaşmaktan çekinmedin. Gizli olduğunu söylemediğinden konuyu sohbet etmek için kullandım.
So tell me how to fix it.
Nasıl düzelteceğimi söyle.
And just tell you what it's gonna take to get me to talk.
Ama sende beni konuşturarak eline ne geçeceğini söyleyeceksin.
Tell me what you want me to say and I will say it. Mr. Azeem.
Lütfen, ne anlatmamı istediğinizi söyleyin anlatayım.
When you tell me it's time to let him go.
Onu bıraktığını söylediğin zaman.
What I want, Mr Parande, is for you to tell me that it can be done, that you can help her get in and make me another copy of the files.
İstediğim şey, Bay Parande, kızınıza yardım etmek için ve dosyaların kopyasını bana getirmeyi yapabileceğinizi söylemek.
And then you would tell me, " you might not want to do it,
Sen de bana şöyle derdin : " Bunu yapmak istemeyebilirsin...
Look, I don't want to hurt you, but I will if you don't tell me how it works.
- Sana zarar vermek istemiyorum ama eğer nasıl çalıştığını söylemezsen bundan çekinmem.
Want to bend an elbow and tell me all about it?
Biraz dinlenip bana neler olduğunu anlatmak ister misin?
So, I am not now going to tell him, "Sorry, but it's inconvenient for me."
Bu nedenle ona bir şey söylemeyeceğim. Özür dilerim, bu benim için uygun değil.
Thanks. I got to tell you, it bothers me that when people hear "Outdoor Man,"
Teşekkürler.
I know you're gonna tell me to "Shut it" again, but watching a kid learn that Daddy's come back has got to be hurting you.
Biliyorum bana "kapat çeneni" diyeceksin ama çocuğun babasının geri döneceğini öğrenmesi, seni yaralıyor olmalı.
You call off the hit on Halstead, and you tell me who it was tried to take him out at that bar.
Halstead'ın üzerine koyduğun ödülü kaldıracaksın, ve bana, barda onu vurmaya kalkan tetikçinin ismini vereceksin.
Huh. So, why don't you tell whoever it is that if they want to discuss something, they should get out of their sandbox and call me themselves.
O yüzden benimle konuşmak isteyen her kimse söyle ona oyun havuzundan çıkıp kendi gelsin.
If you could tell me that you had sex with those two boys because it made you happy, because you wanted to, because you felt empowered and turned on...
Keşke bana seni mutlu ettiği için, istediğin için, güçlü hissettiğin için, seni heyecanlandırdığı için o iki çocukla seks yaptığını söyleseydin...
There is now way that you came galloping out here on that majestic horse, bathed in moonlight, to tell me it's a tie.
Buraya o gösterişli atın üzerinde dörtnala gelip, ay ışığı altında aramızda bir bağ olduğunu söylüyor olamazsın.
Casey's just gonna tell me to close it.
Casey de bana sen kapat diyecek.
Yeah, I know it's stupid, but just tell me what to do.
Tamam, aptalca olduğunu biliyorum ama sadece bana ne yapacağımı söyle.
Tell Peter to call me when it's done.
İşi bittiğinde Peter'a beni aramasını söyle.
I asked her if it was okay for you to fly because she's asking me what we're doing, and I'm trying not to tell her because you don't want me to tell her.
Ona uçsa olur mu diye sordum çünkü ne yaptığımızı sordu ve ben de ona söylememeye çalıştım çünkü sen söylemememi istedin.
So I tell you what, why don't you just go with Bones, you take her, it'll be a good way for me to see how you handle working with her.
Sen Bones'la git. Böylece onunla birlikte nasıl çalıştığını da görebilirim.
I'll tell them it's because you used to Beat the crap out of me.
Benim için bir boktan... farkın olmadığını söylerim.
Was it Anthrax? They don't know yet, but I promise you, as soon they tell me, you'll be the first to know.
- Henüz bilmiyorlar ama bana söyledikleri anda senin öğrenen ilk kişi olacağına söz veriyorum.
I'm not an idiot, Elena. I know you're lying to me, so whatever it is, just tell me, please.
Her ne oluyorsa lütfen anlat.
The incident with your former patient Joseph Briggs... you want to tell me about it?
Eski hastalarınızdan Josep Briggs ile yaşadıklarınızı bana anlatmak ister misiniz?
It's true, I have no need for their gifts, but if I tell them that their worldly possessions mean nothing to me, I will have robbed them of something far more valuable than a bowl or tapestry...
Haklısın, hediyelerine ihtiyacım yok ama onlara dünyevi eşyalarının benim için bir şey ifade etmediğini söylersem kâse ya da duvar halısından çok daha değerli şeylerini çalmış olurum.
You may not have admitted it to Jacob, but you tell me the truth.
- Yâkuba itiraf edememiş olabilirsin ama bana gerçeği söyle.
Tell me why you didn't let me make it up to you.
Telafi etmeme neden izin vermedigini soyle bana.
So, want me to tell Greg it's time to get going?
Greg'e gitme zamanının geldiğini söyleyeyim mi?
So tell me, what is it like to work for Rodrigo de Souza?
Söyle bakalım, Rodrigo de Souza'yla çalışmak nasıl bir şey?
- I will give it back to you when you tell me what is going on. - Give it back. Why are you sending this picture to Maggie?
Neden bu fotoğrafı Maggie'ye yolluyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]