Telling you translate Turkish
39,532 parallel translation
I'm not telling you.
- Sana söyleyemem.
I tried to let you down easily by telling you I found you disgusting.
Seni iğrenç bulduğumu söyleyerek seni uzak tutmaya çalışmıştım.
With all due respect, I ask not of you. I'm telling you.
Tüm saygımla Nathaniel, rica etmiyorum, söylüyorum.
I'm telling you, he punched through solid metal with his bare hands.
Metali çıplak elleriyle delip geçti.
I'm telling you the truth.
Sana doğruyu söylüyorum.
A sign telling you, Danny, that the path is open.
Sana yolun açıldığını gösteren bir işaret Danny.
It was selfish and wrong of me to leave without telling you.
Sana haber vermeden giderek bencillik ettim.
I'm telling you the truth.
- bir kopyasını saklamadığına inanmıyorum. - Doğruyu söylüyorum.
This is the guy I was telling you about.
Sana bahsettiğim adam bu.
And I promised myself I wouldn't leave here without telling you how...
Ve kendime söz verdim, burada terketmeyeceğim. Söylemeden...
This only looks like plastic, but I'm telling you it's solid gold.
Plastik gibi görünebilir ama kesinlikle saf altın.
Look, I know that you think you're just doing your job, but I'm telling you, this case isn't normal.
Biliyorum, işini yaptığını düşünüyorsun ama inan bana, bu normal bir dava değil.
And there's nothing I'm not telling you.
Sana söylemediğim bir şey yok.
I'm telling you, Mae-Mae, there's something about you.
Sana söylüyorum, Mae-Mae, sende bişey var.
But I'm telling you, like I said, this is not the gay AIDS.
Ama dediğim gibi, bu gey AIDS'i değil.
I'm telling you, they're addicted.
Bağımlısı oldular resmen.
Matt, I'm telling you,
Matt, söylüyorum sana söylüyorum.
I'm telling you.
Sana söylüyorum.
Man, I'm telling you, this is exactly what I needed.
Dostum, sana söylüyorum, bu tam ihtiyacım olan şeydi.
And as your manager, I'm telling you, I have aggressive plans for expansion.
Ve menajerin olarak, genişleme konusunda çok agresif planlarım var.
I can't call what you're doing out in the streets, but we are telling you... you have a curfew.
Sokaklarda ne yaptığını bilemem ama sana eve saatinde döneceksin, diyoruz.
I'm telling you, since I started playing Get Down Brothers'custom mixtape on my custom auto sound, I'm the number one OJ in the Bronx.
Get Down Kardeşler'in özel kasetini, özel ses sistemimde çalmaya başladığımdan beri Bronx'taki bir numaralı gangster benim.
I'm telling you, Stiggy, she believes in her own press clippings.
Ciddiyim Stiggy, hakkında gazetede çıkanlara inanıyor.
Letty I don't like telling you this one thing, The game's changed.
Letty bunu söylemekten hiç hazzetmiyorum ama işin rengi artık değişti.
I'm telling you, man. Every single one of them, man, they're fucking cheerleaders, brother.
Benden söylemesi.
Those Toads, they knew that house. So you're telling me it was a drive-by. I'm just telling you what I told them...
Yani diyorsunki rastgele saldırıydı.
Listen, I'm telling you this from personal experience, okay?
Bunu şahsi tecrübelerimden söylüyorum.
Is there anything you're not telling me?
Bana söylemediğin bir şey var mı?
You're telling me.
Bana mı söylüyorsun?
So, by not saying it... you are telling the truth, and admitting that there is.
Bu yüzden söylemeyerek gerçeği söylüyorsun ve öyle olduğunu kabul ediyorsun.
If you show up on stage without telling her, it'll be such a great surprise.
Ona haber vermeden sahneye çıkarsan büyük bir sürpriz olur.
Are you telling me my father doesn't know how to drive a car?
Babamın araba sürmeyi bilmediğini mi söylüyorsun sen bana?
Is that what you're telling me?
Bunu mu demek istiyorsun?
You're going to be pulling all the chicks, Josh, telling them about this story.
Bütün civcivleri çekeceksin, Josh. Onlara bu hikayeyi anlatıyordu.
Are you seriously telling me to calm down?
Bana gerçekten sakinleşmemi mi söylüyorsun?
Maybe you really are telling us the truth right now, and you really have no idea what you brought into this company.
Belki de şu anda gerçekten doğru söylüyorsun ve gerçekten bu şirkete ne soktuğun hakkında hiçbir fikrin yok.
I... I've been telling them about you.
Onlara seni anlatıp duruyorum.
- So you're telling me that there are no tatas?
- Bana tatas olmadığını söylüyorsun
You were telling us what you were going to do.
Ne yapacağınızı anlatıyordunuz.
- Look, I think the point is, maybe we got to close the emotion door for Mandy by telling her that you're gay.
- Demek istediğim belki de gey olduğunu söyleyerek, Mandy'nin duygularına bir son verebiliriz.
So, um, you wanna talk about the stuff you were telling me?
Bana anlattığın konuda konuşmak ister misin?
Well, what aren't you telling me?
Peki, bana söylemediğin ne?
Are you telling me that Dave is killing and eating people?
Dave'in insanları öldürüp yediğini mi söylüyorsun?
We're just, just enjoying the maze. Nowhere. Oh, yeah, you're telling me!
Bir yere gittiğimiz yok, sadece labirentin tadını çıkarıyoruz.
- And you're telling me this now?
- Bunu bana şimdi söylüyorsun?
Thank you for telling me.
Bana anlattığın için teşekkürler.
Trish, do you mind telling me your surname?
Trish bize soyadını söyleyebilir misin?
I repeat, the TCAS is telling us to descend, do you copy?
Tekrarlıyorum, alçalmamız gerektiği ile ilgili / i uyarı alıyorum, beni duyuyor musunuz?
You're telling me there's just 900 now.
Şimdi bana dokuz yüz tane kaldığını mı söylüyorsun.
Look, I'm sorry, okay, but what are you doing running off without telling anybody and not answering your phone?
Bak, özür dilerim, oldu mu? Sen de hiç kimseye söylemeden gidiyorsun ve telefonuna bakmıyorsun
You're telling me, man, my old lady gives me shit all the time about it.
Bana söylüyorsun dostum, yaşlı hanımım bundan dolayı hep bok geçti.
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73