That's messed up translate Turkish
510 parallel translation
That's messed everything up completely.
Bu her şeyi altüst etti.
It's all because of you that my life got messed up!
Tüm bunların sorumlusu sensin! Hayatımı mahvettin!
That's the way it was until you come in and messed up the whole organization.
Yani sen gelene kadar böyleydi ve tüm organizasyon berbat oldu.
That's messed up, even for you.
Bu iş biter, senin adına da.
Only, at the place where he woke up he knew that he again messed something up and expecting him mother`s scolds.
sadece uyandığı yeri biliyor. birşeyleri karıştırıp, annesinin haşladığını hatırlıyor.
I'm messed up enough. At least, that's what people tell me.
Yeterince alt üst oldum zaten, insanlar böyle söylüyor.
I mean, she would have been, if I hadn't messed it up. Who's that guy she's with?
O benim buralardan gittiğimi biliyor O yanındaki tip de kim?
That is one messed-up little dude.
Bu çocuğun aklı fena halde karışmış.
That trail's all messed up.
O yol çok engebeli.
So John told me that Richie is in town from Los Angeles and he's really messed up on drugs.
John bana, Richie'nin Los Angeles'tan döndüğünü söyledi ve uyuşturucuya bulaşmış.
I just I want to apologise for anything that I ever did to you'cause I was messed up for a long time, and...
Sana yaptığım her şey için özür dilemek istiyorum çünkü uzun bir süre kafam karışıktı ve...
Yo, that's messed up with your sister out there...
Kız kardeşin perişan bir vaziyette- -
Oh, man, that's messed up.
Bokunu çıkardın.
No, what I'm saying is I think it's such baloney and such a cliché that the artist has to be messed up and have a life of deprivation, be an alcoholic or deprived in some way.
Demek istediğim, sanatçının eksantrik olması ve yoksul bir hayat sürmesi gerektiği fikri bence bir palavra, bir klişe.
That sounds like a messed-up country.
Çok karışık bir ülkeye benziyor.
I'm telling you, the electrical system in that car's all messed up.
O arabanın elektrik aksamı kafayı yemiş!
Probably some novice to get that messed up.
Muhtemelen bazı acemilerin kafası karışmış.
Now most of the times, a horse, in its own way, can pretty much tell you the whole story... but sometimes they get so messed up in their head that you need more to go on.
Çoğu zaman bir at, kendi yolu ile, bütün hikayesini anlatmalı, ama bazen kafaları o kadar karışıktır ki ilerleye bilmen için hakkında birşeyler bilmen gerekir.
That's pretty messed up.
Oldukça karışık.
It's just when politics and money and nationalism get in the way that things get a little messed up.
Ama işin içine politika, para ve milliyetçilik girdi mi işler birazcık karışıyor.
You know, I think that's messed you up more than it has me.
Bilirsin, bu seni benden daha fazla dağıttı.
That's messed up.
Cıvıttınız.
- Wow. That's messed up.
- Bu oldukça zor bir durum.
You know, Claire told me that Antoine's place was messed up, but I had no idea. - Claire?
Claire bana Antoine'ın evinin altüst edildiğini söyledi, ama benim hiçbir fikrim yoktu.
- That the printer had messed up and the menu said "flab" instead of "flan."
Yanlış basılmış. Menüye "pasta" yerine "hasta" yazılmış.
He's, uh, I think that his, phone's messed up.
Galiba telefonunda bir arıza var.
Now, what if you, me, Tod, Carter... Terry, Billy, Mrs Lewton messed up that design? For whatever reason, I saw death's plan... and we cheated it.
Şimdi, eğer herhangi bir sebeple sen, ben, Tod, Carter, Terry, Billy, Mrs Lewton bu düzeni bozduysak?
Q, I know he messed up... but that doesn't change what he's been to you.
Q, onun rezil durumda olduğunu biliyorum... ama bu sendeki değerini değiştirmez.
The only reason that your burnt-out, messed-up ass... is standing in my office is because you had a three-year head start on us.
Şu ofisimde duruyor olmanın Burada olmanın nedeni bu davada 3 yıl çalışmış olmandır.
That's pretty messed up.
Büyük talihsizlik.
But when you climb in the first time, and pull the newspapers over you that's when you know you've messed your Life up.
Çöp kutusuna girip, üstünüze gazete çektiğinizde hayatınızı mahvettiğinizi anlıyorsunuz.
Don't fright for that Don't do that, it's messed up Hand off
Kavga etmeyin sakin olun, dağıtmayın öff bea
It's no lie that I have messed up at being your mother at every turn I'm the one that tore your family apart.
Annen olarak her dönemeçte her şeyi berbat ettiğim yalan değil aileni birbirinden ayıran kişiyim ben.
Then stop treating me like I'm the one that's messed up.
O zaman hata yapan benmişim gibi davranmaktan vazgeç. Hatalı olan sen değilsin.
Yo, that's messed up, duke.
Bu işleri karıştırır dostum.
That's how much she messed me up.
Beni nasılda altüst etmişti.
It's just that the audition's next week and everything's so messed up at school.
Haftaya elemeler var, ve okulda her şey karmakarışık.
That's messed up, Pete.
Bu çok berbat, Pete.
More importantly, I know that I messed up real bad.
En önemlisi çok kötü yanlış yaptığımı biliyorum.
Oh, dang, that's messed up.
Oh, lanet olsun, burası dağılmış.
That's why my arm was all messed up.
Kolum ondan bu hale geldi.
Messed up your pretty weave, that's for sure.
Dalgalı güzel saçlarını berbat ettiği kesin.
He saw that she was messed up, and he preyed on her which makes him a notch below pond scum.
Berbat halde olduğunu gördü ve ondan faydalandı! Benim kitabımda bu, yumruklanmayı hak eden bir davranış.
When somebody's that confused and messed up, you just- -
Ne yapmamı bekliyorsun Jen? Birinin kafası karışık ve berbat haldeyse...
I hate it that everything's so messed up between all of us.
Hepimizin arsındaki ilişkini dağılmış olmasından nefret ediyorum
He nearly messed up a relationship that's gonna be very valuable to me.
Benim için çok değerli olacak bir ilişkiyi neredeyse berbat ediyordu.
Because I always thought that... when God was making beautiful things... he messed up with sunflowers.
Çünkü hep düşündüm ki... Tanrı güzel şeyleri yaparken... ayçiçeklerinde yüzüne gözüne bulaştırmış.
I'm sorry, that's messed up, but if you're looking for some kind of magic potion for your problems, just'cause you had a rough ride, well guess what?
Üzgünüm bu iğrenç bişey Neden zor bir hayat geçirdiğini anlamak için bir sihir arıyorsan..
That's messed up, man.
Berbat birşey değil mi adamım?
That's mad messed up.
. Bu berbat birşey.
You're the one that messed up
Karışıklığı çıkaran sendin.
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up against the wall 84
up to you 126
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up against the wall 84
up to you 126
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50