The gas translate Turkish
8,160 parallel translation
So what is it about the gas lamps?
Şu gaz lambalarının olayı ne?
Unless, the gas lamps were there and they built the town around it.
Tabii eğer, gaz lambaları zaten buradaysa ve kasabayı onların etrafına kurdularsa o başka.
The gas lamps, they're wireless power transmitters.
Gaz lambaları kablosuz güç ileticileri.
Once he realized what had happened, Tesla modified his transmitters, the gas lamps.
Ne olduğunu fark edince, Tesla ileticileri modifiye etti yani gaz lambalarını.
If it doesn't work, the excess energy gets dispersed through the gas lamps circuit.
İşe yaramazsa, aşırı enerji gaz lambası devresinden ayrılacak.
The gas lamps stabilize me, too.
Gaz lambaları beni de stabilize ediyor.
If this doesn't work the energy won't just blow out the gas lamps.
Eğer çalışmazsa enerji sadece gaz lambalarını patlatmayacak.
The only thing that still works are the gas lamps.
Hâlâ çalışan tek şey gaz lambaları.
Pick me up at the gas station next to Island Village.
Island Village'in oradaki benzin istasyonundan al beni.
Couple minutes head start from the gas station.
Benzinlikten birkaç dakika ötede.
No, I think that's the gas.
Yok, bence gaza basıyorsun.
Much like the gas which has pervaded every single room in this home whilst you have been ranting like the lunatic that you are.
Ayrıca sen kendin gibi manyakça laf kalabalığı yaparken evdeki her bir oda gaz ile doluyordu.
I could point her due east, hit the gas and she'd be storming the beaches at Normandy by sunrise.
Ona Doğu'yu hedef gösterip gaza bassam gün doğumuna Normandiya sahillerinde ortalığı birbirine katar.
And then she stood on the gas.
Sonra da gaza basıp kaçtı. Resmen vur-kaç yaptı.
- I tripled the gas to make things go faster. - Wow.
Gazı üç katına çıkardım ki işler biraz daha hızlı ilerlesin.
It's human nature to take your foot off the gas right before the finish line.
Bitiş çizgisine varmadan ayağını gazdan çekmek insan doğasında var.
He used to sleep in a sleeping bag behind the gas station.
Eskiden benzin istasyonunun arkasında uyku tulumunda yatardı.
Okay, so then what's all the gas for?
Peki, o kadar benzin ne için?
When you get a moment, can you fill the rest of the gas tanks for me?
Bir de vaktin olduğu zaman... benim için kalan benzin bidonlarını doldurur musun?
- and, yes, I need that to happen now. - And that's all the gas attendant saw?
- Benzin görevlisi sadece bunu mu görmüş?
But it was, you know, the reason I came is because we have some surveying equipment that picked up some weird readings off one of your gas lamps in the forest.
Bak, gelmemin asıl sebebi, bazı inceleme ekipmanlarımız ormandaki gaz lambalarınızdan birinden garip sinyaller aldı.
I really need you to go back to the archives right now and dig up anything on these gas lamps.
Şu an arşivlere geri dönüp bu gaz lambaları hakkında ne varsa bulmana ihtiyacım var.
The energy is flowing through gas lamps across the town.
Enerji gaz lambalarından akarak kasabada dolaşıyor.
Yeah, someone built a bunch of gas lamps in the middle of nowhere before the town was here.
Tabii, birileri kuş uçmaz kervan geçmez bir yere kalkıp da kasabadan önce gaz lambası mı dikti?
We need the gas lamps all cleaned and refurbished.
Bu da ne kadar büyükse o kadar iyi demek.
Gas chambers were built, death camps were guarded, corpses were produced with the same efficiency as the manufacture of appliances. "'
"Gaz odaları inşa edildi, ölüm kampları himaye edildi, ölüm aletleri işgüzarca imal edildi, aynı şekilde cesetler üretildi."'
So did the gas.
- Gaz da buldu!
Well I had it years ago, but, then I left it on the roof of my car at a gas station and drove off.
Aslında yıllar önce benimde iyi bir yaşantım vardı fakat sonra arabamı bir benzin istasyonunda bıraktım, ve uzaklaştım.
Gas her up for me, will you, for the cruise tonight?
Benzinini doldurur musun bu geceki gezinti için?
Sadly, the deciding vote is from my old city council mate and human equivalent of gas station Sushi, Jeremy Jamm.
Maalesef kararı belirleyecek oy kanlı canlı doğalgaz yatağı Jeremy Jamm'in oyu.
Whether it's extending your 6G coverage, drilling natural gas out of shale, or perfecting the chicken quesadilla, we will give you the energy to get you to the next level.
İster 6G'nizin kapsama alanını genişletmek olsun. İster doğalgaz çıkartmak olsun. İsterseniz de mesele kusursuz tavuklu dürümü hazırlamak olsun.
Headquarters said there aren't enough gas masks for the whole unit.
Karargâhın söylediğine göre bütün alaya yetecek kadar gaz maskesi yokmuş.
I have enough gas in the tank to fuck you like you deserve to be fucked.
Seni hak ettiğin gibi sikecek gücüm oluyor.
Gas with the same chemical marker found on the boat and the girl was stolen from here two weeks ago.
Kimyasal belirteci aynı olup teknede ve kızın üzerinde bulunan gaz 2 hafta önce buradan çalınmış.
The only other place where you can get gas with this same exact chemical marker is south of Marathon.
Aynı kimyasal belirtece sahip olan gazı sadece Marathon'un güneyinde bulabilirsin.
- Did you put gas in the car?
- Arabaya benzin doldurdun mu?
We're barely covering the cost of gas.
Benzin parasını zar zor çıkarıyoruz.
Backseat, gas station on the way, or when you get to Charlie's.
Arka koltuk, yol üzerinde benzinlik ya da Charlie'nin canını sıkarsın.
You know, if it wasn't for Wes and I working together, you'd still be on the floor of a gas-station bathroom looking for hair samples.
Biliyorsun ki, eğer Wes ve ben birlikte çalışmasaydık... sen hala saç örneği aramak için o benzin istasyonundaki... tuvaletin zemininde olurdun.
All the modern gadgets... electric toaster, gas stove.
Bütün modern eşyalar tost makinesi, gaz ocağı.
The generator's out of gas.
Jeneratörün benzini bitmiş.
And walking home from school with the few friends that I was able to make and I see all of our belongings, all of my toys and clothes being sold in a yard sale so that he would have enough gas money to leave town.
Ve okuldan edindiğim bir kaç arkadaşımla eve doğru yürürken, onu bütün eşyalarımızı, bütün oyuncaklarımızı, ve kıyafetlerimizi, şehri terk edecek benzini alabilmek için, evin bahçesinde satarken görüyordum.
Gas up the plane.
Uçağı hazırlat.
- Something at the end of those gas cans.
- O benzin bidonlarının dibinde bir şey var.
I deliver gas cans out to the mangroves.
Benzin bidonlarıyla mangrovları teslim ettim.
The whole city was one big sweet gas operation.
Tüm şehir gaz işinde çalışıyor.
Gas wells go up in flames, executives get beheaded... the uge.
Gaz kuyuları alevler içinde kaldı. Yöneticilerin kafası kesildi.
I carve it up around the big-gas, then load up more spin... - Romanov. -... going'round the Ringer.
Büyük gaz civarında parçaladıktan sonra Ringer civarında daha çok viril yükledim.
Gas her up on the way back. Mile marker 94.
Geri dönüşte benzin alacak. 94'ncü kilometre de.
Glee Club is the cosmic explosion that will propel the hot balloon of light and gas that is my stardom towards Earth...
Glee Kulübü benim yıldız olmam için ışıklı ve gazlı sıcak kozmik patlama olacak.
Blasted mustard gas at the Allies.
Müttefik saflarında hardal gazı patlatmış.
gasp 71
gaston 193
gasps 2875
gasping 593
gasoline 70
gas leak 32
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the good wife 16
gaston 193
gasps 2875
gasping 593
gasoline 70
gas leak 32
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the good wife 16
the gate 46
the game 119
the girl 422
the gardener 44
the gun 223
the good stuff 48
the greater good 16
the game is over 59
the game has changed 18
the game's over 47
the game 119
the girl 422
the gardener 44
the gun 223
the good stuff 48
the greater good 16
the game is over 59
the game has changed 18
the game's over 47
the games 17
the good old days 37
the ghost 58
the guard 38
the ground 30
the girlfriend 25
the guy 205
the gold 48
the good ones 20
the great 49
the good old days 37
the ghost 58
the guard 38
the ground 30
the girlfriend 25
the guy 205
the gold 48
the good ones 20
the great 49