The good news is translate Turkish
2,377 parallel translation
The good news is that because April has never given this family a chance to really exist in the first place,
Güzel haberde April'in aileye bir şans vermemesi üstelik gerçekten bir çıkar yol varken,
And the good news is he paid me before he went down.
Evet. Ve iyi haber, ölmeden önce ödemeyi yapmıştı.
KOWALSKI : Well, the good news is, the seals have left us for dead.
Şey, iyi haber foklar bizi ölüme terk ettiler.
Well, the good news is we moved all the bisecting tunnels into one, so Eureka's not gonna go Swiss cheese.
İyi haber tüm kesişen tünelleri bir araya topladık, yani Eureka İsviçre peynirine dönmeyecek.
Well, the good news is the cloud is stabilizing.
İyi haber bulut artık istikrarlı duruma geliyor.
What? The good news is Amanda doesn't want your money.
İyi haberse Amanda para istemiyor.
Okay, well, the good news is, Chloe, is that in six short months, we'll be able to pick up where we left o...
Ama iyi haber şu ki Chloe, 6 kısa ay içinde kaldığımız yerden devam edebileceğiz.
Well, the good news is that Kisses survived the balloon accident.
! İyi haber şu ki Kisses balon kazasından kurtuldu.
The good news is, it'll pass.
İyi haberse, geçici olması.
I don't know, I didn't read the whole Wikipedia entry, but the good news is that what he has is highly treatable with radiation first, and if necessary, chemotherapy.
Bilmiyorum, Vikipedi'de yazanların hepsini okumadım. Ama neyse ki hastalığı tedavi edilebilir durumda. Önce radyasyon tedavisi, ardından da gerekirse kemoterapi uygulayacağız.
I'm sorry for your loss, but the good news is your insurance will be covering all of your damages.
Ama iyi haber şu ki, sigortanız tüm zararınızı karşılayacak.
Well, the good news is we don't have to look over our shoulders anymore, wondering what she's gonna tell him.
İyi tarafı şu, artık Don'a ne söyleyecek diye tetikte olmamız gerekmeyecek.
Well, the good news is she's somewhere in the woods with your vampire's gun.
İyi haber, kendisi ormanın içinde bir yerde sizin vampir silahınızla birlikte.
The good news is, it turns out there's an evolutionary advantage to simple human kindness.
İyi haber şu ki ; temel insani şefkatle ilgili olarak evrimsel bir üstünlüğümüz var.
The good news is Sarah is totally fine with it, so...
İyi haber ise Sarah'ın sorun çıkarmaması...
And the good news is?
İyi haberse?
The good news is this door has a keypad.
İyi haber bu kapı tuş takımlı.
But the good news is, this business has nothing to do with funny.
Ama işin iyi tarafı, bu iş için komik olmak gerekmiyor.
I've made contact with the gunmen and the good news is they don't appear to know that they've got the Prince in there.
Saldırganlarla irtibat kurdum ve iyi haber Prens'in ellerinde olduğundan haberleri yok görünüyor.
The good news is Arnie's gonna take you.
Ama endişelenme, Arnie seni götürecek.
Well, the good news is, no broken bones.
İyi haber, hiç kırık kemik yok.
And the good news is, it's you.
İyi haber şu ki ; o sensin.
That wouldn't be the best way to make friends around here. Well, the good news is, there aren't any kids living in the complex. One of the perks of renting here, if you ask me.
İyi haber.. buralarda çocuk yok rahat ol
The good news is the board loved your sandwich shop idea.
İyi haber, yönetimin senin sandviççi fikrine bayılmış olması.
The good news is we've got dozens of runners, a load of supervisors and several bosses.
İyi haber onlarca kaçak,... bir sürü yönetici ve bir kaç da patron yakaladık.
The good news is ifs isolated ophthalmoplegia, which means he didn't have a stroke.
İyi haber, bu izole oftalmopleji. Yani felç geçirmedin.
The good news is, I think he bought it.
İyi olan ise sanırım bunu yedi.
The good news is that lead poisoning is easily treatable, so, Mr.Sunberg, you should be fine.
İyi olan ise kurşun zehri kolaylıkla tedavi edilebilir. Yani Bay Sunberg, iyileşeceksiniz.
Yeah. But the good news is that Super Hans'bag is now available.
Ama iyi haber Süper Hans'ın torbasının müsait olması.
See, the good news is, he won't be pressing charges.
İyi haber, dava açmayacak.
The good news is - - the video cameras can't see us.
İyi haber : Kameralar bizi göremiyor.
And the good news is you don't have to have lunch by yourself anymore.
Ne güzel işte, öğle yemeklerini tek başına yemeyeceksin artık.
Right, the good news is we've got to the bottom of it.
Tamam, iyi haber sorunun kaynağını bulduk.
The good news is she's gonna be absolutely fine and we have a thrilling Marilyn waiting in the wings.
İyi haber ise tamamen iyi olacak. Ve hazırda bekleyen harika bir Marilyn'imiz var.
Okay, the good news is he'll probably pass out from the pain.
Tamam, büyük ihtimalle ağrıdan bayılması iyi haber olacak.
- Aw... - But the good news is...
Ama iyi haber şu ki...
But the good news is the crate is exactly where you said it would be in the factory along with all of the other paintings.
Ama iyi haber şu ki, kasa diğer tüm tablolarla fabrikada tam dediğin yerdeydi.
The good news is that the people who stayed are your hardcore fans.
İyi haber ise kalan insanların senin hayranların olması.
The good news Is that you know it doesn't make sense, And that's why you're here.
İyi haber ise bunun mantıklı olmadığını bilmen, ve bu burda olmanın nedeni.
Good news is were not expecting any more rain on the horizon.
İyi haber ise ufukta yağmur beklentisinin olmaması.
Then... this is good... we get that video to Greg and Terry, who show it on the news.
Sonra, burası güzel, o videoyu Greg ve Terry'e verip haberlerde yayınlatacağız.
The good news, relatively speaking, is that they are probably sated, at least temporarily.
İyi tarafından bakarsak, göreceli konuşuyorum, muhtemelen cinayet açlığını gidermişlerdir. En azından geçici olarak.
Good news is- - we decided to drop the credit card charges.
İyi haber, çalıntı kredi kartı suçlamasını bırakmaya karar verdik.
Good news is, he's run afoul of the law, and he's got a bounty on his own head.
İyi olansa şimdi kanun kaçakçısı ve adamı arıyorlar
'Well, how the hell is that good news for me?
Neresi iyi bu haberin?
Good news is she tells her teacher one day that she used to live in New Mexico, and the next day, she used to be the princess of Fairyland.
Ama güzel tarafı, öğretmenine bir gün eskiden New Mexico'da yaşadığını ve ertesi günü de eskiden periler ülkesinin prensesi olduğunu söylüyor.
It is me who tells Selina the good news.
Selina'ya iyi haberleri ben vereceğim.
Good news is... we found the van.
İyi haber karavanı bulduk.
Good news is we can control the bleeding.
İyi haber kanamayı kontrol altına alabildik.
The good news for you is that lead can cause any number of neurological symptoms.
Senin için iyi olan ise, kurşun çok sayıda nörolojik etkiye sebep olabilir.
Yeah, the good news, though, is that when I looked at the blood under the microscope, the cells hadn't lysed yet.
Evet, iyi haber ise, mikroskopta kan örneğine bakarken hücreleri, daha parçalanmamıştı.
the good wife 16
the good stuff 48
the good old days 37
the good ones 20
the good news 69
the good and the bad 28
the good 73
the good thing is 16
good news is 113
the godfather 48
the good stuff 48
the good old days 37
the good ones 20
the good news 69
the good and the bad 28
the good 73
the good thing is 16
good news is 113
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the game 119
the gate 46
the girl 422
the gardener 44
the game has changed 18
the greater good 16
the game is over 59
the gun 223
the guardian 21
the game 119
the gate 46
the girl 422
the gardener 44
the game has changed 18
the greater good 16
the game is over 59
the gun 223
the game's over 47
the games 17
the ghost 58
the guard 38
the gas 49
the girlfriend 25
the ground 30
the guy 205
the gold 48
the great 49
the games 17
the ghost 58
the guard 38
the gas 49
the girlfriend 25
the ground 30
the guy 205
the gold 48
the great 49