The game translate Turkish
26,554 parallel translation
As soon as she finds out that you got back in the game, she gonna turn you in.
İşe geri döndüğünü öğrendiği anda seni ele verecektir.
It's all about winning the game.
Her şey kazanmak için.
We meet Quagmire, a small-town boy with big-city dreams who has fallen deep into the game of prostitution at the Point.
Büyük şehir hayaliyle yaşayan taşralı bir çocukken en sonunda fuhuş batağına sürüklenen Quagmire'la tanıştık.
Oleg, do you and your Sophie want to come to the game tomorrow night?
Oleg, sen ve Sophie yarın geceki maça gelmek ister misiniz?
Here. Max, Oleg can't go to the game.
Max, Oleg maça gelemeyecek.
Would it hurt you to ask me to go to the game?
Bana sorsan ölür müydün?
Do you want to go to the game? Yes!
- Maça gitmek istiyor musun?
I can't believe the limo driver took that wrong turn, and that's why we're late to the game, and thus, our seats.
O limuzin şoförünün yanlış yerden dönmesine inanamıyorum işte bu yüzden maça geç kaldık, ve tabii ki koltuklarımıza.
Also, ya ended the game.
Ayrıca, maçı sen bitirdin.
It's not like the players come right into the locker room after the game.
Oyuncular maçtan sonra direkt soyunma odasına mı gelir?
The players come right into the locker room after the game!
Oyuncular maçtan sonra direkt soyunma odasına gelir!
They cost us the game.
Onlar yüzünden maçı kaybettik.
Before we get to the game plan, I need to know what's going on with Donna's father.
Planı tartışmadan önce Donna'nın babasıyla ilgili olayı bilmek istiyorum.
No, he doesn't, and it's time for him to put the clipboard down and get in the game.
Hayır, yok. Artık kenarda durmayı bırakıp oyuna girme vakti.
All you wanted was to get back in the game and get this fucking Sam, draw him out so he'd come for you.
Tüm istediğin oyuna geri dönüp Sam'i getirmekti. Canını yak ki sana gelsin.
I played the game to win.
Oyunu oynadım ve kazandım.
You tell me you don't want to run no more and three days later the game blows up when there's no one around except you?
Artık işi yapmak istemediğini söylüyorsun ve üç gün sonra sen hariç etrafta hiçbiri yokken oyunumuz bozuluyor?
That's good,'cause the game's almost over.
Bu güzel, maç bitmek üzere.
I wanna take you to the game and drink some overpriced beers.
Seni maça götürmek ve biraz pahalı bira içmek istiyorum.
Then get your head in the game.
Kafanı topla o zaman.
No, but thankfully I am that smart, and you three are the twitchiest, shiftiest, tellingest convicted felons in the history of the game of poker.
Evet ama neyse ki ben zekiyim ve siz üç gergin, hilekar ve açık veren hüküm giymiş suçlu pokerin yüz karasısınız.
He and I used to do a lot of business together before you two took me out of the game.
Siz beni yakalamadan önce beraber çok iş yapmıştık.
He's not even in the game anymore.
Adam oyunda değil ki artık.
But you have to play the game.
Ancak kuralına göre oynamak zorundasın.
If I wanted to play the game, would they have me?
Kuralına göre oynamak isteseydim beni kabul ederler miydi dersin?
Well, there are scraps. There'll always be scraps but... no. The game's not worth the candle any more.
Ufak parçalar var ki hep olacak ama hayır artık zaman ayırdığımıza değmez.
I knocked over the game.
- Oyunu devirdim.
Tell your son to play the game, not the markets.
Oğluna oyun oynamasını söyleyeceksin, borsaya girmesini değil.
Anyone want to finish the game?
Oyunu bitirmek isteyen birisi var mı?
Hades has the game rigged so no one can leave.
Kimse gidemesin diye Hades şike yapıyor.
This is the game we're playing, team, so let's win it!
İçinde olduğumuz oyun bu, ekibim. Kazanalım o zaman!
And I said that I did it to stay in the game so that maybe at some point in the future, I could do something to help?
Oyunun bir parçası olarak kalayım ki belki ileride yardımım dokunur demiştim hani.
I'm out of the fucking game.
Oyundan çıktım artık.
In other news, the Royals won over the Angels and now have a 1-0 lead in the three game series.
Diğer haberler, Royal'ler Angels'lar karşısında zafere ulaştı üç oyunluk seride 1-0 öne geçmeyi başardılar.
Mrs. Fillstein's game on 81st Street? The very one.
- 81.caddede Bayan Fillstein'in oyununda mı?
And the more time we have knowing her game plan, the better off we'll be.
Oyun planını ne kadar önce öğrenirsek bizim için o kadar iyi olur.
I also taught you if you're gonna take a swing at someone, you better knock them out, and if we pull the shit that you're talking about and get caught, all that happens is I get thrown off this case, and it's game over.
Eğer birine yumruk atacaksan yıkmalısın diyen de bendim, eğer bahsettiğin bu yola girersek ve yakalanırsak olacak tek şey benim davadan atılmam ve oyunun bitmesi.
Going to the ball game?
Maça mı gideceğim?
I have to think of the long game.
Uzun vadeli düşünmek zorundayım.
Wes, LeSean... some of the other guys from the team, they show up at my place after the last game, told me how you were going off on Taylor, how you were saying he needed a beat down.
Wes, LeSean... takımdan diğer bazı çocuklar, son oyundan sonra yerime geçenler bana Taylor yüzünden nasıl kontrolu yitirdiğini, Taylor'a dayak atılmasını nasıl istediğini anlattılar.
Here we played one game of Two Truths and a Lie with half of the group, and then it was like, "Good luck, see you later."
Burada ise takımın yarısıyla iki doğru bir gerçek oynadık ve "İyi şanslar, görüşürüz."
That's why you so together, why you not still down in the basement with the rest of us, watching our game tapes with him.
Bu yüzden diğerleri ile beraber bodruma inip onla oynadığımız oyun kasetlerini izlemiyordun.
And he's the guy who sneaks his game thingy.
O gardiyan oyun aletini getiriyor.
Okay, but in that game, what do you do with the sheep?
Tamam, ama oyunda koyun ile ne yaparsın?
Then it was watching the game.
Sonra maç izleme.
I've always loved a good game, but now I find I've staked everything I have on a turn of the cards.
İyi bir oyun hep hoşuma gitmiştir. Ama şimdi şansa güvenip sahip olduğum her şeyi riske attığımı düşünüyorum.
As far as we know, Dyad is out of the clone game.
Bildiğimiz kadarıyla da Dyad klon işinden çekildi.
I said yes. But that... was peak heat of the moment. In the intervening hours, I've been taking a deep dive into other options and contingencies, trying to game out any iteration in which charging into this enterprise makes any sense.
Ama o anın heyecanıyla demiştim.
Only the Germans would invent a card game where the rules change halfway through.
Oyunun yarısında kuralların değiştiği böyle bir oyunu ancak Almanlar bulurdu zaten.
He likes the long game.
Uzun süreli çalışıyor.
Have been ever since I retired from the heroics game.
Kahramanlıktan emekli olduğumdan beri bu işi yapıyorum.
the game is over 59
the game has changed 18
the game's over 47
the games 17
game 407
games 152
game over 319
game of thrones 59
game on 219
game time 48
the game has changed 18
the game's over 47
the games 17
game 407
games 152
game over 319
game of thrones 59
game on 219
game time 48
game point 17
game's over 73
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the good wife 16
the gate 46
the girl 422
the gardener 44
the gun 223
game's over 73
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the good wife 16
the gate 46
the girl 422
the gardener 44
the gun 223
the good stuff 48
the greater good 16
the good old days 37
the ghost 58
the guard 38
the gas 49
the ground 30
the girlfriend 25
the guy 205
the good ones 20
the greater good 16
the good old days 37
the ghost 58
the guard 38
the gas 49
the ground 30
the girlfriend 25
the guy 205
the good ones 20