English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / The good ones

The good ones translate Turkish

851 parallel translation
- You heard all the good ones that time.
- Demin en iyilerini dinledin.
The good ones we used to play.
Her zaman çaldığımız iyi şarkılar.
You like movies? - The good ones.
- Filmleri severmisin?
They've already been nailed, the good ones.
İyi olanlar çoktan kapıldı.
Not the good ones.
İyi olanlar hariç.
They're the good ones. The brave ones.
Onlar iyi, cesur olanlar.
They frighten away the bad spirits and please the good ones.
Kötü ruhları korkuttular ve iyileri mutlu ediyorlar.
You remember, he's of the good ones.
Hatırlarsın, iyilerden biri.
They're two of the good ones.
İkiside masummuş.
The good ones, they're the ones with ethics.
İş ahlâkı olanlar iyi olanlardır.
- He'll respect the good ones.
- İyi olanlara saygı gösterecektir.
The good ones, the revolutionaries, like the old romantics... Voices that stirred the crowds.
İyi birilerine devrimcilere, tıpkı eski romantikler gibi kitlelere karışan seslere.
All the good ones die...
Tüm iyiler ölür...
All the good ones.
En iyileri.
So it lets the good ones pass and kills the bad ones?
Yani iyi olanların geçmesine ve kötülerin ölmesine mi neden oluyor?
Not in the good ones, no!
İyilerine değil, hayır!
The good ones will have died already fighting for their fatherland.
Hak edenler zaten vatanları için savaşarak öldüler.
"trade not the good ones for the new"
"... iyileri yenilere satma. "
The best ones aren't as good as you probably think they are, and the bad ones aren't as bad.
İyi sandıkların, büyük bir olasılıkla sandığın kadar iyi değillerdir. Kötü sandıkların da aynı şekilde, o kadar kötü olmayabilirler.
Not in memory of the good old days... but of the bad new ones.
Eski güzel günlerin anısına değil... kötü yeni günler yüzünden.
All the rumors is good ones.
Söylentilere bakılırsa durum iyi.
The priest knows some good ones.
Bizim rahip bayağı biliyor.
One good one makes up for all the bad ones.
İyi bir atış tüm kötülükleri yok edebilir.
And those new teeth he bought me are just as good as the old ones.
Ve işte eskilerinin yerine satın aldığı yeni dişlerim. Gördün mü?
The ones I've run into have been good with anything.
Benim rastladığım herşeyde ustaydı.
- Yes, these look like the ones. - Good, sir.
- Evet, bunlara benziyor.
The ones I heard were very good.
Benim dinlediklerim çok iyiydi.
All our good points, against all our bad ones. I meant to be fair, but the score was against me. Definitely.
Bütün iyi özelliklerimize karşı, kötü olanlar... niyetim adil olmaktı, fakat skor bana karşıydı.
If someone told me there were snails in the desert... Not as good as the gray ones, but OK.
Çölde salyangoz olduğunu birileri bana söyleseydi..... inanmazdım, gri olanlar oldukça iyi.
Yeah, but you said the only ones who could do you any good were the higher ups.
Evet ama ben senin davana bakan yargıcı tanıyorum.
The respectable ones, the polite ones, the good manners.
Terbiyeli, saygın, kibar insanlar.
The first thing I learned was a poor man with no friends stays poor until he can buy good ones.
Öğrendiğim ilk şey dostları olmayan fakir bir adamın fakir kalacağıydı ta ki iyilerini satın alana kadar.
Sometimes, it's necessary to eliminate the fanatics, the crazy ones for the common good.
Bazen, fanatikleri, ve sapkınları herkesin yararı için ortadan kaldırmak gerekebilir.
and bless the good immaculate ones,
... kendimizi lekesiz olmak için kutsayalım.
I suppose all the single ones have good teeth.
Galiba bütün bekarların dişleri iyi durumda.
I'm in the mood for wine, do you have any good ones?
İçki modundayım, şarabın var mı?
The last ones were no good.
Geçen seferkiler pek iyi değildi.
Or will he sit there with his good manners and polite smile while we starve and the old ones die of cold?
Yoksa yüzünde nazik bir tebessüm ve terbiyeli tavırlarıyla oturup açlıktan ve soğuktan ölmemizi mi seyredecek?
It is an honor to be enters the first ones convoked e I will try arduously to be a good soldier.
İlk çağrılanlardan biri olmaktan onur duydum. İyi bir asker olmak için çok çalışacağım.
Because the fakes are as good as the real ones... and there's a market, and there's a demand.
Çünkü sahteleri de orjinalleri kadar iyi... ve alıcısı var, talep var.
( Okada ) We felt the British officer was a very good fighter - all of the ones we captured, they always said to me, "We will win the war."
İngiliz subayların iyi savaşçılar olduğunu düşünüyorduk ele geçirdiklerimiz devamlı "Bu savaşı kazanacağız." diyorlardı.
And the less good-looking ones have to fight for their lady loves.
Ve daha az yakışıklı olanlar sevgilileri için kavga etmek zorundadır.
It's always a good time for the clever ones.
Akıllılar için tam fırsat kollama zamanı.
Good grief, the real ones we brought up 10 years ago.
Tanrıya şükür ki gerçekleri 10 yıl önce oradan almıştık.
The Emperor has had clever ones that have done him little good.
İmparator akıllı kadınlardan çok da hayır gördü ya zaten!
I was all right with the girls, but when it came to the male slaves | used to pick the good-looking ones and ended up doing the work myself!
Kızlarla bir sorunum olmazdı ama erkek köleler söz konusu olunca, yakışıklıları seçerdim sonunda işlerim yine başıma kalırdı!
Now, be a good girl and put the little ones to bed for me.
Şimdi iyi bir kız ol ve çocukları benim için yatır.
Good health for myself and my loved ones and in general less suffering and humiliation for people in my country and all over the world I'm caught between two mysteries.
Kendim için sağlık ve aşk genel olaraktan Ülkem ve tüm dünya için daha az aşağılanmalarını ve daha az acı çekmelerini istiyorum. İki gizem arasına sıkışmış durumdayım. Birincisi doğal gerçeklik.
The green ones aren't as good.
Yeşil yengeçler iyi olmaz.
With your good stance and my good eyes, the 200 big ones will be ours.
Senin bu duruşun ve benim keskin gözlerim en büyük ödüller bile bizim olur.
Give me the two good ones.
İyilerden birini söyle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]