The good translate Turkish
73,161 parallel translation
One of the good guys.
İyilerden derken?
He fought those things for the good of his people.
Halkının iyiliği için onlarla savaştı.
And the good Lord said, "Let there be light."
Ve Tanrı dedi ki, "Işık olsun."
I can tell the judge that he has no choice but to see the good in you on Monday, that he has no choice on Monday but to see what a wonderful mother you will be to little Jacob.
Başka şansının olmadığını yargıca söyleyebilirim fakat pazartesi seni iyi görmek için, pazartesi adamın başka şansı yok fakat harika bir annenin Jacob'la birlikte olmasını görmek için.
Let's leave the good doctor to his work.
İyi doktoru işine bırakalım.
Looks like I was the good luck charm that brought him home.
Onu eve getiren şans tılsımı benmişim anlaşılan.
Come on, I'm taking you where we got the good stuff.
Hadi, seni iyi şeyler yaptığımız yere götüreyim.
He was the good college student.
O iyi üniversite öğrencisiydi.
Yeah Keep up the good work.
Evet. İyi işi devam ettirin.
♪ All the good times and the bad ones, too ♪
♪ Tüm iyi günler ve kötü olanlar da ♪
I like it when the good guys win.
İyi çocuklar kazandığında hoşuma gidiyor.
If you leave Luisa now, you can't play the good guy anymore.
Luisa'yı terk edersen iyi adamı artık oynayamazsın.
was his literal ticket out, but he may as well use it to wipe his own ass, for all the good it would do him.
Ancak onu artık kendi kıçını... silmek için kullanabilirdi ancak bu kadar işine yarardı.
And bad men do things believing it's for the good of all mankind.
Kötü adamlar inandıkları şeyleri yapar Bu tüm insanlığın iyiliği içindir.
So you all got the good stuff.
Hepiniz ilacı aldınız.
The good news is, I didn't spill a drop.
İyi haber, bir damla bile düşürmedim.
Yeah, and Darth Vader actually punches out the good guys. Right.
Ayrıca Darth Vader da aslında iyileri dövüyor.
Thanks for the good word. I appreciate you putting me up.
Beni aday gösterdiğin için müteşekkirim.
I had the good sense to fall in love with the King of England... And so did I.
İngiltere Kralına aşık olacak kadar kuvvetli bir duyum vardı...
So the good news is we only have to get to the top of that.
Öyleyse, iyi haber şu ki, bunun en üst noktasına ulaşmak zorundayız.
Um, actually, we're the good people.
- Aslında biz iyi insanlarız.
I need a good reason Not to go straight back to the office.
Ofise geri dönmemek için gayet makul bir sebebim var.
They got him out of the hospital, got him a job at a good factory.
Hastaneden çıkarmışlar, iyi bir fabrikada iş vermişler.
I did not part on good terms with the King in the North or his advisor.
Ne Kuzeydeki Kral, ne de danışmanıyla hoş bir vedalaşmam olmadı.
Good. And we'll need fresh sheets for the bed.
Güzel, yatak için temiz çarşaf gerekiyor.
"Give me 10 good men and I'll impregnate the bitch."
"Bana 10 iyi adam ver elime öyle bir geçiririm ki."
Eh, the North has dulled many good maesters'wits.
Kuzey çok sayıda iyi üstadın zekâsını köreltti.
And if you tell every maester in the Citadel to search every word of every faded scroll about the Long Night, they may find something that lets us defeat the Army of the Dead for good.
Hisar'daki tüm üstatlara da solmuş tüm parşömenlerde Uzun Gece'ye dair geçen tüm sözleri aramalarını söylerseniz Ölüler Ordusu'nu tümüyle yenmemizi sağlayacak bir şey bulabilirler.
I wish you good fortune in the wars to come, Your Grace.
Yaklaşan savaşlarda size iyi talihler diliyorum majesteleri.
It was good from the beginning to the end.
Başından sonuna kadar iyiydi.
Of course the God of Light will give us a little As good as to send fire.
Tabii Işığın Tanrısı bize biraz ateş gönderecek kadar iyiyse.
Good news, gentlemen, the gas station down the street has a wide selection of bum wine.
İyi haber beyler, sokağın aşağısındaki benzinlik dilenci şarabı çeşidi olarak oldukça gelişmiş.
The drive to the airport wasn't so good.
Havaalanına giderken yolculuk pek iyi değildi ama.
Sometimes, you know, the drive is really great, and then the flight isn't so good, but this, uh... this was the opposite.
Biliyorsun, bazen arabayla yolculuk iyi geçer ama uçuş iyi geçmez. Ama bu sefer tam tersi oldu.
- Calcium's good for the bones.
- Kalsiyum kemiklere iyi gelir.
And I would hate to see the doctor's good work go to waste, so we'll find another role for you soon enough, and you'll wake from this dream into another.
Ve nefret ederim Doktoru görmek için Iyi iş atık gidin, Bu nedenle yakında sizin için başka bir rol daha bulacağız, Ve bu rüyadan bir başkasına uyanırsın.
Brought good luck the first time, right?
İlk seferde şans getirdi, değil mi?
She likes craft beer, good music, and she lives on the Lower East Side of Dimension 404.
Birayı, iyi müziği seviyor ve Dimension 404'ün Aşağı Doğu yakasında yaşıyor.
The only thing those weapons are good for is first strike.
Bu silahlar için iyi olan tek şey ilk önce vurulur.
And despite the circumstances, it'll be good to see you again, setara.
Ve koşullara rağmen, Seni tekrar görmek güzel, setara.
And you're feeling better, which is a good indication the drug is working.
Kendini daha iyi hissediyorsun. İlacın işe yaradığını gösteriyor.
I never thought walking would be the marker for a good day.
Yürümenin iyi bir günün işareti sayılabileceği hiç aklıma gelmezdi.
I don't want to jinx the study, but I haven't felt this good since those creepy little cancer zombies took over my lymph nodes.
Deneye uğursuzluk getirmek istemem ama ürkütücü, küçük kanser zombileri lenf bezlerimi ele geçirdikten sonra kendimi hiç bu kadar iyi hissetmedim.
Doctor also says to the patient, "It might be, you know," "a good idea if you refrain from masturbating."
Doktor ayrıca hastasına bir süre için mastürbasyon yapmamasının iyi fikir olduğunu söyler.
But I'm good enough that I didn't have to get close to the line.
Ama ben o noktaya yaklaşamayacak kadar iyiyim.
That's why the papers think it's such a good story.
O yüzden de basın çok iyi bir hikaye olduğuna inanıyor.
Take a good look at the floor, because you don't know where the fuck you're standing right now.
Bastığın zemine dikkatlice bak. Şu an nerede olduğun o sikik beyninden uçup gitmiş gibi duruyor çünkü.
Mr. Rhoades, if you're looking for a good whiskey bar near the A. G.'s office, I got one.
Bay Rhoades Adalet Bakanlığı'na yakın bar arıyorsanız söyleyeyim.
Have a good time at the show.
Sana iyi eğlenceler diliyorum.
- Good. Now for the painful part.
Şimdi acı veren kısma geçiyoruz.
He looks good on paper, but he's been out of the game for a while.
Kağıt üzerinde iyi görünüyor, ancak bir süre oyun dışı kaldı.
the good wife 16
the good stuff 48
the good old days 37
the good ones 20
the good news 69
the good news is 399
the good and the bad 28
the good thing is 16
good 48980
good night 12775
the good stuff 48
the good old days 37
the good ones 20
the good news 69
the good news is 399
the good and the bad 28
the good thing is 16
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good on ya 17
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good on ya 17