The next morning translate Turkish
1,627 parallel translation
Look, the beauty of a daily paper- - it's in everybody's recycling bin the next morning.
Bak, günlük gazetenin güzelliği ne, biliyor musun? Ertesi gün herkesin geri dönüşüm kutusuna atılması.
No... We first listened to the Free Europe station, then we went home. The next morning we came back for our paychecks, and then went downtown.
Hayır, radyodaki programın ardından hepimiz evlerimize döndük ve ertesi sabah da maaşları aldık ve sonra meydana gittik.
- Ah... - And then the next morning, I start all over again with bacon.
Ertesi sabah ise herşeye pastırma yaparak yeniden başlayacağım.
And he wrote it down, but the next morning, he woke up, he couldn't read his own handwriting.
Ve yazmış, ama ertesi sabah uyandığında yazdıklarını okuyamamış.
Well, after we got over the initial shock- - like yesterday, but real- - we decided to followed Larry to work the next morning.
Şey, ilk şoku atlattıktan sonra dünkü gibi, ama gerçek ertesi gün işe giderken Larry'yi izlemeye karar verdik.
He was rescued the next morning.
Ertesi sabah da kurtuldu.
When we woke up the next morning, a dog was pissing on our tent.
Ertesi sabah uyandığımızda, bir köpek çadırımıza işiyordu.
My guess is, whoever she called from my place the next morning.
Tahminimce ertesi sabah evimden konuştuğu kişiydi. - Tartışıyorlardı.
And then he fired me the next morning.
Ertesi sabah beni kovdu.
The next morning, as the sun rose over Manhattan, your Uncle Marshall headed over to Brad's apartment to leave for the wedding in Vermont.
Öbür sabah, güneş Manhattan'ın üzerinde yükselirken, Marshall Amca'nız Vermont'taki düğüne yola çıkmak için Brad'in apartmanına doğru yola çıkmıştı.
But the next morning, I feel the pain of the day before.
Fakat her sabah, önceki günün acılarıyla uyanıyorum.
So the next morning I went to do something about it.
Ertesi sabah bu konuda bir şey yapmaya gittim.
The next morning, I went down to the pool.
Ertesi sabah havuzun yolunu tuttum.
The next morning, however, Susan discovered castles...
Ertesi sabah, Susan şatonun kendi kendine...
Brother found him the next morning.
Kardeşi onu ertesi sabah bulmuş. Hepsi bu mu?
The next morning... the screams of a woman woke me up.
Ertesi sabah... bir kadının çığlığıyla uyandım.
[Earl Narrating] The next morning, Diego finally brought me to Catalina's village.
Sonraki sabah, Diego nihayet beni Catalina'nın köyüne götürdü.
The next morning, I was in his cell, mopping up the blood.
Ertesi sabah, hücresindeki kanı ben sildim.
Then comes the "Oh, my God, I can't believe " I'm gonna have sex with the same person for the rest of my life " stage. And that's when you head to the nearest frat house, ditch your undies, and then the next morning do the walk of shame to your Beamer.
Sonra : "Aman Tanrım, hayatımın geri kalanında aynı kişiyle yatacağım" aşaması gelir, bu yüzden en yakın erkek yatakhanesine gider, iç çamaşırlarından kurtulur ve ertesi sabah da BMW'ne doğru utanç yürüyüşü yaparsın.
But it wasn't until he woke up the next morning that his real nightmare began.
Ama ertesi sabah uyandığında Asıl kabus başlamıştı
I guess one or two Kappa Tau saw me leave the next morning.
Ertesi sabah ayrılırken birkaç Kappa Tau beni gördü.
The next morning, distraught people began phoning one of the independent radio stations still broadcasting.
Ertesi sabah, perişan olmuş bu insanlar hala yayın yapan bağımsız radyolardan birine telefon açmaya başladılar.
Fell off his bike the next morning, three months in traction.
Bir sonraki sabah bisikletten düştü ve üç ay yoğun bakımda kaldı.
I woke up the next morning, I thought we were gonna be boyfriend and girlfrie and I saw him the next day and... He treated me... like I didn't really matter.
Ertesi sabah onunla sevgili olduğumuzu düşünerek uyandım ve ertesi gün onu gördüğümde bana, ona bir şey ifade etmiyormuşum gibi davrandı.
The next morning, while my Mom quietly plotted against Raja, my father began to see him in a new light.
Sabahleyin, annem Raja'ya karşı komplolarını yavaşça kurmuşken, babam onda yeni bir ışık görmeye başladı.
The next morning, my dad set his alarm again, just like the good old days.
Babam ertesi sabah, eski günlerdeki gibi... alarmını kurmuştu.
The next morning, Mom drove us to the away game at Tillman.
Ertesi gün, annem bizi Tillman'daki deplasman maçına götürdü.
The next morning I felt, I don't know, cooler?
Ertesi gün kendimi daha havalı hissediyordum.
The next morning, you woke up 20 years older, and your mother was dying in front of my eyes.
Sonraki sabah, 20 yıl yaşlanmış olarak uyandın, ve annen gözlerimin önünde ölüyordu.
And why do you feel the need to relive it the next morning?
Peki neden hemen ertesi sabah bunu dillendirme ihtiyacı duydun?
and released at 8 : 00 a. m. the next morning.
Ertesi sabah 8'e kadar da kalmış.
The next morning, I woke up alone back home.
Ertesi sabah, evde yalnız başıma uyandım.
Then, on a totally different day That was definitely not the next morning,
Ve kesinlikle o gecenin sabahı olmayan, tamamen farklı bir buluşmalarından sonra...
The next morning, I convinced myself it was just a dream.
Ertesi sabah kendimi, bunun sadece bir rüya olduğuna inandırdım.
The next morning, I received the phone call.
Ertesi sabah, Polisten bir telefon aldım.
And the next morning bingo was dead.
Ertesi sabah Bingo öldü.
When they wake up the next morning, they look at the bell.
Ertesi gün uyanırlar ve zile bakmaya giderler.
We went up to let her out, and she wouldn't even talk to us, and the next morning, when we woke up, she was gone.
Diğer kızlar gittiğinde tabutun kapağını açtık. Dili tutulmuştu. Ertesi sabah uyandığımızda gitmişti.
So I wake up the next morning and I look over and that best-in-show hottie from before big, hairy mustache.
Ertesi sabah uyandım, bir baktım, geceki o çekici kızın bıyıkları var.
The next morning they checked in at a conference centre where they had meetings all day.
Ertesi gün tüm gün süren bir konferansa katılmışlar.
"Sinclair was questioned late into the night " By the county sheriff and released the next morning.
Sinclair gecenin geç saatlerine kadar şerif tarafından sorgulansa da ertesi sabah serbest bırakıldı.
The next morning they checked in at the conference centre.
Ertesi gün, gün boyu süren bir konferansa katılmışlar.
The next morning at breakfast, he was gone.
Diğer sabah kahvaltıda, o gitmişti.
Next morning you waited across the street until mark came out.
Ertesi sabah, Mark dışarı çıkana kadar sokağın karşısında bekledin.
Next morning a crowd gathered on the common, hypnotized by the unscrewing of the cylinder.
Ertesi gün kalabalık, Common'un etrafında toplandı. Açılan silindire bakarken hiptonize olmuş gibiydiler.
Next morning, the police shot him in the eye 52 times.
Ertesi sabah polis onu gözünden 52 defa vurdu.
'The rays of sun slipped in next morning.' 'And she woke up, stretching.'
'Sabah olduğunda, güneş ışıkları yavaş yavaş içeri süzülürken kız gerinerek uyandı.'
I spoke to senator Webb this morning, and she's got your client a meeting with the number 2 at interior next week.
Sabah Senatör Webb'le görüştüm ve önümüzdeki hafta İç İşlerinin iki numaralı adamıyla müşterin için bir toplantı ayarladı.
'Just cuddle, sleep next to each other, wake up in the morning together. "' " No.
Birbirimize sarılıp yanyana uyur ve sabaha uyanırız.
Let's do it in the hall. I like it when the old lady next door glares at me in the morning.
Yandaki yaşlı kadının sabahları bana bakması hoşuma gidiyor.
they stayed so late that marshall crashed on jeff's couch, and the next day, marshall took part in a sunday morning tradition as old as the city itself the walk of shame, the long journey home after doing something you regret
O kadar çok kaldılar ki Marshall Jeff'in kanepesinde uyuyakaldı, ve diğer sabah, Marshall şehir kadar eski olan bu pazar sabahı geleneğindeki yerini aldı.
the next time i see you 21
the next thing i knew 36
the next one 38
the next time 57
the next thing i know 74
the next thing you know 70
the next day 403
the next 224
the next night 37
the next generation 20
the next thing i knew 36
the next one 38
the next time 57
the next thing i know 74
the next thing you know 70
the next day 403
the next 224
the next night 37
the next generation 20
the next minute 32
the next thing 17
next morning 58
morning 7553
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
the night of the murder 53
the new yorker 37
the next thing 17
next morning 58
morning 7553
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
the night of the murder 53
the new yorker 37
the new york times 60
the notebook 36
the night of the fire 17
the night is young 64
the night before 47
the night shift 17
the not 21
the noise 65
the night before last 20
the nose 48
the notebook 36
the night of the fire 17
the night is young 64
the night before 47
the night shift 17
the not 21
the noise 65
the night before last 20
the nose 48