English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / The next one

The next one translate Turkish

6,078 parallel translation
We'll get the next one.
Sıradakini alacağız.
The next one goes right between your eyes.
Sonraki doğrudan alnına gidecek.
What do you mean after you have the next one?
"Bebeğim olmalı" derken ne demek istedin?
You're gonna have the next one?
Bebeğimizi sen mi doğuracaksın?
Then he would dump'em and go on to the next one.
Sonra da kızı terk edip bir sonrakine geçiyor.
I'll go to the next one.
Bir sonrakine gelirim.
I'll take the next one.
Ben sıradakine binerim.
You have 52 minutes until the next one bites the dust.
Sıradaki kişi toprağa karışmadan önce 52 dakikan var.
The next one's on us.
Sıradaki bizden biri olacak.
He can't be sure of that in the next one.
Yeni gelenin bunu yapacağından emin olamayız.
- So, the next one will be...
Ve bir sonraki.
So... He's not going to be directing this episode or the next one.
Önümüzdeki bölümlerin yönetmenliğini o yapmayacak.
You were the next one to be cleared through quarantine.
Karantinadan çıkacak sonraki kişi sendin.
One day, this year or maybe the next, you're gonna be somewhere else.
Bir gün, bu sene veya belki gelecek sene başka bir yerde olacaksın.
- This next one's for all the ladies in the house.
- Sıradaki mekândaki bütün kızlara gelsin. - Hayır.
Besides, I'm the one who has to cozy up next to that gangly pile of- - Hey, honey bear!
Ayrıca, uzun kazıkla sıkı fıkı olmak zorunda kalan benim... Selam tatlım!
And then the next morning, Rinaldi shows up at our house, and he offers my grandmother the equivalent of one year's rent.
Bi sonraki sabah, Rinaldi evimize geldi, ve büyükanneme bir yıllık kiraya eş değer teklif sundu.
ONE SECOND TO THE NEXT.
Bir saniyeden öbürüne. "Seni bu Yılbaşı'nda görmek için sabırsızlanıyoruz!"
One minute, you're like Superman running around making pancakes, taking pictures of the goddamn sunrise and the next thing you want to cut somebody's throat.
Bir bakmışsın Süpermen olmuşsun, krep yapıp güneşin fotoğrafını çekiyorsun. Bir bakmışsın adam boğazlamaya kalkıyorsun.
One minute, I was in the market, and the next, I was waking up in the woods.
Bir an pazar yerindeydim, sonra bir anda ormanda uyandım.
Matter of fact, next one opens her mouth buys a week in the hole.
Hatta ağzını ilk açan, hücrede bir hafta kazanacak.
Here's what we're gonna do... I'm gonna have each one of you take a turn next to me at the microscope.
Sırayla mikroskoptan yaptıklarımı izlemenizi istiyorum.
Your house, you know, the one you gotta decide whether or not you're gonna sell within the next 52 hours, that house?
Senin evinden hani 52 saat içinde satıp satmayacağına karar vereceğin şu evin?
Some say he's part of the backwoods Appalachian population, others say he's a confederate holdout trying to start a second civil war to turn brother against brother, but the one thing they all could agree upon is if you go into a darkened bathroom and you chant "I hate the mountain man" 3 times, he'll pop up and kill you the next time you hear Lynyrd Skynyrd on the radio.
Bazıları taşra Appalachia'dan olduğunu bazıları da kardeşi kardeşe düşürüp iç savaş başlatmaya çalışan bir müttefik karşıtı olduğunu söylüyor ama anlaştıkları tek konu karanlık bir banyoya girip 3 kez "Dağ Adamından nefret ediyorum" dersen çıkagelip Lynyrd Skynyrd'ı radyoda ilk duyuşunda seni öldüreceği.
Hey. I didn't want to be the first one to say something, but since you seem really ready to take things to the next level,
Bunu ilk söyleyecek kişi olmak istemezdim ama ilişkimizi ileri seviyeye taşımaya hazır göründüğün için şunu bilmeni istiyorum.
TV at the bar, but her parents have one in the garage, so the next time I go to visit, I can take it and bring it here.
Ailesinin garajında bir tane varmış. Bir daha ziyarete gittiğimde buraya getireceğim.
One day you're here, the next day you're gone.
Bugün varsın, yarın yoksun.
That's why I live by the philosophy "one day I'm here, the next day I'm still here."
İşte bu yüzden benim yaşam felsefem bugün varım yarın yine varım.
So the next time you go stomping around like a four-year-old throwing tantrums with me, I'll be the one getting rid of you.
Bir dahaki sefere bana karşı dört yaşındaki bir çocuğun öfke nöbetleri geçirmesi gibi davranırsan senden kurtulan ben olurum.
One day I'm his father, the next day I don't exist.
Bir gün babasıyım, ertesi gün yokum.
Well, you're gonna have to tell someone something, because that suit was filed one day, settled the next, and those witnesses cancelled their flights to New York.
Bir şeyler anlatmak zorunda kalacaksın çünkü bu dava bir günde açıldı, ertesi gün anlaşma yapıldı ve tanıklar New York biletlerini iptal ettiler.
Score one for the pig. Maybe next time you'll think about going fishing.
Belki bir dahakine balığa gidersiniz.
Samaritan is privately owned by a third party, one that can shoulder the blame for your next civil liberties scandal.
Samaritan 3. bir sahsin mülkiyetinde olacak bir sonraki insan haklari ihlali skandalinda suçu omuzlayabilecek birisinde.
The other one's over there, next to Dad.
Eldiveninin diğeri babanın yanında.
I pray God work in you a better temper to go into the next world for I see you are too disordered for this one.
Öbür dünyaya girerken Tanrı'nın sana daha iyi bir huy koymasına dua ediyorum. Gördüğüm kadarıyla sen bu dünya için fazla dengesizsin.
You're gonna get me that background on the mother in the next five minutes, or I'm gonna wake up every one of your bosses and I'm gonna tell them you can't handle your job.
5 dakika içerinde bana o annenin geçmiş kayıtlarını getireceksin. ya da ben senin tüm patronlarını uyandırıp işini yapamadığını söyleyeceğim.
You want to spend the next two days of your life dying, one panel at a time, or do you want to live?
Hayatından gelecek iki günü ölerek tek seferde tek panel diye mi geçirmek istiyorsun yoksa yaşamak mı istiyorsun?
We overheard that one of the residents isn't coming back next year, and I've just been so afraid that it might be me.
Stajyerlerden birinin yıl sonunda kovulacağını duyduk. Kovulacak kişi olmaktan çok korkuyorum.
One of the benefits of living next door.
Yan komşun olmanın faydalarından biri.
If Lyle thinks that killing the four hands will bring down the dome, any one of us could be next.
Eğer Lyle, o dört elin ölümünün kubbeyi ortadan kaldıracağını düşünüyorsa sıradaki üçümüzden biri olabilir.
They drop from one balcony to the next, all the way down, for fun.
Bir balkondan öbürüne zıplayıp aşağı iniyormuş, sırf eğlencesine.
Next one's gonna show citizen journalists filing stories from the Coffee Bean.
Sonra Coffee Bean'den haber yapan gazeteci vatandaşları gösteririz zaten.
One minute we're taking a little snuggle nap, and the next minute he's gone.
Bir bakmışsın sarılıp uyuyoruz, bir bakmışsın kayboluvermiş.
♪ Disappears in the ether ♪ One world to the next
d Disappears in the ether d One world to the next
- You mean the one next to the library?
- Kütüphanenin yanındakini mi diyorsun?
The next step is gonna be repossession, and neither one of us want that, sir.
Bir sonraki adımda malınıza el koyacağım ve ikimiz de bunu istemeyiz bayım.
- There was also one next to the bunker
Haznenin yanında bir tane daha var.
Murderers, drug dealers, and sociopaths I've arrested, Each one a little smarter and more ruthless than the next.
Benim tutukladığım, katiller, uyuşturucu satıcıları ve sosyopatlar, hepsi birbirinden zeki ve acımasız.
Clean but often wears the same outfit one day to the next, and there's no phone number on file. Those are giveaways.
Ama sık sık aynı kıyafetleri giyiyor, ve dosyasında bir telefon numarası yok.
I don't remember much, except that one minute, I was riding the carousel and the next... she was gone.
Aslında fazla hatırlamıyorum sadece tek bir an aklımda kaldı. Atlı karıncaya biniyordum annem birden ortadan kayboldu.
One day we're here, and the next... [Snaps fingers] Gone.
Bir gün buradayız ve sonraki gün yokuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]