English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / There'll be more

There'll be more translate Turkish

706 parallel translation
There'll be such a crowd there, one more won't matter.
Öyle kalabalık olacak ki, fazladan bir kişi fark etmez
But when I get down to Saigon, there'll be more.
Saigon'a geldiğimde telâfi edeceğim.
He says there'll be no more white man.
Hiçbir beyaz adamın kalmayacağını söyüyor.
Keep your hands off your guns... or there'll be more dead men than this town can afford to bury.
Ellerinizi silahlardan uzak tutun... yoksa bu kasabanın cenaze masraflarını karşılayabileceğinden daha fazla adam ölür.
Two more miles and we'll be there!
İki mil sonra oradayız!
'Cause there'll always be more coming.
Çünkü daima daha fazla gelen olacak.
Because I've been aiming there for 27 years and it looks like I'll be aiming there for 27 more years, with these Indians on the warpath here again.
Belki de oraya gitmek için 27 yıldır uğraştığımdan. Savaşa hazırlanan yerlilere bakınca bir 27 yıl daha gitmeye çalışmakla geçecek gibi görünüyor.
A few who are clever enough to see that there's more to be done than just live small, complacent lives.
Bu az sayıdaki insan basit ve kayıtsız yaşamaktansa yapılacak daha çok şey olduğunu görecek kadar akıllılar.
I always pray they hit the kitchen so there'll be no more dishes...
Hep mutfağı vursalar da bulaşık derdi kalmasa diye dua ediyorum.
So much depressed that a few words more and there'll be tears in your eyes.
O kadar ki biraz daha konuşsam gözlerin yaşla dolacak.
Then there'll be forty more than they bargained for.
O zaman beklediklerinden kırk tane fazlası olacak. - Güzel.
From now on, there'll be no more of this because your husband will get the best for you... because i love you.
Artık değil. Bunların devamı gelecek, çünkü kocan sana hep iyisini alacak çünkü seni seviyorum.
When you get to be my age you'll find out there are more important things in life than boys.
Benim yaşıma geldiğinde hayatta erkeklerden daha önemli şeyler olduğunu anlayacaksın.
It's a difficult decision, Mr. Bogardus... to decide that there'll be no more St. Mary's.
- Bu, alınması zor bir karar. St Mary diye bir yerin olmamasına karar vermek.
Tell him there'll be no more business between us.
Ona söyle, artık onunla işimiz olmayacak.
Tomorrow there'll be more.
Yarın daha fazlası gelecek.
- There'll be more of'em.
- Onlardan bir sürü olacak.
There'll be no more of that now. May I kiss you again?
Artık bundan daha fazlası olmalı.
But there'll be no more of this damn cheating!
Ama artık bu kahrolası aldatmaca sürmeyecek!
- Yeah, you'll be more comfortable there.
- Orada daha rahat edersin. Sağol.
There'll be more.
Dahası var.
After your life-long dedication to them, you'll be happy to hear that, in two days, there will be no more poor people!
onlara adadığın yaşamınızdan sonra, bu duymaktan memnun olacaksınız : iki gün içinde, daha fazla yoksul insan olmayacak.
There'll be no more trouble tonight.
Bu gece başka sorun yaşamayacağız.
You see, Shell dear, there'll be something... something in his eyes, something more than all my failures have.
Bakışlarında kesinlikle bir şey vardır. Resimlerimde yakalayamadığım bir şey vardır.
There'll be no more fancy dresses.
Artık şık elbiseler olmayacak.
We'll be lucky if there isn't a lot more.
Daha fazlasıyla karşılaşmazsak şanslıyız demektir.
Since they know there's four guns, they'll be more determined than ever.
Artık dört silah olduğunu bildiklerine göre daha kararlı olacaklar.
I'm not defending any outlaws but this town had better wake up, or there'll be more outlaws.
Kimseyi savunmuyorum ama bir şey yapmazsak yeni kanun kaçakları olacak.
There'll be plenty more of it.
Daha çok bombalayacaklar.
Teach our kids more of that, there'll be more men.
Çocuklarımıza bunu ne kadar öğretirsek o kadar çok erkek olur.
He gave me this. $ 2,000 and there'll be more.
Bana bunu verdi. 2000 dolar, daha da verecek.
There'll be no more talk about it? No bitterness?
Ne onun muhabbeti ne de bir tatsızlık olmayacak yani?
There'll always be Joneses with a little more.
Karşına her zaman aşık atacak başkaları çıkar.
There'll be more tomorrow.
Yarın daha da vereceğim.
Well, whatever they are, they'll be more welcome than what's out there.
Onların hepsi
Seal the mouth of the tunnel on the forward slope, and there'll be no more rockets.
Karşıdaki bayırdaki tünel çıkışının ağzını kapatın ve başka bir şey olmayacak.
So there'll be one more crooked sheriff in the world.
Dünyada fazladan bir kanunsuz şerif olmuş.
- There'll be more.
- Daha da çok olacaklar.
- There'll be no more of that.
- Bir daha olmayacak.
There'll be no lynching while I'm around, but it might them look a little more like men.
Ben burada iken linç yapılmayacak, Fakat bunlara biraz daha adam gibi baksanız iyi olur. üç şişe gönderin.
There'll be more.
Olacak çok şey var.
There'll be no more dogs for nursemaids in this house!
Artık bu evde dadılık yapacak köpek olmayacak!
You'll wake up in an hour feeling your old self again. And there'll be no more silly stories about for a middle-aged roustabout. So...
Bir saat sonra kendini yine eskisi gibi hissederek uyanacaksın huzur içinde yatsın, orta yaşlı gemi işçisiyle ilgili aptal hikayeler olmayacak artık.
There'll be no more talk of the captain being crazy.
Unutalım gitsin. Kaptan hakkında bir daha böyle şeyler konuşulmasın.
Run and tell the others there'll be no more shooting.
Koş ve diğerlerine artık ateş etmemelerini söyle.
When it's finished, there'll be more than 200 of them.
Bittiğinde, 200 kattan fazlası olacak.
There'll be no more bargaining.
Daha fazla pazarlık olmayacak.
- Oh! Now there'll be more trouble.
- Şimdi daha çok sıkıntı olacak.
Broken Hand has given his word that there'll be no more fighting by his people.
Kırık El halkıyla daha fazla savaş yapıImayacağına dair söz verdi.
There'll be more.
Daha da olacak.
Not yet, but she will be soon... and there'll be no more tears.
Daha uyumadı, ama birazdan uyur. Böylece ağlamayı da keser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]