English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / This is absurd

This is absurd translate Turkish

462 parallel translation
This is absurd.
İmkansız.
This is absurd.
Bu saçmalık.
Why, Count Vronsky, this is absurd.
Kont Vronsky, bu saçmalık.
- This is absurd.
- Bu saçma.
This is absurd.
Bu çok saçma.
- This is absurd.
- Bu çok tuhaf.
But this is absurd.
Fakat bu çok saçma.
But this is absurd, fantastic.
Fakat bu anlamsız, mantıksız.
This is absurd.
Bu çok gülünç.
Addie, this is absurd.
Addie, bu çok saçma.
Your Honor, this is absurd!
Sayın Hakim, bu saçmalık!
This is absurd. Ridiculous.
Bu saçma, gülünç.
- Aline, this is absurd.
- Aline, bu saçma.
- This is absurd, Larrue.
- Bu çok saçma, Larrue.
This is absurd.
Otur.
Cabinet ministers of - This is absurd!
- Devlet bakanının... - Saçmalık!
This is absurd.
Saçmalık.
Mamita, this is absurd.
Mamita, bu çok gülünç.
This is absurd!
Saçmalık.
- Cedric, this is absurd,
- Cedric, bu saçma.
- But this is absurd!
- Ama bu saçmalık!
This is absurd.
Bu abes olur.
- I know this is absurd but....
- Anlamsız olduğunu biliyorum ama...
Gustavo, this is absurd.
Gustavo, bu saçmalık.
This is absurd.
Saçma.
This is absurd.
Hayret bir şeysiniz.
- And nor has anyone else, sir. Oh, but this is absurd!
- Ondan sonra da onu hiç görmedim.
- This is absurd!
- Bu çok saçma!
- No, I know. - This is absurd.
Bu çok saçma.
This is absurd!
Bu çok saçma.
This is absurd!
Saçmalık!
How absurd. I made certain he and Madeleine were there when you dined with us... just before Christmas last year. - Alec, this is Mrs. Rolandson.
- Alec, bu Bayan Rolandson.
This is all so absurd.
Bu çok saçma.
- This is absurd.
- Bu saçmalık.
I can't even say how diffiicult this is... the tension such an absurd thing causes!
Böylesine saçma bir şeyin neden olduğu şu stresi anlatmam mümkün değil!
This shilly-shallying with the question is absurd.
Bu tereddüt saçmalık.
This is really absurd.
Bu çok saçma.
But this is an absurd story!
Ama bu saçma bir hikâye.
- This duel is absurd, sir.
- Bu düello bir saçmalık kumandanım.
- Mother, this is perfectly absurd.
- Anne, bu çok saçma. - Anne, tatlım.
This is an absurd piece of jactitation.
Bu saçma bir jaktitasyon.
This is the most absurd thing I've ever heard in my life.
Bu hayatımda şimdiye kadar duyduğum en saçma şey.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
This is ridiculous. You're being absurd.
Bu çok saçma, dangalaklığın daniskası.
At a time like this... my broken heart is absurd.
Böyle bir zamanda benim kırık kalbimin bir önemi yok.
This is absurd.
Saçma!
This is quite absurd.
Saçmaladınız iyice.
You gotta see how absurd this whole thing is.
Anlattıklarının ne kadar absürt olduğunu anlamak zorundasın.
Dear, this is becoming absurd.
Canım, bu iş iyice saçmalaşmaya başladı artık.
His only recourse is precisely that which threw him into this absurd quest :
Onu bu absürd arayisa atandan medet umabilir ancak :
However well he may have mastered the intricacies and complexities of this absurd society he is what the jungle has made him.
Ne kadar başarılı olsa da bu saçma toplumun entrika ve karmaşası karşısında, o ormanın yarattığı bir kişilik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]