Time job translate Turkish
2,170 parallel translation
Part-time job?
İş mi?
Ah no, Sae-chan is quite busy with her part-time job lately, so we haven't any time to...
Yok, Sae-chan işi tüm vaktini alıyor gibi son zamanlarda. O yüzden hiç vakit bulamıyoruz...
And a full-time job.
Ve tam zamanlı bir işim.
Running a crime syndicate is a full-time job.
Suç kartelini yönetmek tam zamanlı bir iştir.
If you were a low-end criminal and drove limos as a part-time job.
Küçük çapta bir suçlu olsan ve limuzin sürsen olurdu.
I got a part time job helping out at the Green Dragon.
Green Dragon'da yarı zamanlı iş buldum.
I'm... interested in a part-time job...
Ben yarı zamanlı iş bakıyordum da...
Looks like his part-time job was pimping.
Görünüşe göre yarım günlük işi pezevenklikmiş.
It's only a part-time job, but I think you'll find it really rewarding. Oh, I'll drive. Unh-unh.
Yarı zamanlı bir iş ama faydasının dokunacağına eminim.
Being a father's not a part-time job.
Babalık öyle ara sıra yapacağın bir iş değildir.
Part-time job?
Yarı zamanlı iş? Hayır.
Getting everybody to love me is a full-time job.
İnsanların beni her zaman sevmeli.
Well, this is not just some part-time job I've lost.
Bakın, ben sadece yarı zamanlı bir iş kaybetmedim.
Dad, I finally have a full-time job.
Baba, sonunda tam zamanlı bir işim var.
My current job... may look like only a part-time one.
Şu anki işim, staj gibi görünebilir.
You say you're gonna get me extra time in the yard, a job in the kitchen.
Avluda geçirecek fazladan zaman ve mutfakta bir iş verileceğini söylersin.
It's my day job. Why was my kid being questioned a second time?
- Neden kızım ikinci kez sorgulanıyor?
He stopped her from getting a job she wanted once upon a time also.
Eskiden istediği bir işi Ari yüzünden kaybetmişti.
Because once upon a time you walked into my office and you took a job away from me that I deserved simply because you could.
- Çünkü sırf yapabiliyorsun diye bir gün ofisime geldin ve hak ettiğim bir işi benden aldın.
You're going to need a full-time job. I circled some good ones...
Tam zamanlı bir işe ihtiyacın var.
Perhaps it's time you get a job.
Belki de bir iş bulma zamanın gelmiştir.
I've been planning this job for a real long time.
Bu işi uzun süredir planlıyorum.
Hell, in this job climate, I'd be lucky to land a part-time gig somewhere as a night watchman making 15.
Bu iş ortamında..... gece bekçisi olarak bir yerlerde yarı zamanlı iş bulup yılda 15.000 dolar kazanabilirsem ne mutlu bana.
Yeah, what time's the job interview? 12... 12 : 50 is what they told me,
12... 12 : 50 bana söyledikleri buydu.
I know this is your job and you got to do it, but, um, makes it hard to have a good time, doesn't it?
Bu senin işin ve bunu yapmak zorundasın biliyorum ama iyi vakit geçirmemizi engelliyor değil mi?
You sure your job won't interfere this time?
Bu sefer işinin araya girmeyeceğine emin misin?
I've been doing a good job here for a long time.
Burada uzun zamandır iyi bir iş yapıyorum. Sadece işimi yapmaya çalışıyorum.
You didn't have time to date, studying to get a job?
Çok çalıştığınız için, çıkmaya zamanınız mı yoktu?
When you get the job, pick the right guy this time.
Bu sefer işi alırsan doğru erkeği seç.
Don't you understand that every time I apply for a job, somebody does a background check on me?
Her defa bir işe başvuru yaptığımda birilerinin beni kontrol ettiğini anlamıyor musun?
I'got job interviews and Morgan and I are gonna spend quality time.
Hem iş görüşmelerim var. Morgan'la da çok güzel vakit geçireceğiz.
Yeah. I was out on my first job with Shadow Gear for a long time.
Evet, uzun süre sonra Gölge Takımı'yla ilk kez işe gittim.
Although, it doesn't look like Jerry here's held down a job for quite some time.
Her ne kadar Jerry bir işin ucundan tutuyormuş gibi görünmese de.
You enjoy the beauty of nature, and you do your job at the same time.
Doğanın tadını çıkarırken bir yandan da işini yapıyorsun.
Batista could not only lose his job, he could serve time.
Batista yalnızca işini kaybetmekle kalmaz hapis de yatabilir.
Now, if that is true, that is assault with a deadly weapon and he could not only lose his job... He could serve time.
bu doğruysa, suçu öldürücü silahla saldırıya girer ve yalnızca işini kaybetmekle kalmaz, hapis de yatabilir.
She gets the job done every time.
Her seferinde görevini yerine getiriyor.
I'm sure Bono is just biding his time till he gets your job.
Eminim Bono senin yerine geçmek için fırsat kolluyordur.
C'mon, Kane. Look, let me help you do your job. You already got me feeding you info on Harmony, maybe it's time we take it to the next level, no?
- Ben yardım edeyim sana
We don't have time for that, but if you take this job, we will get to know each other. And it starts today.
Buna vaktimiz yok, eğer bu işi alırsan, birbirimizi daha yakından tanıyabiliriz.
This is why I am who I am. I live for this job! It's the only thing I have in my life to care about, and I thought, "you know, boy, it's time to fix this!"
İşte ben sadece buyum, hayatım bu işten ibaret, hayatımda önemli olan sadece bu iş var, ve biliyormusun dostum, artık bunu düzeltmenin vakti geldi.
Look, I-I still have my job, but these kind of allegations have a way of following you for a long time.
Bak, işimi kaybetmiş değilim ama bu tarz ithamlar uzun süre insanın peşini bırakmaz.
Factor in the time for a dye job, he couldn't have made it very far.
Saç boyama işleminde harcadığı zamanı da düşünürsek...
A big man for a big job - Charles Clarke's waited a long time for this.
c : # 0080FFAt binenin kılıç kuşananın, Charles Clarke... c : # 0080FF... bunun için uzun bir süre beklemişti.
Next time you step on a kindergarten teacher's neck, you better finish the job.
Sana bir tavsiye. Bir dahaki sefere bir anaokulu öğretmeninin boğazına binmeden önce işini yarım bırakmazsan iyi olur.
All right, last time I checked, that's my job.
En son baktığımda benim görevim buydu.
You will remain on post until such time as the M.E. gets his lard-assed humps to do their job.
M.E. kendi işlerini yapmak için yağlanmış kambur kıçlarını getirinceye kadar nöbette kalacaksın.
Next time... do your job properly.
Bir dahaki sefere işini doğru düzgün yap!
No bonuses, no benefits and no time to find a new job before the new year.
İkramiye veya tazminat verilmeden. Üstelik yılbaşından önce yeni bir iş bulma şansları bile olmayacaktı.
Listen, there will be plenty of clobbering time once the job begins.
Bu iş başladığında çok eğlenecek zaman olacak.
It means that the next time we get to pick our job for the day, I get to pick.
Bu şu demek ; bir daha günlük işimizi seçeceğimiz zaman ben karar vereceğim.
time jobs 20
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
time for bed 134
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
time for bed 134