Time to move on translate Turkish
661 parallel translation
FINE. GIVE HIM TIME TO MOVE ON.
Tamam, uzaklaşması için biraz bekleyin.
Maybe it is time to move on.
Belki de devam etmenin vakti geldi.
That was a great play on feelings.Time to move on.
Onları okşadı. Şimdi devam edebilir.
I believe it is time to move on.
Sanırım yola devam etmenin zamanı.
A good time to move on, don't you think?
Devam etmek için iyi bir zaman, ne dersin?
But now it's time to move on.
Artık önüme bakmanın zamanı geldi.
Time to move on, I guess.
Devam etme zamanı sanırım.
It was time to move on.
- İlerlemenin zamanı gelmişti.
Time to move on.
Gitme zamanı.
Yes, well, it's time to move on.
Evet, devam etme zamanı geldi.
Wake up, baby. It's time to move on.
- Uyan, bebeğim.
It's time to move on.
Yola koyulmanın zamanı geldi.
I've done all I can do in this world... and it's time to move on.
Bu dünyada yapabileceğim her şeyi yaptım. Göçme zamanı geldi artık.
It was now time to move on to the next stage of my plan...
Artık planımın bir sonraki adımı için hazırdım.
It is time to move on.
Artık ilerleme zamanı.
Time to move on?
İş değiştirmenin zamanı geldi mi?
- Isn't it time to move on?
- Devam edelim mi?
Maybe it's time to move on again.
Belki de değiştirmenin zamanı geldi.
Now it's time to move on.
Artık devam etme zamanı.
Well, it's time to move on.
Devam etme vakti geldi.
Poppa would be the first to say it's time to move on.
Baba devam etmenin zamanının geldiğini söyleyecek ilk kişi olurdu.
It seemed a good time to move on.
Yola koyulmak için iyi bir zaman gibi geldi bize.
And so it is time to move on.
Ve artık geride bırakma zamanı.
It's time to move on.
Değişiklik zamanı.
It's time to move on, it's time to get a new dream.
Şu an önüne bakma zamanı, Yeni bir hayal edinme zamanı.
And it's just time to move on.
ve şimdi devam etme zamanı.
Every time you meet a pretty babe... you're either out on your feet or you get the order to move.
Güzel bir kızla karşılaştığın zaman... ya çok yorgunsundur, ya da hareket emri alırsın.
The last time I saw him was on the eve of his permanent move to Paris.
- Kayınpederimi iyi tanır mıydınız? - Evet.
I put my hand on her knee in one quick move that gave her no time to react.
Elimi kaşla göz arasında dizine götürdüm. ... o kadar süratli oldu ki, tepki verememişti.
And I want time to take one year of my life out of Lago... before we move on.
Ve yolumuza devam etmeden önce ömrümün kaybolan bir yılını... Lago'dan çıkarmak için zamana ihtiyacım var.
so I decided now is the time to move around and find out what was going on.
Karar verdim : Yollara düşüp gördüklerimi inceleyerek, hayatı tanımaya çalışacaktım.
Just forget the whole thing, because if you don't, if you try to move in on us the telephones are gonna start ringing again and this time, those bells are going to be heard all over the world.
Her şeyi unutun, çünkü unutmazsanız, eğer bizi yakalamaya çalışırsanız telefonlar gene çalmaya başlar ama bu sefer tüm dünya telefon sesiyle çınlar.
It's time to just face it and move on.
Gerçeklerle yüzleşme ve harekete geçme zamanı.
Time for us to move in on that pot of gold!
O altın çanaktan taşınma zamanımız geldi!
So they were put on the truck, and these trucks went to... Then, once this was finished, then this was the first truck which move off, and it went straight to the crematorium, which was about two kilometers to the left from the ramp. - At the time, it was two kilometers.
Hepsi bir kamyona konuldu ve bu iş bittiğinde ilk kamyon doğruca yaklaşık 2 kilometre mesafede olan rampanın sağındaki krematoryuma gönderildi.
It's time to say goodbye and move on.
Vedalaşıp gitme vakti.
Ronnie's gone, and it's time for me to move on with my life.
Hayatima devam etmeliyim artik.
Time for me to move on. Find someone new to be crazy about.
Hayatima devam etme, ugruna delirecek yeni birini bulma vakti geldi.
Well, you know, spend some time thinking about the past... laying it all to rest, and getting that old baggage off... so I can move on ahead, you know?
Geçmişi düşüneceğim. Her şeyi geçmişe gömeceğim. Gereksiz yükleri üstümde atacağım.
The time had come to make my move, so on the day we were supposed to read algebra word problems we had written ourselves, I declared my love for her.
Harekete geçmenin zamanı gelmişti. Kendi yazdığımız cebirsel dört işlem sorularımızı okumamız gereken gün, ona olan aşkımı ilan ettim.
Uh, well, you can stay here, in your own home, as long as you like. Until such time as you want to move out on your own or with someone.
Burada, kendi evinde istediğin kadar kalabilirsin, ta ki sen kendi evine taşınmak isteyinceye kadar ya da başkasıyla taşınana kadar.
But for this family, the time has come to move on again.
Ama bu ailenin yoluna devam etme vakti geldi.
Every time you move along the seat on the bus to avoid contact every time you avoid poking your fingers into a patient ´ s illness it ´ s fear of the fellowship.
Otobüste birine temas etmemek için koltuk değiştirmek veya hastaya dokunmamaya çalışmak dostluk korkusudur.
But now it is time for me to move on.
Ama artık benim için devam etme vakti.
- l miss you too, Kelly but I think it's time for both of us to move on.
- Bende seni, Kelly ama artık ikimiz için de bunları aşma vakti.
And I appreciate it but it's time for me to move on -
Ben de buna minnettarım ama şimdi gitme zamanı.
If you calculate the time it takes to destroy a city and move on we're looking at the worldwide destruction of every major city in the next 36 hours.
- % 15'ini kaybettik. Bir şehri yok etmek ve devam etmek arasındaki zamanı hesaplayabilirseniz önümüzdeki 36 saat içinde, tüm başkentleri dünya çapında bir yıkım bekliyor.
I think it's time for us to move on.
Sanırım taşınma vakti geldi.
Time to to move on.
İlerlemenin zamanı geldi.
It's time for you to move on.
- Senin için yoluna devam etme zamanı.
By the time they get turned around, we'll have Proxima then all we have to do is hold on to it while we move on to the next target.
Geri döndüklerinde biz Proksima'yı ele geçirmiş olacağız. Tek yapmamız gereken şey, bir sonraki hedefimize kadar orayı elimizde tutmak.
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time to go to work 26
time to go to bed 19
time to leave 25
time to get to work 16
time to die 52
time to wake up 54
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time to go to work 26
time to go to bed 19
time to leave 25
time to get to work 16
time to get up 91
time to move 28
to move on 19
move on 540
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to move 28
to move on 19
move on 540
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time is 18
time will tell 62
time for bed 134
time out 262
time job 218
time of death 270
time for breakfast 17
time continuum 62
time thing 208
time low 44
time will tell 62
time for bed 134
time out 262
time job 218
time of death 270
time for breakfast 17
time continuum 62
time thing 208
time low 44