English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Track mind

Track mind translate Turkish

103 parallel translation
- Rather a one-track mind.
- Epey sabit fikirliymiş.
A one-track mind that can see things only one way.
Olaylara tek yönlü bakan sabit bir fikir.
You've got a one-track mind.
Aklında varsa yoksa tek bir şey.
Some creep with a one-track mind.
Uyuz, inatçı bir tip.
It's a pity, but when a man is bent on revenge, he has a one-track mind.
Yazık, ama intikam peşindeki bir adamın, aklında hep tek bir şey vardır.
Our patient seems to have a one-track mind.
Hastamızın aklı tek şeye çalışıyor galiba.
One track mind.
Keçi gibi inatçıymış.
You have a one track mind.
Aklın tek şeye işliyor.
Theresa, your father... has he always had such a one-track mind?
Theresa baban her zaman böyle dar kafalı mıydı?
- You sure got a one-track mind.
- Charlie, aklın hep tek yöne çalışıyor.
I have a one-track mind, don't I?
Sabit fikirliyim, değil mi?
My one track mind's telling me that I'm hungry.
Ve şu anda aklım fikrim yemekte.
You disgust me, you have a one track mind.
Beni iğrendiriyorsun, bir parça aklın var.
What I liked about Fred was his one-track mind. His poster collection, his obstinate ways. You know?
Fred'de sevdiğim, onun miyop bakışı ve afiş koleksiyonu dik kafalı halı, ve içe dönük biri diyorsun, nedenini bilmiyorsun.
Suzie, You've Got A One-Track Mind.
- Suzie, aklına koyunca peşini bırakmıyorsun.
- You have a one-track mind!
- Kafan başka şeye çalışmıyor!
You have, like, half-track mind.
Senin aklın yarım mı?
Boy, you have a one-track mind.
Tanrım, aklınız tek bir şeye çalışıyor.
You got a one-track mind.
Tanrım, bozuk plak gibi aklın var.
You know, you got a one-track mind, mister.
Malum, sabit fikirli birisiniz bayım.
It may interest other people, but I have a one-track mind.
Başkalarını ilgilendirebilir ama ben sabit fikirli biriyim.
Who says I have a one-track mind?
Tek bir yola taktığımı kim söylemiş?
- ♪ A one-track mind, you can't be saved ♪ - Do you wanna dance?
Dans etmek ister misin?
Matthew's got a one-track mind just like we do.
Matthew'in aklında tek bir şey vardır tıpkı bizim gibi.
I don't have a one-track mind like you.
hiçbirşey, senin gibi aklım karışmıştı.
One-track mind.
Konudan sapmıyorsun.
You've got a one-track mind.
- Yapma. Sapık ya!
Sometimes my sister gets hung up at work and she sort of has - a one-track mind. - It's not a problem.
Bazen kız kardeşim işe takılı kalıyor ve sadece bir şeyi düşünüp duruyor.
- l defended Henry to Grams saying that he wasn't a typical teenage boy with a one-track mind.
Onun aklında sadece bir tek şey olan tipik bir genç olmadığını söyledim.
- Typical teenage boy, one-track mind.
- Tipik bir gençmiş. Aklında sadece o şey var.
Nothing like a lizard with a one track mind.
İnatçı bir kertenkele gibisi yoktur.
Well, it's not like you to have a one-track mind.
Pekala, tek bir fikre saplanıp kalmak pek sana göre değil.
A one-track mind You can't be saved
Bu inatçı kafayla... Kurtulamazsın...
No, one-track mind, I haven't found Jack.
Hayır, sabit fikirli. Jack'i bulmadım.
All the men I meet are creeps with a one-track mind.
Sarıldıklarında, tanıdığım bütün adamların aklında sadece bir tek şey oluyor.
One-track mind!
Tam üzerine bastın!
A one-track mind, but a heart of gold.
Kafası tek yöne işler. Ama altın gibi kalbi vardır.
Well, my one-track mind is telling me that I'm hungry.
Ve şu anda sabit fikirli beynim bana aç olduğumu söylüyor.
It'll put the prosecution on the track of... ... suspicions which have entered nobody's mind.
Bu, hiç kimsenin aklına gelmeyen şüphe izlerini savcının zihnine yerleştirecektir.
Now, yes, the situation has been allowed... to drift a little off the beaten track, honey... but Oscar and I have come to a mutual understanding... and for the sake of all of our peaces of mind... from now on there's gonna be absolutely no problems.
Evet, durumun hassasiyeti yüzünden... biraz yoldan çıktık hayatım... ama Oscar'la ben karşılıklı bir anlaşmaya vardık. Hepimizin huzurunu sağlamak için... bundan sonra kesinlikle hiçbir problem çıkarmayacağız.
Put my mind to it, I oughta be able to tear up the track.
Kafaya koydum, asfaltı ağlatacak kıvama geleceğim!
Do you propose we track it down, greet it warmly and ask it if it would mind not ravaging any more planets?
Onu takip etmemizi, içtenlikle selamlamamızı ve mümkünse daha fazla gezegen harap etmemesini sormamızı mı öneriyorsunuz?
Do you mind if I keep one thing in my life on track?
Hayatımda bir şeyi yolunda götürmemim sizin için bir sakıncası var mı?
I lost track of her completely but I would like to know more about what happened to her if you wouldn't mind telling me.
Ama başına gelenleri bilmek isterim, eğer bana anlatırsan.
No, but you've got a one-track mind!
Bu anormal mi?
DO YOU MIND IF WE STAY ON TRACK HERE?
Konu dışına çıkmasan olmaz mı? Lütfen?
- You have a one track mind!
- Senin sorunun ne?
Chloe's mind only runs on one track.
Chloe'nin kafasında bir tek şey var.
Never mind a future in track, a free ride to Villanova, he figured let me get married at 18 instead.
Atletizmdeki geleceğini düşünmedi. Villanova bursunu boş verdi. 18 yaşımda evleneyim dedi.
I am going to track her down and give her a piece of my mind.
Onu yakalayacağım ve yaptıkları hakkındaki şikâyetlerimi ileteceğim.
Incredibly, the same muscles fired in the same sequence, when they were running the race in their mind as where they were running it on the track.
Sonuç inanılmazdı, zihinlerinde koşarken de aynı kaslar, sanki koşudaymış gibi aynı zamanda kasılıyordu. Bu nasıl olabilir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]