English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Unless what

Unless what translate Turkish

1,220 parallel translation
- Itjust doesn't make sense to me unless - - Unless what?
Bu hiç mantıklı değil, Ancak...
Unless what you thought you wanted wasn't really what you wanted... because what you really... wanted... you couldn't imagine, or you didn't think it was possible.
Ancak, istediğini sandığın şey tam olarak istediğin şey değilse çünkü gerçekten istediğin şeyi hayâl etmiş ve mümkün olmayacağını düşünmüşsündür.
I have no idea... unless... Unless what?
Hiçbir fikrim yok... tabii... tabii ne?
unless what?
Eğer, ne?
Unless what?
- Ama ne?
Unless what drove Ray to kill is also what saved those people.
Görünüşe göre Ray'i adam öldürmeye sevk eden şey aynı zamanda birinin hayatını kurtardı.
- Unless what?
- Ancak ne?
- Unless what?
- Tabii ne?
- Unless what?
- Ta ki ne?
- Unless what?
- Tabii eğer ne?
Prot, I'm trying to help him. I can't help him unless he tells me what happened.
- Prot, yardım etmeye çalışıyorum ne olduğunu söylemezsen... yardım edemem.
Unless she sees the tape sitting there and we're talking and she keeps pestering me about what's on it.
Tabii kasedi görürse o başka. Konuşurken... durmadan içinde ne var diye sorup durmazsa.
Unless that clock's shifted. - That's what I'll do.
O saatin yeri değişmezse, öyle yapacağım.
They'll hurt me unless I do what I'm told.
Söylediğim şeyleri yapmazsan, sana zarar verebilirler.
It's not found in Hong Kong Unless it's in captivity. What does it mean?
Hong Kong'da bulunmaz eğer kafeste değilse, tabii ne demek bu?
Unless you're doing it with a man who knows what he's doing.
İşini bilen bir adam değilse tabii.
Unless you want a repeat of what I did to you in the storage room...
Depodayken sana verdiğim fiziksel zararın tekrarlanmamasını...
Yes, but I can't help you unless I see what the problem is. The pro
Evet ama sorunun ne olduğunu anlamazsam size yardım edemem
No, it's not too subtle, unless you want them to know what the hell you're talking about.
Pek soyut sayılmaz. Tabii neden söz ettiğini biliyorsan.
I don't know what a horse is doing there... unless you're riding it, which is a little over the top.
Atın orada ne işi var bilmiyorum, tabi sen binmiyorsan. O da biraz abartılı olur gerçi.
Unless you're an existentialist and can't figure out what you want.
Evet. Tabi ne istediğini bilmeyen varoluşculardan biri değilsen.
Unless we can establish he knew what alicia was going to do, kidnapping's a stretch.
Alicia'nın ne yapacağını bildiğini ispatlayamazsak, bebek kaçırma olayıyla ilgisi yok.
HOW DO YOU KNOW SO MUCH ABOUT WHAT FAGGOTS DO, UNLESS YOU ARE ONE?
Eğer sen de değilsen, ibnelerin neler yaptığını nerden biliyorsun?
So unless you're sure that's what you want don't be so quick to give up your dreams.
Bu yüzden, Micheal ile bunu yapmak istediğine emin olmadıkça rüyalarından vazgeçmek için bu kadar acele etme.
I can get you genetic counseling on finding an anonymous donor if that's what you want unless you already have someone in mind.
İstersen sana donör bulması için bir genetik danışmanı da ayarlayabilirim ama aklında biri varsa.
You'll be dead in 30 seconds unless you tell me what's going on.
Neler olduğunu anlatmazsan, 30 saniye içinde öleceksin.
You don't take a leak unless she holds it, you know what I mean?
Onun haberi olmadan tuvalete bile gidemezsin.
Well, they gotta be wrong because I can't be pregnant unless... what was that?
Yanılıyor olmalılar çünkü öyle olsaydı ben hamile kalamazdım. Tabii eğer... O neydi?
You wouldn't know what I was doing unless you were looking.
Bana bakmadığın sürece ne yaptığımı bilemezsin.
Stick to what you're good at. Unless you're a duck, then branch out.
İyi olduğun şeyi yap derler..... tabii bir ördek değilsen, o zaman başka şeyler yapabilirsin.
The warden understands... what he's doing is unfortunate... but unless Mr. Hutchen and the Iceman are separated... there will be enormous pressure... for another physical confrontation,
Müdür Bey'in davranışı çok talihsiz. Ama Hutchens'la Iceman'i ayırmamak, yeni kavgalara neden olabilirdi.
Unless we do what you say.
Tabii, dediğinizi yapmazsak.
When we go to trial, nobody is gonna care a lick what your defense is unless they care about you.
Duruşmada, kimse senin savunmanın ne olduğunu umursamayacak, sadece seni umursayacaklar.
And I can't help you, David, unless you give me some idea of what you're facing.
Ve David, neyle uğraştığından bahsetmezsen sana yardım edemem.
I don't get what I want unless I pass it.
Söz konusu sınavı geçmeden istediğim şeyi alamayacağım.
And I promise I'll kill her unless you give me what I want first.
Bana istediğimi vermezsen onu öldüreceğime söz veriyorum.
Unless he was friendly, which, considering who we are and what we do, probably not.
Eğer arkadaş canlısı değilse ki kim olduğumuza bakarsak büyük ihtimalle değildir, o zaman hiç havalı değil.
Well, that's the guy that got shot, so we know it's not him, unless... that's what we're supposed to think, and it is him.
Şey, bu vurulan adam, yani o olmadığını biliyoruz, ancak... böyle düşünmemizi istiyorlarsa o başka, o zaman muhbir o.
I can't help unless you settle down and tell me what's wrong. Need a hand?
Sakin olmaz ve bana sorunun ne olduğunu söylemezsen sana yardım edemem.
So unless you're planning on giving us a little song and dance maybe you could see what's gone wrong.
Eğer bizim şarkı söyleyip dans etmemizi planlamadıysanız, belki de neyin yanlış olduğunu bulabilirsiniz.
Ah, this will work... unless that plant can mutate in five minutes, what could go wrong?
Ah, işe yarayacak tabii bitki beş dakika içerisinde mutasyon geçirmezse. Başka ne ters gidebilir ki?
No one could have been happier, unless it would have also been Valentine's Day. What?
Eğer o gün Sevgililer Günü değilse, hiç kimse bu kadar mutlu olamazdı.
Unless he knew what his partner was doing on traffic stops.
Tabii ortağının ne yaptığını bilmiyorduysa.
You can't protect her unless you tell me what Fredo did.
Bana Fredo'nun yaptığını anlatmazsan onu koruyamazsın.
WELL, UNLESS YOU'VE REDESIGNED IT, PEOPLE KNOW WHAT A T-BONE LOOKS LIKE.
Eğer siz şeklini değiştirmediyseniz, insanlar zaten bir bifteğin neye benzediğini biliyorlar.
Unless someone close to him spills some quality beans, we won't find out what it is.
Ağzından laf aldırabilecek birini bulamazsak, sorunun ne olduğunu öğrenemeyeceğiz.
Unless the waitress didn't hear what she thinks she heard.
Tabii garson kız düşündüğü şeyi duymamışsa.
Unless you let me finish what I started, innocent people will die.
Başladığım şeyi bitirmeme izin vermezseniz masum insanlar ölecek.
But you really can't assume what your character would be in that moment unless you've been through that kind of thing.
Ama insan başına böyle bir şey gelmedikçe o anda nasıI bir karakter sergileyeceğini asla önceden bilemez.
And we're never gonna find out what it is... unless you start sharing.
Birbirimizle baylaşmaya başlamazsak ne olduğunu asla bulamayız.
You know what? You are going, unless you wanna stay here and explain this to the boss.
Burada kalıp patrona durumu izah etmek istiyorsan gitmeyebilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]