English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Was he right

Was he right translate Turkish

5,747 parallel translation
- Was he right?
- Haklı mıydı?
You said before that he was right!
Önceden onun haklı olduğunu söylemiştin!
He said, "Because it was the right thing to do."
"Çünkü yapılacak doğru şey buydu" dedi.
He was here defending his right to privacy.
Özel hayatının gizliliğini savunuyordu.
He was absolutely right.
Kesinlikle haklıydı.
He was right.
Haklıydı.
Looks like he was right.
- Görünüşe göre haklı çıktı da.
because he was a Grimm, right?
Babam Grimm diye oluyor, değil mi?
Right, he was offensive.
Saldırgandı.
Which is probably why he was murdered three days ago, right?
Muhtemelen üç gün önce de bu yüzden öldürüldü, değil mi?
You were right about him. He was good.
Biliyor musun, onun hakkında yanılmadın.
But you did the right thing telling me where he was.
Ama onun yerini bana söyleyerek doğru şeyi yaptın.
We tell him everything's all right, everything's exactly the same as it was the day he left.
Ona her şeyin yolunda olduğunu söylüyoruz. Her şeyin onun gittiği günkü gibi olduğunu anlatıyoruz.
Nolan was right. He warned me not to go.
Nolan haklıydı, gitme demişti bana.
The weirdest part was that he had a bow and arrow, right?
En garip kısmı ise, yayı ve oku da vardı.
He was right.
O haklıydı.
- And that's a great clue, but her attorney will say she was right by him when he got stabbed.
Harika bir ipucu ama avukat diyecek ki çocuk bıçaklandığında kız yanında duruyordu.
He was given the only dose of an experimental vaccine right before he was bitten.
Isırılmadan önce ona tek bir numunesi olan deneysel bir aşı verildi.
Oh, he said "Nora," I was right.
- Nora dedi, doğru bilmişim.
He said his contact was down at the docks, right?
İskelede buluşacağını söylemişti, değil mi?
He was right.
- Haklıydı!
And as the wounds are on the right side, most likely, he was left-handed.
Ve sol tarafındaki yaralara göre, büyük ihtimalle katil solakmış.
Right, okay- - was the piece he ordered big enough to make a knife?
Aldığı parça bıçak yapabilecek kadar büyük müymüş? Evet.
No, he was right.
- Hayır, doğru söylemişti.
My father said morphic resonance would take a minimum of 3 generations, and he was right!
Babam morfik rezonansın oluşması için en az 3 nesil geçmesi gerektiğini söylemişti ve haklıymış.
He needs me right now, and to have him... first, it was, "getting together or getting married is gonna change him."
Şu an bana ihtiyacı var. Önce bir araya gelmenin ya da evlenmenin onu değiştireceğini düşündün.
Sir Lu was so impatient that he gave Zhang Ying 300 taels to bribe the right people.
Efendi Lui o denli sabırsızmış ki doğru insanların eline geçmesi için Zhang Ying'e 300 tael rüşvet vermiş.
Don't you think if it was up to the craftsman that he'd be pre... pretty much anywhere else in the world - right now. - Ah!
Sizce de bu iş Usta'ya bağlı olsaydı şu anda dünyanın başka köşesinde olmaz mıydı o?
All right. If someone was willing to kill for this guy, he must be someone important.
Eğer biri bu adam için adam öldürmeye istekliyse, bu çok önemli biri olmalı.
- Sarah, he was just right there.
- Sarah, az önce tam buradaydı.
- I'm serious, he was just right here.
- Ciddiyim, az önce buradaydı. - Gidelim!
~'He was a germ. He was a scroat, right?
Bir serseriydi, tamam mı?
Lieutenant larkin's daughter was kidnapped Just two hours ago, all right? We believe that the mission that he either is or is not on
Peki efendim, Teğmen Larkin'in kızı iki saat önce kaçırıldı, değil mi?
He was right here.
Oradaydı.
And you just kept bashing away until he was dead, right?
Sonra da ölene kadar vurmaya devam ettin, değil mi?
All he wanted was his phone, right?
Tek istediği telefonuydu, değil mi?
Wait, so now you're saying I killed the guy because he was stealing someone else's money? That's right.
Bir saniye, onu başkasının parasını çaldığı için mi öldürdüğümü söylüyorsunuz?
I mean, whatever jealousy he was feeling, clearly he was right in feeling it, because there's something here.
Yani nasıl bir kıskançlık içine girdiyse, belli ki öyle hissetmek te haklıydı, çünkü ortada bir şey olduğu kesin.
She was taking out the trash, and he, he just went... right out the door. He escaped.
Kaçtı.
Your granddad, he would have told me to wear my blues proud... and to keep fighting for what was right no matter what people say.
Büyükbaban mavi üniformamla gurur duymamı ve insanlar ne söylerse söylesin haklı olduğum konular için savaşmamı söylemişti.
I heard he went right back to work the day after his kid was killed.
Kızının vurulduğu günün ertesinde direk işe döndüğünü duymuştum.
He was shot three times right in front of you.
Gözlerinin önünde 3 sefer vuruldu.
Yeah, in his heart, he was probably trying to do the right thing.
İstemeden hata etmiş işte. Gönlünde doğru olanı yapmaya çalışmıştır mutlaka tabii.
But she doesn't know him at all. Because that girl right there is not the one that he was chatting with, okay?
Çünkü orada oturan kız, onun yazıştığı kız değil.
That was his last birthday Right before he found out he had cancer.
Bu onun, kanser olduğunu öğrenmeden önceki son doğum günüydü.
I've been thinking maybe he was right.
Belki de haklıydı diye düşünüyorum.
Oh, that's right, he was raised by Dr. strangemom.
Doktor Garip Anne tarafından büyütülmüştü.
If a convict was receiving contraband out here, like a cell phone, he'd definitely want to play right field, because nobody pays attention to the right fielder.
Eğer hükümlü dışarıdan bir kaçak mal almışsa, mesela cep telefonu gibi muhakkak sağ tarafta oynamak istemiştir çünkü sağda oynayanla kimse ilgilenmez.
He wasn't pushing it right, he was pushing it east.
Sağa doğru ittirmemiş, doğuya doğru ittirmiş.
Sylvester, this is your chance to show your dad he was wrong to stick you in right field.
Sylvester, babana seni sağda oynattığı için ne kadar hatalı olduğunu gösterme şansın bu.
You heard me just say he was psycho, right?
Adama psikopat dediğimi duydun, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]