English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We're in here

We're in here translate Turkish

4,725 parallel translation
We're not gonna leave Hayley's body here for they would disgrace it.
Hayır desen de Hayley'in cesedini burada bırakmayacağım.
- Oh, great, and we're stuck in here.
Harika, biz de buraya sıkıştık.
In here we're immortal.
Burada ölümsüzüm.
So we're trapped in here forever.
Sonsuza dek burada hapsolduk.
Yeah, we're here to see Sergeant Voight in Intelligence.
Evet, buraya İstihbarat'tan Çavuş Voight ile görüşmeye geldik.
Just to jump in here, we're both concerned about the rate of deterioration.
Araya gireceğim ama bozulmanın oranı konusunda ikimiz de endişeliyiz.
We're gonna get you out of here in no time, man.
Biz seni almak konum Burada hiçbir zaman, adam dışarı.
But we're here, in the same room, talking to each other.
Ama buradayız, aynı odada, birbirimizle konuşuyoruz.
- It doesn't matter. The point is, we're stuck here living in the swamp while your vampire boyfriend's deciding who gets what in the city.
Önemli olan şey, bizler bataklıkta tıkılıyken senin vampir sevgilin şehirde kimlerin nereleri aldığını kararlaştırıyor.
We're here for a safe deposit box in the name of...
- Birisinin kasası için buradayız.
We're gonna have you out of here in a minute.
Çok yakında buradan kurtulacaksın.
You've been in a hurry all day and we're here in the most romantic spot on Earth :
Bütün gün acele ediyordun. Hem de şu an dünyanın en romantik yerinde kovboy çiftliğindeyiz.
WHEN THE GOLD GETS HERE, WE JUST HOLD'EM UP AS THEY'RE LOADING IT IN THE BACK OF THE VAULT.
Altın geldiği zaman adamlar tam yüklerken üzerilerine atlayıp soyalım.
They're more like thrown-aways, and we're here to fill a void in their lives...
Onlar daha çok sokağa atılmış çocuklar. Biz de hayatlarındaki bir boşluğu doldurmak için buradayız.
You know, the only work of art that belongs in here is the one we're gonna make together.
Biliyorsun, buraya lazım olan tek sanat eseri birlikte yapacağımız eser.
If we're gonna die in here, I don't want to be the first in line, you know?
Eğer burada öleceksek, ilk giden olmak istemem anlıyor musunuz?
You know what? Why don't we gather everyone in here, you explain to them what you're thinking, and we get some feedback.
O zaman, neden herkesi buraya çağırdıktan sonra düşündüğün şeyleri anlatıp fikirlerini almıyoruz?
Uh, since it's clear that it's not as safe here as we would like, until you testify in court, you're coming to live with me.
Burasının istediğimiz kadar güvenli olmadığı anlaşıldığına göre mahkemede ifade verene dek, benimle birlikte yaşamaya geliyorsun.
And I know we're not supposed to take pictures in here.
Ve burada resim çekmememiz gerektiğini biliyorum.
We're in here!
- İçerideyiz!
All I know is we're out here in the middle of nowhere, okay?
Tek bildiğim Tanrı'nın bile siktir ettiği bir yerde olduğumuz, tamam mı?
Richie's the reason we're trapped in here in the first place.
Burada olmamızın birinci sebebi Richie zaten.
We're asking your forgiveness, that in our misery, we have desecrated ourselves with booze or drugs or violence or men, looking for something that was right here all the time.
Affını rica ediyoruz. Izdırabımız sebebiyle sürekli gözümüzün önünde olan bir şeyi ararken kendimizi içki, uyuşturucu şiddet ve erkeklerle kirlettik.
We're here to escort you in.
Size refakat etmek için geldik.
We're in hacker central here in Silicon Valley.
Silikon Vadisi'nde, hekırların merkezindeyiz.
Will you shut up? Oh, please, she knows we're in here.
Hadi ama burada olduğumuzu biliyor.
You tell me what you're doing in Chicago, and we will walk out of here together.
Chicago'da ne yaptığını söyle ve buradan beraber gidelim.
So our best chance here is if no one believes we're in love.
O halde kimsenin bizim aşık olduğumuza inanmaması bizim en iyi şansımız.
The pessimist in me's thinking, "we're gonna die out here."
İçimdeki kötümser burada öleceğimizi söylüyor.
We're here together, all of us, to put a fucking drug dealer in jail.
Bu işe hepimiz beraberiz, hepimiz o şerefsiz torbacıyı içiri tıkmak için varız.
We may beef on the streets, but in here, we're business partners.
Sokaklarda düşman olabiliriz, ama burada iş ortağıyız.
Shoddy build right here, you can tell we're in Europe.
Burada böyle kalitesiz yapı, Avrupa'da olduğumuzu söyle.
We're out here building a traditional fucking sweat lodge, they're in there watching TV. Fuck'em.
Biz burada geleneksel bir ter kulübesi inşa edelim, onlar TV izlesin.
We're probably gonna end up killing each other in here and ourselves.
Burada muhtemelen önce birbirimizi sonra kendimizi öldüreceğiz.
Every bone in my body is telling me that if we try and reinvent the wheel here, man, we're gonna end up with a square wheel.
Vücudumdaki her bir damar bana tekerleği yeniden icat etmeye kalkarsak elimize kare bir tekerlek geçeceğini söylüyor.
We're kind of in a hurry here!
Acelemiz var!
[clapping ] [ speaking English] We're here at Senkwekwe Center in Rumangabo... where we have four orphan gorillas.
Burası Rumangabo'daki Senkwekwe Merkezi. ANDRE BAUMA GORİL BAKICISI Burada dört öksüz gorilimiz var.
Everyone will say, "You're not allowing us to exploit oil or ore in this park... but you did so in Virunga." If we fail here, the whole conservation sector in Congo is going to fall.
Herkes der ki : "Bu parkta petrol veya maden çıkartmaya izin vermiyorsunuz ama Virunga'da verdiniz." Burada başarısız olursak Kongo'daki bütün koruma alanları düşer.
We're not alone in here, guys.
Burada yalnız değiliz millet.
So we're stuck in here with those... whatever they are.
Yani burada bu şeylerle sıkışıp kaldık. Artık her ne iseler.
What we're looking at here is a mint-condition French Flintlock Turnover Pistol crafted in the mid-17th century.
Bakmış olduğunuz şey çok iyi durumda olan bir Fransız silahı. 17. yüzyılın ortalarında yapılmış el yapımı bir silah.
We're getting intel that Ibrahim really is here.
İbrahim'in gerçekten burada olduğuna dair istihbarat aldık.
And just so we're clear, the only reason you are sitting here is because my daughter wants to get to know you, and I'm not gonna stand in the way of that.
Ve şunu açığa kavuşturalım burada oturmanın tek sebebi kızımın seni tanımak istemesi ve ben de buna engel olmayacağım.
We're caught out here in the open.
Çok fazla açıkta kaldık.
Look, little Debbie, we're in here preparing for a big pastry school competition tomorrow.
Bak ufak Debbie... Burada yarınki pasta yarışı için hazırlanıyoruz.
Skye could probably get past it, but I can't hack the panel, which means we're trapped in here.
Skye muhtemelen bunu aşabilirdi ama paneli çözemiyorum yani burada kısılıp kaldık.
We're usually in bed by now, and I want her to know that I'm here.
Normalde bu saatte yatağa girerdik ve yanında olduğumu bilmesini istiyorum.
We're going around in circles here.
Boşuna konuşuyoruz.
We're safe in here, OK?
Burada güvendeyiz tamam mı?
We're in a weird spot here
Şu an çok saçma bir yerde duruyoruz.
You mean we're trapped in here for two days?
İki gün burada mahsur mu kalacağız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]