We go in translate Turkish
10,771 parallel translation
We go in tonight, expose Cayman to the world, and then run away.
Bu gece gidiyoruz Cayman'ı dünyaya ifşa ediyoruz ve sonra da kaçıyoruz.
If that fails, we go in. Get your sniper in position.
Onu kaçıranla temas kuralım, ne istediğini öğrenelim.
I say we go in there and we hit her with everything we got.
Oraya gidip elimizde olan her şeyle ona saldıralım derim.
Stack up on me. We go in hard.
Beni izleyin İçeri giriyoruz.
But until we go in front of the judge, it's still just an offer, so you're gonna call her back and tell her you changed your mind.
Ama yargıcın huzuruna çıkana kadar hâlâ bir teklif sayılır, onu arıyorsun ve fikrini değiştirdiğini söylüyorsun.
What we do is fly into Oslo, cruise up and down the coast, and it says if we go in winter, there's a good chance of seeing the Northern Lights.
Önce Oslo'ya uçup kıyı boyunca gezeceğiz, kışın gidersek Kuzey Işıkları'nı görme şansımız da varmış.
Look, maybe what Slade is saying was true, you know, the further we go in here, the worse it gets.
Bak, belki de, Slade'in söylediği doğruydu, yani, ne kadar ileri gidersek, o kadar kötü olabilir.
Well, when can we go in and see her?
Peki onu zaman görebiliriz?
Signal cut out here, but once we go in, Mr. Solomon, I can re-acquire it.
Sinyal, buradan kesip biz gitmek bir kez ama, Sayın Süleyman, onu yeniden edinebilirler.
Now, we can do that in here, or we can go back out to the bullpen and put on a show for everyone.
Bu işi burada yapabiliriz veya nezarethaneye gider ve herkese iyi bir seyirlik sunarız.
Months go by... we're in love.
Aylar geçti. Birbirimize aşık olduk.
If we can trick Reed the same way, then we've got all the leverage we need to expose the slush fund and go after him for Dave's murder.
Reed'i aynı şekilde kanırabilirsek, rüşvet fonunu ortaya çıkartmakla kalmayız, Dave'in katilini de buluruz.
Ah... ♪ We are in a yoga class ♪ ♪ Now is the time to let your mind go blank ♪
Ah... â ª We are in a yoga class â ª â ª Now is the time to let your mind go blank â ª â ª And focus instead on how awesome â ª
Not if we don't want to go in that building.
Binanın içine girmek istemezsek değil. Ama altından gidebiliriz.
Don't need it... we just go in there and we grind.
İhtiyacımız yok zaten.İçeri girip dağıtacağız orayı.
We could go to your estate in the country.
Taşradaki konağına gidebiliriz.
No, you go in and ask where we are.
Yok, seni bir gir, sor bakalım. Neredeymişiz biz?
We have no place to go, no home to shelter in.
Ne gidecek bir yerimiz var, ne de sığınacak bir yuvamız.
In that case... We'll go get Midnight Minx back.
Madem öyle biz de gider geri alırız Kara Bela'yı.
I suggest you do what I say. We should go in.
Üçüncü seçeneği görmek istiyorsan sana dediklerimi yapmanı öneririm.
Our boy's going to be rich if he doesn't end up in prison. How fast can it go? We've never driven it.
Hapse girmezse çocuk zengin olacak.
I say we go see the NYPD task force in the morning.
Bence sabah NYPD'deki özel ekibi görmeye gidelim.
That means there's no way we can go in hot without them being taken as collateral.
Buda içeriye dalıp rehineleri çatışmadan kurtaramayacağımız anlamına geliyor.
We got to go out there, and we got to find her and bring her in, because every day she's out there is the day we could lose her.
Onu yakalyıp, almalıyız.. .. çünkü dışarıda olduğu her an onu kaybedebiliriz.
When I first started here, we would just put our hands in the middle and go, "Yay."
Ben burda çalışmaya başladığımda ellerimizi ortaya koyar ve "Yaşasın." derdik.
There we go. Back in sinus.
Kod, yardım yollayın buraya!
Then we have to go back in there.
- O zaman geri dönmemiz lâzım.
Its light isn't going to go out in a hurry, not if we have anything to do with it.
Nuru, biz arzulamadıkça öyle çarçabuk burayı terk etmez.
Now, we need you to go back in there and continue this case.
Şimdi, senin oraya geri dönmene ve bu davaya devam etmene ihtiyacımız var.
Go outside and get some air. We're in the dark here, pal.
Zor durumdayız dostum.
Before we go out from here, except the way to the roof to the helicopter, all the other path are already in President Go's control.
Biz bu odadan çıkmadan çatıdaki helikopter pistine giden yol dışındaki tüm yollar Başkan Go'nun adamları tarafından işgal edilecek.
Just tell us what Frank wanted from you that night, then we'll go.
Frank'in o gece ne istediğini söyle, sonra gidelim.
Look, we can't just go charging in there.
Oraya öylece giremeyiz.
We'd have to go to every Party City in California.
Kaliforniya'daki bütün Party City'lere gitmemiz gerekir.
If we can't get in from the top, we have to go in from the side.
Tepeden giremiyorsak yandan girmek zorundayız.
We get there at 5 : 30, go through security, and by 6 : 00, we're sitting inside this can, on top of Wing's container.
17 : 30'da oraya gidip güvenliği geçiyoruz. Saat 18 : 00'a kadar Wing'in konteynerinin üstünde oturuyoruz.
♪ We can go toe-to-toe in the middle of a cell ♪
Hapishanenin ortasında kavga edebiliriz.
Guys, whoa! We can't just go walking in there.
İçeri öylece yürüyerek giremeyiz.
- Which means we can't go out in public.
- Yani, ortalarda görünemeyiz.
We got the best people out there to go after each of the 30 arms in the beta program.
Deneme programındaki 30 kolu hacklemek için en iyi elemanlarımız görevlendirildi.
And if they decide to go after you for walking away, we will see them in court.
Eğer işi bıraktığın için dava açarlarsa da mahkemede hesaplaşırız.
Right now, I'm in full control, but we can go driverless at any time.
Şu andan itibaren, tam kontrol bende, ama istediğimiz zaman sürücüsüz moda geçebiliriz.
... so, you know, the, uh, buildings are about to go up in flames, and then we caught Smaisle.
... yani biliyorsun işte, bina yanıp kül olmak üzereydi,... sonra da Smaisle'yi yakaladık.
Come on, guys. Let's see if we can go hide out in the shack.
Gidip kulübede saklanabilecek miyiz bir bakalım.
You know, you know, why don't we put a-a pin in this bull search and, uh, and go find Phil, huh?
Boğayı aramaktan vazgeçip Phil'i aramaya ne dersiniz?
We need to put him in a C-collar, pull him out the window, load and go.
Ona boyunluk takmamız gerek onu pencereden çıkarıp götürmemiz lazım.
Ah well Danny, it's this very cute thing Justin has been doing where I have to pay a hug toll every time I'm about to leave. Here we go.
Evden çıkarken sarılarak ödediğim Justin'in bulduğu hoş bir şey.
We're not going to go in and get it.
Suyu girip onu alamayacağız.
The eleflex meant that we could get onto the elephant and we could go in with her and finish the sequence off.
Filfleks, file binebilmemize olanak tanıdı ve onunla ormana girip diziyi nihayete erdirdik.
Look, there are huge moments in everyone's life we all have to go through, whether it's getting your heart broken or breaking someone else's heart.
Danny kahpelik yapma! Mike'a bunu söyleyen ben olmalıydım, sen değil.
So, listen, after we're done here, before we go to church, I want us all to take a picture in mom and dad's bed, wearing Santa hats.
Dinleyin, yemekten sonra kiliseye gitmeden annemlerin yatağında Noel şapkalarıyla ailecek resim çekilmek istiyorum.
we go in there 16
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we good 306
we got you 282
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we good 306
we got you 282
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we go way back 105
we got a deal 77
we got something 131
we got to move 144
we got 536
we got to go 657
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we got a situation 38
we got a deal 77
we got something 131
we got to move 144
we got 536
we got to go 657
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we got a situation 38