We got one translate Turkish
4,163 parallel translation
Xxx all right, folks, we got one final songwriter for you guys tonight.
Tamamdır, dostlar. Gecenin son yazarını dinleyeceğiz.
Eric, we got one security camera facing the parking lot and one guy at the door.
Eric, otoparka bakan bir kamera ve kapıda bir adam var.
We got one too many convicts.
Bir tane fazladan mahkumumuz var.
Hey. We got one.
Birini bulduk.
We got one victim pinned in.
Sıkışmış bir kazazedemiz var.
What if we got one and they got one and it was 30-30...
Eğer birini biz birini onlar alırsa, durum 30-30 olurdu...
We got one?
Bir tane bulduk mu?
I think we got one of everybody except me, so...
Süper. Ben hariç herkesin resmi var gibi.
And now we got no one inside.
-... Bobby S'in evine erişimi vardı.
One, two... that's right, we got a lot to do!
Bir, iki- - Tamam, çok işimiz var tabii.
We got the Prius... that could make dinner reservations, buy movie tickets, tell us the weather. I just want one that opens.
Prius'ımız yemek rezarvasyonu yapabiliyor sinema bileti alabiliyor, hava durumunu bildiriyor ama açılmıyor.
I guess we just got to take it one step at a time.
Bence adım adım ilerlemeliyiz.
Now our thieves are gone, and the one we've got isn't talking.
Hırsızlarımız kaçtı ve elimizde olan da konuşmuyor.
We've got one more mission to finish.
Bitireceğimiz bir görevimiz daha var. Hadi.
We've got red and yellow peppers, okay, cayenne, tomatoes, of course, garlic, onions, cumin, salt, Hodgins.... brown sugar, vinegar- - it's just, there's this one compound
Elimizde kırmızı ve sarı biber var, tamam, Arnavut biberi, domates, ve tabi ki de sarımsak, soğan, kimyon, tuz,...
Um, actually, we... we got a publishing deal on our first one.
Aslında, ilk demomuzla kayıt anlaşmamızı yapmıştık.
We've got some great new songs, and this is one of'em.
Harika yeni şarkılarımız var ve onlardan biri geliyor.
We've got to plan, one way or another.
Öyle ya da böyle bir plan yapmalıyız.
I really do, but we have a show too, and that one's got your name on it.
Gerçekten ama bizim de bir şovumuz var ve afişinde senin ismin yazıyor.
Well, got to go ; we got a body in a shed in Virginia, and it's a crispy one.
Gitmeliyiz, Virginia'daki bir kulübede cesedimiz var.
- Yeah. - If the first one bombs, people are gonna be sitting out there thinking, "Shit the bed, we got 49 more of these to go."
İlki başarısız olursa, oradaki insanlar "hay sıçayım, 49 tane daha mı var bundan?" diyecekler.
For just one moment, could we pretend that the only thing that happened tonight is... I got engaged!
Bir dakikalığına dün akşam olan tek şey nişanlanmammış gibi rol yapabilir miyiz?
Oh, we got you one.
Sana da var.
We got another one.
Bir olay daha var.
Reagan, Baez, we got a fresh one.
Reagan, Baez, yeni bir cinayet işlenmiş.
We got an I.D. on our dead one Eddie DeLuca.
Benim gitmem gerek.
Since we work in a business where we serve customers the one thing we cannot do is be picky about who our customers are. Got that?
Müşterilere hizmet sunmaya çalıştığımız bir işimiz olduğundan yapamayacağımız tek şey müşteriler konusunda seçici davranmak.
Look, we've got an in with one of the biggest news phenomenons in years.
Bak. Son yılların en büyük fenomenlerinden biri bizim elimizde.
We've got one extra.
Bir fazlamız var.
We've still got our bodies in one piece.
Hala elimiz kolumuz var!
No one knows we're out here, and we've got no food or water.
Burada olduğumuzu bilen yok ve ne yiyeceğimiz ne de suyumuz var.
I mean, we got a witness that puts one of Lash's guys in the house, doing the killings for him.
Yani cinayetleri işlemesi için Lash'in adamlarından birini oraya bırakan bir tanığımız var.
We got a new printer. You want me to put this where the old one was? No, no, no, no, no.
- Eskisinin olduğu yere koyayım mı?
We get him to sign the confession, and then we got him on murder one, right?
İtirafı imzalatmamız lazım, sonra cinayetten elimizde, dimi?
You tell them that we have a hostage situation and they have got one of my men.
Rehine durumumuz olduğunu ve birinin benim adamımı aldığını söyle.
We got a real good one here, huh?
Çok güzel bir şeyimiz var burada, huh?
And I had just gotten scared and run away, and you got scared that I got scared. And I think that the problem is neither one of us know where we stand with each other.
Ben daha yeni korkmuştum sonra kaçtım, sonra sen ben korktuğum için korktun sanırım buradaki problem ikimiz de birbirimiz için ne ifade ettiğimizi bilmiyoruz.
We got you one.
- Sana da aldık. - Teşekkürler.
Separately, you're of no use, no-one wants you - but together, we've got something of worth.
Ayrı olarak işe yaramazsınız, kimse sizi istemez ama birlikteyken elimizde bir şeyler var.
That car we found was left across from the container yards, and some of those containers were green, and I'll bet you it would be pretty damn dark in there if you got shut in one.
Bulduğumuz araç konteyner alanının yanındaydı. Bazıları yeşildi ve içeride mahsur kalırsan eminim epey karanlık oluyordur.
We've only got one detonator.
Sadece bir tane fünyemiz var.
Besides, I don't know how much of a future we got, but I shouldn't ask you to spend one second looking backwards.
Ayrıca ne kadar vaktimiz kaldı bilmiyorum. Ama geçmişe bir saniye bile bakmanı istememeliyim.
We've got this one under control.
Biz onu kontrol altına aldık.
I'm sure we got one around here somewhere.
Eminim buralarda bir yerde bir tane vardır.
I looked around to make sure that no one was alive, and I climbed out and... and got into the car we were taking apart and... and drove away.
Etrafta canlı biri var mı diye bakındım, sonra dışarı tırmandım. Parçaladığımız arabaya atladım ve uzaklaştım.
At least we got the happy ending for one night.
Bir geceliğine de olsa mutlu bir sona ulaştık.
I got four brothers, and we don't always get along. But if you told me one of them was dead, I wouldn't give a damn about any sheep.
Dört tane kardeşim var, her zaman iyi geçinmeyiz.
Out. F.Y.I., we already got one of these.
Bu arada, bundan bir tane var zaten.
We got an e-mail about it. Just his plus one.
Bize e-mail göndermiş, artı bir getiriyorum diye.
We've got two, one, one.
2 var 1, 1.
We got roadblocks up and one of my deputies checking local slaughterhouses, make sure the rustler's not trying to unload them fast.
Yolları tuttuk ve yardımcılarımdan biri yerel mezbahaları araştırıyor, hırsızların çalıntı hayvanları süratle elden çıkarma olasılığına karşın.
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we got you 282
we got a problem 417
we got married 70
we got him 659
we got a deal 77
we got something 131
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we got you 282
we got a problem 417
we got married 70
we got him 659
we got a deal 77
we got something 131
we got to go 657
we got to move 144
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we got a situation 38
we got them 73
we got a big problem 23
we gotta stick together 17
we got to move 144
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we got a situation 38
we got them 73
we got a big problem 23
we gotta stick together 17