We got you translate Turkish
15,287 parallel translation
Hey, Captain, we got you some hostages.
Başkomiser, rehine durumu var.
All right, we got you, son.
Tamam, biz, evlat var.
Okay, we got you.
Tamam, biz seni.
Hey, man, we've got to get you guys onstage together.
Hey, sizi beraber sahneye çıkarmalıyız.
Well, we got a benefit thing we want to pitch you and if Ziggy can't make it, maybe you come in his place.
Sana ayarlamak istediğimiz bir anlaşma durumu var eğer Ziggy bırakacaksa, belki sen onun yerini alabilirsin.
Today in teams, you'll get the chance to conduct suspect interviews and get the conviction that we never got.
Bugün takımlar halinde çalışarak, sorgulamaları idare edip bizim yakalayamadığımız kanıtları bulma şansınız var.
You gotta come out. We got rules now.
Çıkman gerek, kurallar böyle.
There you go. We've got gold, black and nude.
Elimizde altın rengi, siyah ve ten rengi var.
We got to get you a dress, though.
Sana bir elbise almamız lazım ama.
Good point, so guys, I got an idea, what do you say we help'm out.
Iyi bir noktaya, çocuklar böylece, ı biz onlara yardım demek ne bir fikir, aldık.
Last report we got on the Ark, you were under attack by Grounders.
Ark'tayken aldığımız son habere göre dünyalılar tarafından saldırı altındaydınız.
We just got to patch you in.
Sadece seni almak kaldı.
- Let me tell you what we got...
- Elimizdeki bilgileri paylaşayım...
Now you know we got to do this, or you wouldn't have come down.
Artık bunu yapmamız gerektiğini biliyorsunuz... yoksa hiçbiriniz gelmezdiniz.
♪ Have we got a girl for you. ♪
Sana bir kız buldum!
Wanna lace up what you got on "Merrily We Dance"?
Dans Ederiz Neşeyle kayıtlarını bağlasan?
You have got to be kidding, we just had a huge dessert, Zack.
Şaka yapıyorsun herhalde, kocaman bir tatlı yedik Zack.
You got any better ideas on how to run other than running, we all ears.
Nasıl kaçacağımıza dair koşmaktan başka fikrin varsa, buyur dinleriz.
I'd tell you to pull up a lounge chair, but we don't got no more.
Otursana derdim ama başka şezlongumuz yok.
Almost as soon as we got to Alexandria, you got it.
Alexandria'ya vardığımız an anlamıştın.
Those of you in this room will be telling the story years from now about how we got up off the canvas and knocked the rest of'em out.
Bu odadaki sizler yıllar sonra bu kefenden nasıl çıktığımızı ve diğerlerini nasıl yere serdiğimizi anlatacaksınız.
Memory foam, inner spring, retails for about $ 500, but with the special we got going, you could...
Hafızalı köpük ve içten yaylı, fiyatı da 500 dolar ama şuan ki özel indirimimizle size...
Nate, you got 60 seconds to disarm those guys, because we're coming in.
Nate, o adamları silahsızlandırmak için 60 saniyen var çünkü giriyoruz.
If you see her, we hit the back door, got it?
Onu görürsen, arka kapıdan fıyacağız, tamam mı?
We all got a subscription to look alive magazine just'cause he said you wrote for it.
Canl bir dergi görmek için hepimiz bağış yaptık. Bunun için senin yazdığını söyledi.
My guess is, he's got him in on electronic security, as well, which means we don't have to crack Pike's password, just Monty's, and who knows more about Monty than you?
Tahminimce elektronik güvenlik işini de ona vermiştir yani bize Pike'ın şifresini kırmak gerekmiyor Monty'ninki yeter. Peki Monty'yi senden iyi tanıyan başka kim var?
You got any idea how we're gonna stop them?
Nasıl durduracağımıza dair herhangi bir fikrin var mı?
You can laugh all you want, but we've got a lot to learn here... making fire, tying knots, how to navigate using the stars, how to hunt.
İstediğiniz kadar gülebilirsiniz ama öğrenecek çok şeyiniz var. Ateş yakmak, düğüm atmak, yıldızlarla yön bulmak, avlanmak.
You don't get to kill people in cold blood, but we got a really good retirement plan.
Soğuk kanlılıkla insanları öldürmek zorunda değilsiniz. Gayet güzel emeklilik planlarımız da var.
- Why do you think we ain't got money?
- Neden paramız yok sanıyorsun?
The longer you can keep him talking, the better chance we've got of tracing the call. All right?
Ne kadar çok telefonda tutabilirseniz, o kadar kolay izini süreriz, tamam mı?
We've got eyes on you, Bird, but we can't see inside the plant.
Sizi izliyoruz Kuş, ama santralin içini göremiyoruz.
But then you all were there, and we got to see a real, live freak fire a shock wave.
Fakat sonra siz ortaya çıktınız ve şok dalgası atabilen kanlı canlı bir ucube görmüş olduk.
Yeah, we've got the perfect girl for you.
- Elimizde senin için mükemmel bir kız var.
I got you, we'll get it.
- Emin ellerdesin, şimdi hallederiz.
Mr Clayton, we've got your prints on the murder weapon that came from your shop, ballistic evidence of you firing the gun, GHB in your blood stream, CCTV evidence of you returning CALMLY to the scene...
Bay Clayton, iş yerinizden getirilen cinayet silahında parmak izinizi ve üzerinizde silahı ateşlediğinize dair balistik kanıt bulduk kanınızda uyuşturucu ve olay yerine sakin bir şekilde geri döndüğünüze dair kamera kaydımız var.
I think we've got rather interesting solutions for you.
Sanırım senin için daha ilginç çözümlerimiz mevcut.
Based on what you gave me earlier, and an anonymous tip-off I've received, we got a ticket to search Harry's flat.
Daha önce verdiğin haber ve aldığım isimsiz bir ihbar üzerine Harry'nin dairesini aramak için izin aldık.
Mr Clayton, we've got your prints on the murder weapon, ballistic evidence of you firing it.
Bay Clayton, cinayet silahında sizin parmak izlerinizi bulduk. Balistik raporu sizin ateşlediğinizi gösteriyor.
So you got to fight her, because you and me, we're Firestorm, Grey.
Ona karşı koymalısın. Çünkü seninle ben Firestorm'uz ihtiyar.
We heard you got engaged.
Nişanlandığını duyduk.
Hey, Farrell, we got a message for you.
- Merhaba Farrell. Sana bir mesajımız var.
See what you done? You got'em shooting'at us like we're chickens in the pen.
Çocukların şamar oğlanı gibi vurulmalarına neden oldunuz.
Hey, least we know how you got them scratches.
En azından çiziklerin nasıl oluştuğunu biliyoruz artık.
We got kicked out of vip looking for you.
Seni bulmak için VIP'den çıktık.
So it's weird enough that we stole this from him in the first place, not to mention the fact that you're carrying around a Zippo from the'90s when you got a flashlight on your phone.
Telefonunda fener varken babandan çaldığın 90'lardan, kalma bir çakmağı taşımayı oldukça garip bulmuyorsun ya.
We know why you got the talons and we know you're looking for Deucalion.
Pençeleri neden aldığını biliyoruz. Neden Deucalion'ı aradığını da biliyoruz.
We'll need all you've got.
Elindekinin hepsine ihtiyacımız olacak.
We sprang some pretty big news on you last night and I got the sense that maybe you're not as happy as we are. I...
Dün sana sürpriz bir şekilde büyük bir haber verdik ve bana bizim kadar mutlu olmadın gibi geldi.
Hey, I wanted to say congratulations but by the time we got home, you were already asleep.
Merhaba, tebrik etmek istedim ama eve vardığımızda sen çoktan uyumuştun.
I know what you mean. When we finally got out of here, it was so fast we didn't really realize what we left behind.
Buradan o kadar hızlı ayrıldık ki geride ne bıraktığımızı fark etmedik.
we got your back 50
we got you covered 21
we got you now 17
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we got a deal 77
we got you covered 21
we got you now 17
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we got a deal 77
we got something 131
we got to move 144
we got to go 657
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we got a situation 38
we gotta stick together 17
we got them 73
we got to move 144
we got to go 657
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we got a situation 38
we gotta stick together 17
we got them 73