What i meant was translate Turkish
709 parallel translation
What I meant was...
Demek istediğim...
Oh, what I meant was in the card-playing sense...
Oh, ben kağıt oyunundan bahsediyordum.
What I meant was that from Brad's letter, I imagined all sorts of...
Demek istediğim, Brad'in mektubuna bakarak aklımda...
What I meant was, I'd like to come back here someday.
Demek istediğim, bir gün buraya dönmek isterim.
What I meant was...
- Demek istediğim şeydi -
What I meant was...
Demeye çalıştığım...
What I meant was, are you in love with her?
Demek istediğim, ona aşık mısınız?
What I meant was that a man ought to pick his spot not go wandering all over the world.
Demek istediğim şey, insan kendine bir yer seçmeli dünyayı dolaşıp durmamalı.
No, what I meant was, you will have to make a sacrifice of yourself.
Kendinizden özveride bulunmanız gerekecek.
What I meant was I'd do just about anything to get away.
Kaçmak için her şeyi yapardım demek istedim.
What I meant was that you don't have to go, David, if you don't want to.
Söylemek istediğim, istemiyorsan gitmek zorunda değilsin David.
WHAT I MEANT WAS THE MEMORY OF YOUR LIVES BEFORETHISONE.
Benim demek istediğim bu yaşamınızdan önceki anılarınız.
What I meant was that I'm with the State Police here, and when I'm with them, I'm with someone, but right now I'm on my own.
Demek istediğim Eyalet Polisiyleyim, ve... onlarlayken biriyle olmuş oluyorum, ama şu anda yalnızım.
What I meant was : Do you place me ina special category of women?
Sence, ben özel bir kadın mıyım?
That... What I meant was, that's very nice.
Şey... çok güzel demek istedim.
What I meant was, what work do you do?
Demek iştediğim, ne iş yapıyorsun?
What I meant was, whatever it takes to be a cop's wife I'm just not sure I'm making it.
İtiraf etmeli, bir polis eşi için gerekli niteliklerden eminim hiç biri yok bende.
What I meant was, you know, he wouldn't have a problem...
Demek istediğim, bunu sorun etmezdi.
What I meant was a good tune-up.
Niyetim iyi bir hazırlık maçıydı.
What I meant was... - consider the challenge. - Challenge?
Demek istediğim meydan okumayı düşünün.
Well, your highness What I meant was that, like a doughnut, um... Your arrival gives us pleasure
Haşmetmeap, kastettiğim lokma gibi gelişiniz bize zevk veriyor gidişiniz sizi aratıyor.
Well, seriously... what I meant was that... since we do care for each other so much... and since we should really consider ourselves as adults now...
Şaka bir yana... demek istediğim şuydu... birbirimizi bu kadar sevdiğimize göre... ve artık kendimizi yetişkin olarak görmemiz gerektiği için...
What I meant was my happiness comes from contemplating yours.
Benim mutluluğum, sizin mutluluğunuzu görmekten kaynaklanıyor.
What I meant was... ... she can't have children.
Ben çocuk sahibi olamıyor demek istemiştim.
I was just wondering if you meant what you said the other day... about showing me the run of things?
Sadece geçen gün bana işlerin nasıl yürüdüğünü göstereceğinizle ilgili söylediklerinizde ciddî olup olmadığınızı merak ediyordum.
Say, I meant to ask you... What did the old lady say when I told you this was my last fight?
Sormayı unuttum, bunun son dövüşüm olduğunu duyduğunda annem ne dedi?
Well, what I meant to say was I didn't expect to see either of you.
Kastettiğim, ikinizi de görmeyi beklemediğimdi.
I don't exactly know what I meant, unless I was thinking about David.
Gerçekten ne demek istediğimi bilmiyorum. Buna rağmen, David hakkında garip şeyler hissediyorum.
What I said about having to get out and carry this old boat was meant to be a joke.
Bu tekneyi bir sırtımıza alıp taşımadığımız kaldı derken... şaka yapmıştım...
Well, I don't wonder. What you saw was never meant for woman's eyes.
iyi senin kadın gözüyle ne gördüğünü merak etmiyorum.
What I meant to say was, I belong aboard a boat but I'll do anything I can.
Söylemek istediğim şuydu, ben geminin içine aidim fakat elimden geleni yapacağım.
I was joking. What did you think I meant?
Şaka yapıyordum, sen ne sandın?
But I imagine what you really meant to say was "money and woman."
Ama ben "para ve bu kadın" demek istediğini düşünmeyi tercih ederim.
Well, you see... What I meant to say was that because of this...
Söylemeye çalıştığım, bu yüzden...
Yes, of course, but what I meant to say was... there were no other footprints.
Evet ama asıl söylemek istediğim başka ayak izi olmadığıydı.
Joe, uh... You know when you said to me that this damn hill was worth holding'? I think I know what you meant.
Joe, bana bu tepenin değerinden söz ettiğinde sanırım ne demek istediğini anladım.
That's what I meant when I said his life was his work.
Hayatı işiydi dediğimde kastettiğim buydu.
What I meant to say... was that if you really tried... you might perhaps go a bit further back than the field you were telling me about...
Demek istediğim... bir deneseniz bana anlattığınız araziden belki biraz geriye gidebilirdiniz...
No, well, what I meant to say, Professor Kelp, was that... I have to go to football practice.
Yok, demek istediğim şu ki Profesör Kelp futbol antremanına gitmek zorundayım.
No, what I meant to say was :
Yok, demek istediğim su :
Yes, but I think what Mr. Towns meant was the- - the real thing.
Evet, fakat Mr. Towns'un demek istediği - gerçek şeyler
No, all I meant was, with a bird, you can never tell where it's been nor what it's done.
Demek istediğim şu : Bir kadının ne yaptığını ne bilir insan.
What I was saying, when I referred to anyone, I meant not only the armed escort agencies, but also the local officials.
Diyordum ki herkes derken kast ettiğim sadece silahlı koruma evleri değildi aynı zamanda yerel yetkililerde.
I seen what it was meant to be like.
Nasıl olması gerektiğini anlıyorum.
What I actually meant was, I haven't seen Doctor Jekyll.
Aslında demem o ki, Doktor Jekyll'i görmedim.
What I meant to say... was that I drove out to Parker Motors... but when I got there, Parker's car was gone.
Evet, efendim. Komiser, Kolumbo, eminim sürücü belgeniz vardır.
What was I meant to write, "Good luck Henry and Hermine"?
Ne yazacaktım peki, "Bol şans Henry ve Hermine" mi?
Maybe I was curious to experience... what those words really meant.
Belki ben, bu sözcüklerin gerçekten... ne kastettiğini deneyimlemeye çok meraklıydım.
When I was nine, I asked her what "fuck" meant.
Dokuz yaşındayken ona "düzüşmek" ne demek diye sormuştum.
"What was I meant to be?"
"Hayatımın anlamı nedir?"
What I meant to say was... it might very well be a poltergeist intrusion... instead of a classic haunting.
Klasik bir perili ev vakasındansa bir hortlak baskını söz konusu olabilir... demek istiyorum.
what is it 20402
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is going on 1442
what is he doing 415
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is going on 1442
what is he doing 415
what is that supposed to mean 430
what is she 180
what is that noise 86
what is 1413
what is he saying 149
what is she thinking 17
what is the meaning of this 145
what is it doing 16
what is she doing here 221
what is it now 253
what is she 180
what is that noise 86
what is 1413
what is he saying 149
what is she thinking 17
what is the meaning of this 145
what is it doing 16
what is she doing here 221
what is it now 253