What is that for translate Turkish
5,062 parallel translation
Has he told you just what business it is that he establishes for himself here?
Burada kendisi için oluşturduğu işten ne kadarını bahsetti sana?
I only ask'cause that and ball cancer is what I prayed for.
Taşak kanseri ve bunun için ettiğim dualar için soruyorum da.
Now, I ain't no scholar, but if that's not a metaphor for major-league butt stuff, I don't know what is.
Zeki biri değilim ama bu popo mazileriyle ilgili bir metafor değilse nedir ki?
Is that Greek for "faking it?"'Cause that's what we think right now.
Yunanca "numara yapma" demek olabilir mi? Çünkü şu an numarayaptığını düşünüyoruz.
Whatever we could hump up there or whatever we could do for ourselves is what happened, you know, and that's what gave us our ability to survive.
Orada ne halt yersek ya da her ne yaparsak olan şey oydu ve bize sağ kalma yetisini de bu kazandırdı.
He somewhat understands what I've been going through, but I didn't want him worrying either, seeing that I couldn't sleep and... Just more of a chore for them back at home.
Ne yaşadığımı kısmen anlıyor ama onun da endişelenmesini istemiyorum, uyumadığımı görmesini ve onlara evde iş çıkarmayı istemiyorum.
That's not what a summer house is for, really, it's...
- Yaz evlerinin amacı dinlenmek değildir. - Tamam o zaman.
So, what you're telling me is that, in your entire retirement home, there isn't a single 85-year-old blind guy that I could just rent out for the night?
Yani diyorsun ki koca huzurevinde günlük kiralayabileceğim 85 yaşında kör biri yok.
- What? eventually, that little kid is gonna beg for education.
... er geç o çocuk eğitim almak için yalvarır.
"I won't insult you, Kevin, by saying that this is what's best for you."
"Senin için en iyisinin bu olduğunu söyleyerek seni aşağılamayacağım." Hayır.
So that's what this is about for you?
Demek sebebi bu?
What is it that I can do for you?
Senin için ne yapabilirim?
What we would say is that the city would like to apologize to the Stapleton family for this tragic mistake.
Onlara söyleyeceğimiz şey, bütün şehir olarak bu korkunç hata için özür dilediğimizdir.
What's going on? I won't know for sure until the M.E. runs a few tests, but that fluid draining from his mouth is a mixture of necrotic tissue and blood.
Bir kaç testin sonucu gelene kadar emin olmayacağım, ama ağzından gelen bu sıvı çürümüş doku ve kanın karışımı.
Rachel, you don't trust me. I get that, but Louis asked me to cover for him, and that is what I'm going to do.
Rachel, bana güvenmiyorsun anlıyorum ancak Louis benden onu idare etmemi istedi, ben de öyle yapacağım.
Uh, for those of you that don't know what that is... That's a hairline fracture to the cheekbone.
Ne olduğunu bilmeyen sizler için, elmacık kemiğinin kılcal bir çatlağı o.
Anyway, I... I recognize that what we just shared is something very intimate, and it would only be natural for both of us to be experiencing feelings of affection for one another, and perhaps develop a desire to share a meal or a drink or a couple of years together, but is it possible that what might be best is... for this to remain a casual encounter?
Her neyse, ben fark ettim de biz az önce çok özel bir şey paylaştık ve ikimiz için de sadece doğal bir şey olan duygularımızın başka insanların üzerindeki etkisini tecrübe etmek ve belki de şöyle bir arzuyu geliştirir, bir yemeği veya içkiyi paylaşmayı veya birlikte geçen bir kaç yılı ama mümkün olabilir mi acaba, bunun en iyisi öylesine bir ilişki olarak kalması?
That's what liquor is for.
Likör bu zamanlar için.
From the moment that I started to fall for her, this is what I feared most :
Ona aşık olmaya başladığımdan beri, beni en çok ürküten şeydi bu :
You may think it's a facade, and I may agree with you, but that's what a trial is for.
Bunun bir yanılsama olduğunu düşünebilirsiniz ben de size katılabilirim, ancak bu duruşma bunun için.
Francis is trying to save his country, and I can forgive him for that, as I hope he will forgive me for doing what needs to be done for Scotland, whatever that may be.
Francis ülkesini korumaya çabalıyor, Bunun için onu affedebilirim. Umarım o da beni affeder ;
Thing is, for you people, for what you can o, that's just surrener.
Mesele şu ki, sizler için yapabileceklerinize göre, bu bir teslimiyetten ibaret.
Your uncle is a desperate man, who knows what crazy schemes he's concocted, but I cannot believe that John would jeopardize the end of a brutal war for the sake of Jedikiah.
Amcan zavallı bir adam, kim bilir o deli kafasından ne entrikalar geçiyordur ama John'un, Jedikiah'ın uğruna bu acımasız savaşın sona ermesini engelleyeceğine inanamıyorum.
Research is the same, that's what we're fighting for.
Arayış aynı, savaştığımız şey bu.
The failure to do that I think is what ultimately produced the seeds for Hitler and Nazism.
İşte bu eksiklik bence Hitler ve Nazi hareketinin tohumlarını eken şeydi.
You know, like your old batteries or Bed Bath Beyond coupons or those keys that you're like, "what is this for?"
Yani eski pillerini ya da Bad Bath Beyond kuponlarını ya da ne için olduğunu bilmediğin anahtarlar falan.
What...? What kind of life is that for a lad, eh?
Bir çocuk öyle nasıl yaşayabilir?
What I do know is that for some strange reason, since I was a resident, I keep getting thrown the riskiest, high-profile cardiothoracic surgeries.
Fakat vasıflı olduğum düşünülüyor olmalı ki, stajyerliğimden beri riskli ve sansasyonel kardiyotorasik ameliyatlar yapıyorum.
Yeah well, what she was trying to tell you, son, is that we're coming for a visit.
- Demeye çalıştığı şey... -... ziyarete geliyoruz.
Half the city is out there looking for you right now... and since Gabe's not on our side anymore, I think that we have to think about what's best for you, not us.
Şehrin yarısı seni arıyor ve Gabe artık bizim tarafımızda olmadığı için bizim için değil de senin için en iyisinin ne olduğunu düşünmeliyiz.
- Is that what you're going to do? - Mark his card for him?
Tehdit edeceksin demek?
All right, look, what I need is an assurance that it's safe for Neal to come out of the dark.
Tamam, bakın. Neal'ın saklandığı yerden çıkmasının sorun teşkil etmeyeceğinin garantisini almam gerek.
That's what this house is for.
İşte bu evin amacı bu.
"this is what we're looking for." My heart was racing - no palaeontologist had worked on that looking for early tetrapods.
Bunu görünce kalbim yerinden çıkacaktı çünkü daha önce hiçbir paleontolog özellikle ilkin tetrapodları aramak için bu bölgeyi araştırmamıştı.
Is that what these are for?
Bunlar bunun için mi?
Is that what you're going to do - mark his card for him?
- Tehdit mi edeceksin yani?
- What I hate is that you are arguing for a merger that will benefit you!
- Nefret ettiğim şey, sana fayda sağlayacak olan bir birleşme hakkında savunma yapman!
- Oh. Is that what this is for?
- Bunların sebebi o yani.
Yo, this is a lot bigger that what we budgeted for.
Burası paramızın yeteceği bir yerden daha büyük.
Yeah, but you know what I love about this one is that it's so modern, and I'd love to see you in something modern for a change.
Bunu nesini seviyorum biliyor musun, çok modern oluşunu. Bir seferlik seni modern bir şeyin içinde görmek isterim.
Okay, Paulie. You know what? The headline for you here, is that you have a show on HBO, and it's gonna do real well.
Paulie asıl bilmen gereken HBO'da gayet iyi giden bir dizin olduğu.
'What he doesn't know is I've arranged for him to be keeper for a day,'which means that he can actually get in with the animals.
Haberi yok ama ona 1 günlük bakıcılık ayarladım. Hayvanların yanına girebilecek.
I suppose what I've been struck by over and over again is this quality within these works whereby the paintings show figures that are incredibly present, incredibly vital, and yet extraordinarily remote and other, and that's something that for me is very much a unifying factor.
Bu eserlerdeki figürler inanılmayacak ölçüde buradaydı ve akıl almaz biçimde canlıydı. Ama aynı zamanda hepsi olağanüstü uzak ve başkaydı. Bu da benim açımdan birleştirici bir unsur oldu.
and most of all, so that we can guarantee that what is done to a National Gallery picture is absolutely safe for it.
Ulusal Galeride bir resim üzerinde uygulanacak işlemin resme hiçbir zarar vermemesini bu şekilde güvence altına alıyoruz.
The only possibility is that it is music for the guitar and that she is rather awkwardly holding it like this, so he can actually see what he's playing.
Başka bir olasılık da yok gibi. Bu, gitar için yazılmış bir müzik. Kadın bunu bu şekilde, biraz tuhaf ve yamuk tutarak adamın çaldığı notaları görmesini sağlıyor.
This is what we grew up hoping for, and that big tent, the way he sees it, there's room for everyone in it.
Bunun hayaliyle büyüdük, o büyük çadırda, onun gördüğü çadırda, içinde herkesin olduğu bir oda var.
What, is that too romantic for you?
Ne, yoksa bu senin için çok mu romantik?
What I've learned, working for them... What you will come to understand... [Clears throat] Is that...
Onlar için çalışırken şunu öğrendim ki eninde sonunda anlayacağın şu sona gelsen de son diye bir şey yoktur.
I signed up for this little adventure under the countenance of strong and decisive leadership, but now, lo and behold, that leader is now gone, and the man currently residing in his skin clearly has no fuckin'idea what is happening in there.
Bu küçük maceraya güçlü ve sonuca götüren liderlik desteği altında başladım ama şimdi bak şu işe, o lider artık gitti ve anlaşılan o adamın burada ne haltlar döndüğüyle ilgili hiçbir fikri yok.
What kind of job is that for a grown man?
Yetişkin bir adam için ne tür bir iş bu?
England prepared for the tournament by getting drunk on tequila. What sort of an example's that?
İngiltere turnuvaya tekila ile sarhoş olarak hazırlanmış.Bu nasıl bir iş?
what is it 20402
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is going on 1442
what is he doing 415
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is going on 1442
what is he doing 415
what is that supposed to mean 430
what is that noise 86
what is she 180
what is he saying 149
what is 1413
what is it doing 16
what is she thinking 17
what is the meaning of this 145
what is she doing here 221
what is this place 783
what is that noise 86
what is she 180
what is he saying 149
what is 1413
what is it doing 16
what is she thinking 17
what is the meaning of this 145
what is she doing here 221
what is this place 783