While we're here translate Turkish
665 parallel translation
read on the night of our engagement dinner, while we're all waiting for you? everybody's here.
Hepimiz seni beklerken nişan yemeğimizde kitap mı okuyorsun?
Unfortunately, you will have no shore leave while we're here at Tahiti.
Bu durumda ne yazık ki Tahiti'de karaya çıkamayacaksınız.
Gentlemen, we're gonna stay right here for a while.
Beyler biraz burada bekleyeceğiz.
Well, I'd rather not have to do any more shooting while we're around here.
Burada daha fazla ateş etmek istemiyorum.
Then, in the morning, when the fog banks roll in we'll sneak out and leave him sitting here baiting big and catching small while we're out finding fish.
Sonra sabahleyin, sis inince... sessizce çekip gideceğiz, o burada kalıp bir sürü yem atacak ve az balık tutacak. Bizse uzakta bol bol balık tutacağız.
And while we're at it, how did you get in here?
Konu açılmışken, siz nasıl girdiniz?
We're gonna be around here for a while.
Bir süre buralarda olacağız.
We're waiting while a first-class navigator like Captain Smollett sails this here bumboat to our destination.
Kaptan Smollett gibi birinci sınıf bir dümencinin,... gemiyi gideceğimiz yere götürmesini bekliyoruz.
Come on. Better give him the plasma, Doc. We're stuck here for a while anyway.
Ona plazmayı versen daha iyi olur doktor.
Go up the trail and get some cover and take a shot at him every once in a while, and make him think we're stuck down here.
Sadece bir yere gizlen ve ona, göz açtırmadan ateş etmeye devam et. Bizim hala burada olduğumuzu düşünsün.
Of course, if you're going to stay here for a while we'll have to do something about getting servants for you.
Burada bir süre kalmayı düşünüyorsanız size hizmetçi ayarlamak için bir şeyler yapmalıyız.
We can get things started here while you're gone.
Mecbur muyum? - Biz de bir şeyler hazırlayalım.
Your blood pressure is going up just while we're talking here.
Konuşurken tansiyonun fırlıyor.
Don't you see, if they could come here and live with us, then we'd only have one house to run, and you wouldn't have the expense of paying Mrs. Connolly to come and stay with me while you're away and...
Görmüyor musun, buraya gelip bizimle yaşasalardı, çekip çevireceğimiz sadece bir tek evimiz olacaktı, ve sen burada değilken Bayan Connolly'inin gelip benimle burada kalması için... ona ödeme yapmayacaktın
I want to look after you... not only while we're here, but, uh... for the rest of our lives.
Size bakmak istiyorum.. .. sadece burdayken değil, .. hayatımızın sonuna kadar.
We're only here a little while.
Kısa bir süre buradayız.
Look, we're not gonna move out of here for a while.
Bir süre buradan ayrılmayacağız.
I'm afraid we're going to have to keep you here for a while, Mr. Dillert.
Maalesef sizi biraz daha burada tutmak zorundayız Bay Dillert.
Here on Vesuvius, we're safe from attack... while we organize ourselves into an army.
Burada Vesuvius'un tepesinde, ordu haline gelmek... için hazırlanırken saldırılara karşı güvendeyiz.
WHILE WE'RE TALKING HERE, I'LL BET THE M ILITARY IS GETTING ALL SET.
- Uzun günler.
We have to act now while they're here.
Onlar buradayken ne yapacaksak yapalım.
While you Yankee blue-bellies go parading up and down as big as you please we're sitting here waiting for you to find one man.
Siz Yankiler gövde gösterisi yaparken biz de bir adamı bulmanızı bekleriz.
We're not going to stay here dubbing while you learn to work your equipment.
Ekipmanınız çalışmayı öğrenirken, burada şarkı söylemeyeceğiz.
We did well to come here, at least we're alone for a while.
Hiç değilse baş başa kaldık.
We don't have much to offer, but now that you're here, I hope you can stay a while.
Teklif edecek çok fazla bir şeyimiz yok, fakat artık burdasın, umarım bir süre daha kalırsın.
Mandrake, I suppose it never occurred to you that while we're chatting here, the President is making a decision with the Joint Chiefs at the Pentagon.
Mandrake, sanıyorum biz burada konuşurken - - Başkanın Pentagonda Kuvvet Komutanları ile bir karar aldığı hiç aklına gelmedi.
Well, while we're waiting for the surprise ladies and gentlemen, I have here...
Peki, burada sürpriz için beklerken... bayanlar ve baylar... Burada...
One Saturday night a month while we're here, he lets'em come into the barracks.
Bizim burada olduğumuz bir Cumartesi akşamı, kadınların barakalara gelmesine izin veriyor.
I'd like to set you straight about something while we're out here.
Hazır burada, dışarıdayken doğruları öğrenmeni isterim.
While we're all lying around here near dead they had us holding up the Grand Prairie National Bank.
Biz burada yarı ölü yatar vaziyetteyken... Grand Prairie Ulusal Bankası'nı bize soydurdular.
While we're negotiating there, we don't want the Enterprise - to become an incident up here.
Enterprise'ın olay olmasını istemeyiz.
While we're here, we're subject to them.
Buradayken bunlara uymamız gerekiyor.
You're going to tell them we were once cops together... and I have dinner here once in a while?
Ortak olduğumuzu mu söyleyeceksin eskiden? - Burada arasıra yemek yediğimi mi?
And while we're sitting here thinking, and talking, and staying calm our collars get felt.
Biz burada oturup düşünüp konuşup sakin olurken mezarımız kazılır. Sonra da cellatlar kapımıza dayanır.
I want everybody to stay real quiet'cause we're gonna be here just a little while, okay?
Çünkü bir süre burada kalacağız. Anlaşıldı mı?
And while here in Virginia City, we're preparing to dispatch the last of our contestants.
Ve burada Virginia City'de iken, son yarışmacılarımızı göndermeye hazırlanıyoruz.
As long as we're here, why don't we sit down for a while and talk?
Burada olduğumuza göre, neden biraz oturup konuşmuyoruz?
Here we are at their table... enjoying ourselves while they're lying there...
Onlar orada yatarken biz burada eğleniyoruz.
Might as well get rid of all the scum around here, while we're at it.
Hazır buradayken, hepsinden kurtulsak iyi olur.
What I mean is, Meadows you aren't gonna try and run away while we're here?
Demek istediğim, Meadows buradayken kaçmaya kalkmayacaksın, değil mi?
We're staying here for a while.
Bir süre burada kalacağız.
While we're here, can I sell you anything?
Hazır gelmişken, sana birşey satayım mı?
'Though we may try' 'So while we're here let's give our all'
Gökyüzüne dokunamayız ve buradayken, herşeyimizi verelim
'Oh, while we're here let's leave a mark' 'There's a candle in the dark' 'It's here to guide us'
Oh, hazır buradayken, bir işaret bırakalım karanlıkta bir mum var bize yol göstermek için...
You know, we can't talk or anything while you're still here.
Biliyorsunuz, siz burdayken ne konuşabilir ne de başka birşey yapabiliriz.
We must have many conversations while you're here with us.
Sizinle bol bol sohbet etmeliyiz.
We were in the trenches while today we're here.
Bugün burada siperlerdeyiz.
Burke's up there, too laughing it up with the President while we're stuck down here.
Burke de orada. Biz soğukta donarken, onlar Başkan'la şakalaşıp gülüyorlar.
We've got to try and enjoy ourselves while we're here! Huh?
Ve biz de bu zamanın tadını çıkarmalıyız, değil mi?
While we're here doing nothing, we can practise.
Burada hiç bir işle uğraşmadığımızda, alıştırma yaparız.
Why don't you move your things in here, into the house, while we're gone?
Biz yokken, neden eşyalarını eve taşımıyorsun?
while we're on the subject 22
while we're at it 58
while we're waiting 36
we're here 1469
we're here for you 118
we're here to help you 127
we're here to help 116
we're here to 16
we're here to rescue you 16
we're here to protect you 16
while we're at it 58
while we're waiting 36
we're here 1469
we're here for you 118
we're here to help you 127
we're here to help 116
we're here to 16
we're here to rescue you 16
we're here to protect you 16
we're here now 105
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20