While you're here translate Turkish
997 parallel translation
I want you to know that nothing bad will happen while you're living here.
Burada iken, sana hiçbir zarar gelmeyeceğini bilmeni istedim.
read on the night of our engagement dinner, while we're all waiting for you? everybody's here.
Hepimiz seni beklerken nişan yemeğimizde kitap mı okuyorsun?
I shall have to rely upon your caution while you're here...
Buradayken ihtiyatlı davranacağınıza ve gittiğinizde de sessiz kalacağınıza...
I suppose I have to entertain while you're here.
Sanırım hazır buradayken seni biraz gezdirmem lazım.
Unfortunately, you will have no shore leave while we're here at Tahiti.
Bu durumda ne yazık ki Tahiti'de karaya çıkamayacaksınız.
Don't let me rush you, because while you're here convalescing I'll be picking out the gals for the new show.
Acele etme, sen burada dinlenirken ben de yeni şov için kızları seçeceğim.
While you're swaggering here... there are more planes away there at Basra getting ready.
Sen yukarıda kasılırken Basra'da çok daha fazla uçak hazır hale geliyor.
And while we're at it, how did you get in here?
Konu açılmışken, siz nasıl girdiniz?
Getting a mechanic from Ferrara is difficult, so while you're here...
Ferrara'dan tamirci sağlamak zor, bu yüzden, buradayken...
While you're getting here, I'll get Teddy's and the doctor's signatures.
Siz yoldayken ben de kâğıtları Teddy'ye ve doktora imzalatırım.
But while you're away, never forget for one moment I'm here waiting... and in love with you.
Ama uzaktayken, burada seni beklediğimi... ve sana aşık olduğumu bir an bile unutma.
Now that you're here, why don't you stay a while?
Madem geldin, neden biraz daha kalmıyorsun?
While you're here, look him over.
Gelmişken, üzerini arayın.
Here... you're dying while you're breathing.
Burada... Nefes alırken ölüyorsun sanki.
But Edna, Bea does not care where val sleep while you're here.
Fakat, Edna, orada kaldığı sürece Bea nerede uyuduğunu umursamaz.
Here. Have a couple of drinks while you're waiting.
Hadi, bir kaç kadeh içmek için ne bekliyorsun.
It looks like you're gonna be stuck here for a while.
Öyle görünüyor ki bir süre burada takılacaksın.
Of course, if you're going to stay here for a while we'll have to do something about getting servants for you.
Burada bir süre kalmayı düşünüyorsanız size hizmetçi ayarlamak için bir şeyler yapmalıyız.
Perhaps while you're here, you'll open that door for me.
Buraya kadar gelmişken bu kapıyı açabilirsin.
I want you while you're here.
Buradayken seni istiyorum.
We can get things started here while you're gone.
Mecbur muyum? - Biz de bir şeyler hazırlayalım.
She's offered a room for you to stay in while you're here.
Kalman için güzel bir oda verebileceğini söylemişti.
You know, Richie, you're gonna be head man around here while I'm gone.
Richie, ben buralarda yokken patron sen olacaksın, biliyorsun.
While you're here, you could really do us a big favor. A big service, mind you.
Hzaır buradayken, bize büyük bir iyilik yap.
Don't you see, if they could come here and live with us, then we'd only have one house to run, and you wouldn't have the expense of paying Mrs. Connolly to come and stay with me while you're away and...
Görmüyor musun, buraya gelip bizimle yaşasalardı, çekip çevireceğimiz sadece bir tek evimiz olacaktı, ve sen burada değilken Bayan Connolly'inin gelip benimle burada kalması için... ona ödeme yapmayacaktın
I want to look after you... not only while we're here, but, uh... for the rest of our lives.
Size bakmak istiyorum.. .. sadece burdayken değil, .. hayatımızın sonuna kadar.
I'm afraid we're going to have to keep you here for a while, Mr. Dillert.
Maalesef sizi biraz daha burada tutmak zorundayız Bay Dillert.
If you're staying here a while, ask for a different cell.
Burada uzun kalacaksan başka bir hücre iste.
Have a drink, while you're here.
Sen hazır buradayken, bir içki içelim.
While you Yankee blue-bellies go parading up and down as big as you please we're sitting here waiting for you to find one man.
Siz Yankiler gövde gösterisi yaparken biz de bir adamı bulmanızı bekleriz.
We're not going to stay here dubbing while you learn to work your equipment.
Ekipmanınız çalışmayı öğrenirken, burada şarkı söylemeyeceğiz.
We don't have much to offer, but now that you're here, I hope you can stay a while.
Teklif edecek çok fazla bir şeyimiz yok, fakat artık burdasın, umarım bir süre daha kalırsın.
Mandrake, I suppose it never occurred to you that while we're chatting here, the President is making a decision with the Joint Chiefs at the Pentagon.
Mandrake, sanıyorum biz burada konuşurken - - Başkanın Pentagonda Kuvvet Komutanları ile bir karar aldığı hiç aklına gelmedi.
At least I can keep my eye on you... while you're stuck in here.
En azından burada kapalıyken gözümü üstünden ayırmam.
While you're here, help me move this table.
Hazır buradayken masayı çekmeme yardım et.
Now, while they're busy, I want you to nip back into the ship, find my walking stick and bring it straight back here.
Şimdi hazır onlar meşgulken, Gemiye geri dönmek ve, bastonumu bulup buraya getirmek istiyorum.
Pick up the droppings while you're here.
İşin inceliklerini öğren artık.
I'd like to set you straight about something while we're out here.
Hazır burada, dışarıdayken doğruları öğrenmeni isterim.
"Not on your life, not while you're teaching here."
"Yaşamın üzerine kitap olmaz, burada eğitim verdiğin sürece olmaz."
Can I sit here while you're packing?
- Sen toplanırken burada oturabilir miyim?
If there's anything I can do while you're here, please let me know.
Buradayken bir isteğiniz olursa lütfen bana iletin.
I made arrangements for lisa to help in the kitchen while you're here.
Burada olduğunuz süre içinde Ilsa'nın mutfakta yardımcı olması için hazırlık yaptım.
You're going to tell them we were once cops together... and I have dinner here once in a while?
Ortak olduğumuzu mu söyleyeceksin eskiden? - Burada arasıra yemek yediğimi mi?
Like, say you rent a car while you're here.
Diyelim ki bir araba kiraladın.
I think that while you're here talking peace, the others are preparing to attack.
Sen barıştan konuşurken ötekiler saldırıya hazırlanıyor.
While you're thinking, I'd like to bring the duck in here and ask her, if possible, to clarify the question of currency restrictions and custom regulations in the world today.
Siz düşünürken ben ördeğe dönüyor ve ondan, bugün dünyadaki para kısıtlamaları ve gümrük mevzuatı sorununu açıklamasını rica edeyim.
Hey, while you're up here safe and dry, your woman is going to die.
Sen burada kuru ve güvendeyken kadının ölmek üzere.
You might as well undo it while you're here.
Burada olduğuna göre onu da çıkarabilirsin.
I'll have to keep the fleet here at Pearl while you're away.
Siz ayrıldığınızda filoyu burada, Pearl'de tutacağım.
In the meantime, while you're here, why don't you find yourself a job?
Bu arada hazır buradayken birkaç haftalık bir iş bulabilirsin.
Have a nice time while you're here.
Buraya gelmişken iyi vakit geçirmeye bakın.
while you're at it 123
while you're doing that 16
while you're there 26
you're here 1579
you're here now 157
you're here early 68
you're here with me 35
you're here already 18
you're here late 32
you're here too 26
while you're doing that 16
while you're there 26
you're here 1579
you're here now 157
you're here early 68
you're here with me 35
you're here already 18
you're here late 32
you're here too 26
you're here for a reason 19
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20