English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / With this knife

With this knife translate Turkish

184 parallel translation
I'll bet you could kill a buffalo with this knife.
Bahse girerim bununla bir buffalo öldürebilirsin.
What are you doing with this knife?
Bu bıçakla ne yapıyorsun?
Cut him right in the heart with this knife.
Bu bıçakla tam kalbinden vurulmuş.
- And you stabbed him with this knife?
- Onu bu bıçakla mı bıçakladın?
"And you stabbed him with this knife."
"Ve onu bu bıçakla mı bıçakladın?"
When she left, Ratoff attempted to kill Paul with this knife.
O ayrıldığında, Ratoff, bu bıçakla Paul'ü öldürmeye çalıştı.
With this knife do I draw out the blood which is thy life.
Bu bıçakla senin hayat kanını çekeceğim.
That's how I kill them... with this knife.
Onları öldürdüğümün kanıtıydı. Bu bıçak gibi...
You killed a man with this knife.
Bu bıçakla bir adam öldürdün.
With this knife!
Bu bıçakla!
After I shoot you, I stick myself in the arm with this knife then I'll place the knife in your dead hand.
Seni vurduktan sonra, bu bıçakla kendimi yaralar... ve sonra da onu senin ellerine bırakırım.
I will show you with this knife
Sana bu bıçak ile göstereceğim
Warp drive isn't going to do us much good with this knife stuck in our belly.
Karnımız da bir bıçak saplıyken, warp sürücüsüne tamir etmek, pek işimize yaramayacaktır.
With this knife, I give you the freedom of the Underside.
Bu bıçak ile, sana Aşağı Dünya'nın özgürlüğünü veriyorum.
- with this knife, okay?
Şu bıçakla kes olur mu?
Do you see this knife, I'm gonna teach you to speak English with this knife!
Bu bıçağı görüyor musun? Bununla sana ingilizce konuşmasını öğreteceğim!
He killed them with this knife.
Yaraya dikkat et!
Got it. lf l kill him with this knife, we live as gods.
Anladım, onu bu bıçakla öldürürsem ilah olarak yaşayacağız.
Oh, I admit, with this annoying fellow... but usually I give them hunting clothes... a woodsman's knife and a full day's start.
Bu can sıkıcı adam konusunu kabul ediyorum ancak genellikle onlara av kıyafeti oduncu bıçağı ve bir günlük süre veriyorum.
And he tried to cut his throat with a knife about this long!
Bu kadar uzun bir bıçakla boğazını kesmeye çalışmışlar.
- Very well then, I enter with knife, to carve this fat, stuffed goose.
Peki öyleyse, ben girerim sahneye, bu şişko kazı bıçağımla dilim dilim kesmeye.
They say he's real handy with a knife. oh, this is a very fine boy.
Elinin bıçağa çok yatkın olduğunu söylüyorlar. Oh, gerçekten çok tatlı bir çocuk.
Are you trying to tell me that this knife fell through a hole in the boy's pocket, someone picked it up, went to the boy's house and stabbed his father with it just to test its sharpness?
Şimdi siz bu bıçağın çocuğun cebinden bir çukura düştüğünü, birinin onu aldığını, çocuğun evine gidip sadece bıçağın keskinliğini ölçmek için çocuğun babasını bıçakladığını mı söylüyorsunuz?
This punk threw acid on my hand. You'd better watch it, Carmine, that dame, she slashed me with a knife.
Üzerine biraz tereyağı koyarsan yanmasını alır.
Well, just this morning, she showed up with a knife that big.
Ve daha bu sabah, elinde bu kadar bir bıçakla geldi.
I bet we can open it with this sharp knife.
Keskin bir bıçakla açabileceğimize eminim.
I'll get them with this Swiss Army knife.
Gidip geberteyim. Onları İsviçre malı ordu bıçağımla haklayacağım.
Anyway, he caught the guy, and the guy starts lashing at him with this big fucking knife, like this.
Neyse, çocuğu yakalamış ve çocuk da ona saldırmış tabii. Hem de elinde şöyle kocaman bir bıçakla.
What d'you want with a knife like this?
Neden böyle bir bıçak taşıyorsun?
This disfiguring- - Was it done with a knife?
Bu yarık bıçak ile mi yapılmış?
Well, by this time tomorrow, we could be on the Enterprise and you can sit in front of a replicator with a knife and fork.
Pekala, o zaman yarın, AtıIganda olabiliriz, ve Kopyalayıcı nın önüne çatal ve bıçağınla oturabilirsin. Vulkan yemeği aklıma geldi.
I wanted to be here, but this man came in with a knife...
Burada olmak istedim, ama bıçak saplanmış bir adam geldi...
You can cut this pressure with a knife.
Havada öyle bir gerilim var ki bıçakla kesebilirsin.
They were all standing around this altar, And one of them had a long knife... With a snake's head on the handle with ruby eyes.
Hepsi mihrabın çevresinde duruyorlardı,... ve birinin elinde, sapı yakut gözlü bir yılan şeklindeki uzun bir bıçak vardı.
So until you find me standing over a dead body with a knife in my hand, I think you better treat me with the rights and privileges... accorded to every innocent citizen in this country.
Beni, elimde bir bıçakla bir cesedin yanında bulana kadar benim gibi, bu ülkedeki her masum vatandaşın da sahip olduğu hak ve imtiyazlara saygı göstermeniz gerektiğini düşünüyorum.
This, um... This chappie with a knife, for instance.
Elinde bıçak olan şu adamı, mesela.
A drug person can learn to cope with things like seeing their dead grandmother... crawling up their leg with a knife in her teeth... but nobody should be asked to handle this trip.
Uyuşturucu kullananların ölmüş ananelerinin öldürmek amacıyla... bacağına tırmandığını görmek gibi şeylere alışması lazım... ama hiç kimse böyle bir trip'den çıkmamızı beklemesin.
I'm going to bathe this knife with your blood.
Bu bıçağı kanınla yıkayacağım.
Now, boys... this woman... has been stabbed to death with a bread knife.
Şimdi, gençler... bu kadın... ekmek bıçağıyla bıçaklanarak öldürüldü.
Hey, I don't know how this fits in your murder theory... but Bob's wearing an apron with guts all over it and holding a big carving knife.
Hey, bunlar cinayet teorine ne kadar uyar bilmiyorum. Fakat Bob'un üzerinde, her tarafı bağırsaklarla dolu bir önlük, elinde de koca bir bıçak var.
With this kind of knife, you can't kill someone.
Bu tür bir bıçakla birisini öldüremezsiniz. Bıçağın çok büyük olması gerekmez.
When you were suckling on your mama, I made the foundations to this gang with a knife in my bloody mouth
Annen seni emzirirken ben ağzımda kanlı bir bıçakla bu çeteye para kazandırıyordum.
I just assumed, after what khasinau's done - - sending men into this facility, murdering some of your men - - that, regardless of what I said, you'd split my belly with a hunting knife.
Khasinau'nun yaptıklarından sonra, yani buraya adamlarını gönderip sizin ajanları öldürdükten sonra, bir şeyler anlatsam bile kör bir bıçakla karnımı deşeceğinden emindim.
You're saying that one guy with a knife threw it at this tree and then killed those two hunters?
Yani diyorsunuz ki ; bıçaklı bir adam önce bıçağını bu ağaca fırlattı ve sonra da gelip bu 2 adamı öldürdü?
Dee Dee's lunging with this huge knife to stab...
Dee Dee o büyük bıçağı saplamak için saldırır...
There was something up in the atmosphere... But this time, you could cut it with a knife. And I soon saw why.
Evde her zaman gerilim olurdu ama bu kez neredeyse bıçakla kesilecek kadar yoğundu ve çok geçmeden nedenini gördüm.
I don't believe this smooth operator... would hand over a knife with traces of blood on it.
İşini bu kadar iyi halleden birinin, üzerinde kan lekesi olan bir bıçağı vereceğine inanamam.
You should find this Top highest quality of this Man. While the young woman met in the church falls into a desperate situation because people who lost. Employee who is it tortured with a knife.
Sen en yüce ve saygıdeğer insan türü olarak tanımlanırken kilisede tanıştığın ve sevdiği insanlara bağlılığından vücudunu işkencecilere teslim eden genç kadın ölüm cezasına layık olan en aşağılık ve menfur insan türü olarak tanımlanmak zorunda kalıyor.
But what concerns me more is this business you mentioned with the knife.
Ama beni asıl endişelendiren bıçakla ilgili anlattıkların.
Do either of you know anything about this guy who claims he was attacked by a cop with a knife?
Geçen gece bir polis tarafından saldırıya uğradığını iddia eden şu adam hakkında bir şey biliyor musunuz?
Well, you're new here, so this time I'll just take the knife and leave you with a warning.
Pekala, sen burada yenisin, o yüzden bu seferlik sadece bıçağı alacak, seni de uyarmış olacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]