With pleasure translate Turkish
2,266 parallel translation
I wasn't sure we should mix business with pleasure.
İş ve eğlenceyi birbirine karıştırmalımıyız, emin değildim.
With pleasure.
Zevkle.
With pleasure, sir.
Memnuniyetle, efendim.
With pleasure.
Memnuniyetle.
- With pleasure.
- Memnuniyetle.
With pleasure.
Büyük bir zevkle.
Yes, with pleasure.
Evet, iyi olur.
With pleasure!
Reddetmeye başlayalım.
With pleasure.
- Memnuniyetle.
With pleasure, madam.
Hemen bayan.
With pleasure.
Memnuniyetle!
Never mix business with pleasure.
Zevkle işi hiçbir zaman birbirine karıştırma.
With pleasure. { \ And } What shall I charge him with?
Zevkle. Hangi suçla yargılansın?
I don't normally mix business with pleasure, but...
Genelde özel hayatımı işimle karıştırmam, ama...
Which... you do with pleasure.
Ki bunu zevkle yapıyordun.
Pleasure doing business with you.
Sizinle iş yapmak bir zevkti.
But only after having the pleasure of some nonce doctor playing with your balls and sticking his hand up your arse.
Fakat bazı doktorların t. Şaklarını ve kıçını ellemesinden sonra, tabii ki.
But she said, she didn't mix business with pleasure. I promised her I was no pleasure.
Ona söz verdim aşk iş yerinde olmayacak diye
Alexander Mahone, is the smartest, bravest, most honorable man, I've ever had the pleasure of serving with.
Alexander Mahone,..... içlerindeki en akıllı, en cesur ve en onurlu kişiydi. Onunla çalışmak büyük bir şerefti.
"So it is with great pleasure I send you these photographs I had specially taken for you of this rare event."
Bu yüzden bu ender olayın özel olarak sizin için çektiğim fotoğraflarını size zevkle gönderiyorum.
Goddamn, it's always a pleasure doing business with you.
Lanet olsun, seninle iş yapmak her zaman bir zevk olmuştur.
So, what was with all that pleasure-giver stuff?
Peki o zevk verme kısmı neydi?
One which stirs our blood with the greatest pleasure.
Kan akıtmaktan büyük zevk alıyoruz.
"With the pleasure of meeting you."
Seninle tanışmak bir zevkti. "
It has been an absolute pleasure talking with you.
Seninle konuşmak çok büyük bir zevkti.
Always a pleasure doing business with you.
Seninle iş yapmak her zaman zevktir.
It's a pleasure to have you with us, dear.
Bize katılmana çok memnun olduk, canım.
A fascinating pursuit, but a pleasure to be indulged with caution, for you are certain to come across crocodiles.
Büyüleyici bir arayış olacaktı ancak çok tedbirli olmak gerekiyordu çünkü timsahlarla karşılaşmanız işten bile değildi.
It's been a pleasure working with you.
Seninle çalışmak bir zevkti.
Pleasure talking with you.
Seninle konuşmak bir zevkti.
Pleasure doing beeswax with ya.
Seninle iş yapmak çok güzeldi.
It's a pleasure doing business with you, Mr Morgan.
Sizinle iş yapmak büyük zevkti, Bay Morgan.
- With pleasure. Here I am!
Geldim!
It's a pleasure to be here... and I'm looking forward to a very good... long - lasting relationship with Leeds United.
Burada olmaktan çok memnun olmakla beraber Leeds United ile çok iyi ve uzun süreli bir beraberlik geçirmeyi ümit ediyorum.
A pleasure doing business with you.
Sizinle iş yapmak bir zevkti.
It's a pleasure to learn with you, Mana
Seninle birlikte çalışacak olmak büyük zevk Mana.
Than again, a rendezvous with two charming damsels, always a pleasure.
Ama iki çekici hanımla buluşmak her zaman zevktir.
- Europe. Nora, you have no idea what a pleasure it is to be working with someone with so much passion.
Nora, böyle tutkusu olan biriyle çalışmanın ne hoş olduğunu bilemezsin.
It's a pleasure doing business with you, sir.
Size, efendim ile iş yapmak bir zevk.
It was a pleasure doing business with you.
Sizinle iş yapmak bir zevkti.
It's been the utmost pleasure working with you, sir.
Sizinle çalışmak son derece güzeldi, efendim.
A pleasure working with you, Yeoman.
Sizinle çalışmak zevkti, Süvari.
Pleasure working with you, Yeoman.
Sizinle çalışmak zevkti Süvari.
Well,... a pleasure doing business with you.
Pekala... Sizinle iş yapmak güzeldi.
Pleasure doing business with you.
Seninle iş yapmak güzeldi, Paco'ya selam söyle.
Talking with you is alwayssuch a pleasure.
Seninle sohbet etmekten her zaman çok zevk almışımdır.
It's been a pleasure working with you, Sayid.
Seninle çalışmak zevkti Sayid.
It is my pleasure to be here with you today in this beautiful city of sunlight.
Bugün sizlerle, bu güzel güneşli kentte olmaktan çok mutluyum.
" I have read your book with more pain than pleasure.
"Kitabınızı zevkten ziyade ıstırap içinde okudum."
It's never a pleasure doing business with you.
Seninle iş yapmak hiçbir zaman eğlenceli olmayacak.
It's always a pleasure doing business with you. - Fuck off.
Seninle iş yapmak her zaman bir memnuniyet, Dr. Ludwig.
pleasure 680
pleasure to meet you 342
pleasure doing business with you 97
pleasure to see you again 21
pleasure's all mine 34
pleasure meeting you 25
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
pleasure to meet you 342
pleasure doing business with you 97
pleasure to see you again 21
pleasure's all mine 34
pleasure meeting you 25
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with her 211
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with her 211
with your 48
with your help 124
with your dad 25