You might say that translate Turkish
678 parallel translation
And in this particular case you might say that I have five beads.
Ve bu özel davada beş boncuğum var diyebilirsin.
So you might say that it was the money that brung us together.
Sonuçta bizi bir araya getirenin para olduğu söylenebilir.
You might say that this line here is a history of my life up till now.
Bu çizginin, hayatımın bir tarihçesi olduğunu söyleyebilirsin.
You might say that we're pen pals.
Mektup arkadaşı olduğumuzu söyleyebilirsin.
You might say that we are rivals, competitors in the shipping business.
Nakliye işinde rakip olduğumuzu söyleyebiliriz.
- You might say that in my time...
- Benim zamanımda...
You might say that.
Öyle diyebilirsiniz..
- Well, I guess you might say that, yes.
- Sanırım öyle denebilir.
You might say that.
Öyle de denebilir.
You might say that.
Denebilir.
I thought you might say that.
Böyle diyeceğini tahmin etmiştim.
You might say that's where l planted the seed of our first child.
İlk çocuğumuzun tohumlarını orada attığım da söylenebilir.
You might say that Mm-hmm
Böyle de diyebilirsin.
If I say it the wrong way, then you might think that the CEO and I are crazy.
Yanlış şekilde söylersem herkes Başkan'la benim deli olduğumuzu düşünür.
You see, I have a feeling you have a... an instinctive understanding of criminal types.... that might be more valuable than all the years of my experience.
Burada olduğunuz için kendimi çok şanslı sayıyorum. İçimde, sizin suçluların özellikleri konusunda içgüdüsel bir anlayışa sahip olduğunuza dair bir his var. Ki bu, benim onca yıllık tecrübelerimden çok daha değerli olabilir.
I say, aren't you rather afraid that the prisoner, shall we say, might bolt?
Peki, mahkûm adayının tabanları yağlamasından hiç korkmuyor musunuz?
I was just gonna say, I have a friend that's out of town... and you might be able to stay at his place for a couple of weeks... and maybe by then things will break a little better for you.
Sadece şehir dışında bulunan bir arkadaşım olduğunu ve... evinde birkaç hafta kalabileceğini söyleyecektim. Belki o zamana dek işler senin için de yoluna girer.
It was from Liverpool he came that night... that he came back from the dead, as you might say.
O gece Liverpool'dan gelmişti... Hani derler ya, ölüler diyarından geri geldiğinde.
A real tough guesser might say that when he couldn't buy me off either... you decided to be nice to me.
İyi bir tahminci şunu iddia edebilir ; "Baban da beni satın alamayınca bana iyi davranmaya karar verdin."
And he didn't say anything that might give you an idea of where he went?
Nereye gittiğiyle ilgili bir tahmininiz var mı? Bir şey söyledi mi?
You know, Mr. Emery that box and the robbery might well be cause and effect, especially since you say that the stolen box outwardly resembles this one a great deal and Scotland Yard was not particularly interested, eh?
Biliyor musunuz, Bay Emery o kutu ile soygun arasında pekala neden sonuç ilişkisi olabilir, özellikle sizin söylediklerinize bakılırsa çalınan kutu dış görünüşü bakımından buna çok benzemektedir ve Scotland Yard da pek ilgilenmemiş, eh?
Did Higgins say anything that night that you think might help us?
Higgins o akşam işimize yarayacak bir şey söyledi mi?
Well, maybe one little hitch. You might say. What's that?
Küçük bir engel diyebilirsin.
I feel that, although in the circumstances you might hesitate to say so to my face, you and your husband would prefer not to receive me at your table.
Hal böyleyken, düşündüm de, yüzüme karşı söylemek istemeseniz bile kocanız ve siz beni masanıza davet etmemeyi tercih edebilirsiniz.
" Frightening me when you say That you might go away
Beni korkutuyorsun Gideceğini söylediğinde
That is, well, you might say, right in our midst.
Tam gözümüzün önünde olması yani.
Have you anything to say that might lead this court to believe otherwise?
Kendinizi savunmak için söyleyecek bir şeyiniz var mı?
You might say that give and take of money is what I'm concerned with
Para işleriyle ilgilendiğimi söyleyebiliriz.
And I wouldn't want to listen to anything that you might have to say.
Belki söylemek zorundasınız ama ben birşey dinlemek istemiyorum.
You didn't say how long that might be?
Bunun ne kadar süreceğini söylemedin?
I might have expected you to say that.
Böyle söyleyeceğinizi tahmin etmeliydim.
However, now that you have said your say, now that you have done your- - your little piece, now that you have, uh, proclaimed your vision, might you not say that you have overstated your case, and, upon sober reflection, things aren't as bad as you said?
Siz her nasılsa, söyleyemek istediğinizi söylediniz, küçük bir parça olsa da yapmak istediğinizini yaptınız, öngörünüzü açıkladınız, bu sayede dosyanız hakkında söylemek istediklerinizi söylediniz, ve görünüşe göre olanlar o kadar da kötü değil ha?
There might be some that'd say you are.
Ama karşındaki senden korkuyor olabilir.
You might say on account of some good wagons of mine that got burnt.
Yanan arabalarım yüzünden diyebilirsiniz.
That might just possibly be it... wouldn't you say?
Bu basitçe bir şaka olabilir mi? Ne dersin?
I don't quite know how to say it... but there's a mature quality about her that's disturbing in a child... and my husband and I thought that a school like yours... where you believe in discipline and the old-fashioned virtues... might perhaps teach her to be more of a child.
Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum bir çocuk için rahatsızlık verecek kadar olgun tavırları var. Kocam ve ben, okulunuz gibi disiplin ve geleneksel ahlak kurallarına önem veren bir yerin ona biraz daha çocuk olmayı öğretmesi gerektiğini düşünüyoruz.
When you say that Rhoda might have been the last one...
Onu canlı gören...
But I didn't say anything about where you might go after that.
Ama ondan sonra nereye gideceğinle ilgili bir şey demedim.
Afraid you can't get another man, is that it? Afraid what people might say?
Bir başka adamı bulamayacağım korkusu mu, insanların buna ne derler korkusu mu?
You might at least say that I look good.
En azından güzel göründüğümü söyleyebilirsin.
What I meant to say... was that if you really tried... you might perhaps go a bit further back than the field you were telling me about...
Demek istediğim... bir deneseniz bana anlattığınız araziden belki biraz geriye gidebilirdiniz...
What are you trying to say, that I might have killed Charles and Scobie?
Ne demeye getiriyorsun? Scobie ve Charles'i benim öldürmüş olabileceğimi mi?
One of mine that got away, you might say.
Bendekilerden biri gitti denilebilir.
You might even say that a turkey wouldn't be safe here tonight.
Bu gece burada bir hindinin bile güvende olmadığını söyleyebilirsin.
It's just that it's sort of, you might say, relative.
O sadece kendi türündendir, sen akraba diyebilirsin.
Now, did you say anything that might have upset him?
Onu üzecek bir şey mi söylediniz?
You say that I might be back tonight or tomorrow,
Bana diyorsunuz ki yarın veya bugün geri dönebilirim,
Dr. McCoy thought you might say something like that.
Dr. McCoy bunu söyleyebileceğini tahmin etmişti.
You know why they might say that?
Neden söylediklerini biliyor musun?
"My reason for writing is to say that I'm a bachelor and I would appreciate it if you could suggest a nurse who might like me as much as I'd like her and if so, we could begin a friendship that might lead to the altar."
"Bunu yazmamın sebebi bekâr olmam ve sonu mihrapta bitebilecek bir arkadaşlığa başlayabilmem için benim ondan hoşlanacağım kadar benden hoşlanabilecek bir hemşire bulabilirseniz memnun olurum."
In the first place, it might interest you to know that under normal circumstances, I would never sell a car to someone with whom I'm not, shall we say, socially compatible.
İlk etapta, ilgini çekebilir ki normal şartlar altında, şöyle diyelim, sosyal uyumlu değilim diyen birine asla araba satmam.
you might like it 24
you might think 18
you might be right 102
you might as well 26
you might say 135
you might be surprised 25
you might 132
you might want to 27
you might have 18
you might ask 17
you might think 18
you might be right 102
you might as well 26
you might say 135
you might be surprised 25
you might 132
you might want to 27
you might have 18
you might ask 17
you might just make it 23
you might learn something 35
you might need this 21
you might not 20
you might need it 24
you might have to 16
you might be 35
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
you might learn something 35
you might need this 21
you might not 20
you might need it 24
you might have to 16
you might be 35
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
say that again 344
say that 54
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104
say that 54
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you meant 25
you mean me 104