You wait translate Turkish
40,035 parallel translation
can't you wait?
Bekleyemez misiniz?
That's the type of sighting that you'd have to wait for weeks and weeks to get a leopard that close, and so airily open.
İşte tam da böyle bir görüntü için haftalarca, haftalarca bekliyorsun leopar yaklaşsın diye hem de böyle açıklıkta.
Oh, you give'em some sweet girl, they can't wait to pluck that flower.
Birazcık şekerini ver kızım çiçeğini kopartmak için sabredemiyorlar.
Okay, you need to wait outside, please.
Dışarıda bekle lütfen.
Wait, so you think I'll actually be able to go?
Gerçekten gidebileceğimi düşünüyor musun?
Wait. You're already married to someone else?
Yani sen başkasıyla mı evlisin?
Wait. Did you just say "he"?
Dur, az önce "o" mu dedin sen?
Wait, you guys got gifts?
Bekleyin, siz hediye mi aldınız?
Wait, so in one breath, you just told me that you almost aborted me and I may lose one of my best friends forever.
Bekle, bir kerede beni neredeyse aldırıldığımı ve en iyi arkadaşımı sonsuza kadar kaybedebileceğimi mi söylüyorsun?
Or would you rather wait here for the Praetorian Guards?
Yoksa burada durup muhafızları mı beklemek istersin?
Hey, I told you to wait.
Sana beklemeni söylemiştim.
Don't you understand the word wait?
Beklemenin ne demek olduğunu bilmiyor musun?
I'll tell you what's mean, is my team making me wait all night for this damn prank.
Kabalık nedir biliyor musun? Şu lanet eşek şakası için takımımın beni tüm gece bekletmesidir.
Thank you for staying up, I can't wait for Halley to meet her new aunts and uncles and godfather.
Beklediğiniz için teşekkürler. Halley'nin teyze ve amcalarıyla tanışması için sabırsızlanıyorum. Ve vaftiz babasıyla.
Wait, you think I ground somebody up?
Bekle, sence birilerini döşedim mi?
You should wait for his call.
Onun görüşmesini beklemelisin.
Wait, did you say "Kirby"?
Dur, Kirby mi dedin?
W-W-Wait! You got married just to make Mom mad?
- Onunla annemi kızdırmak için mi evlendin?
Wait. I didn't think you were gonna get him a present.
Ona bir hediye alacağını sanmıyordum.
Wait. Were you trying on the sunglasses?
Dur, güneş gözlüklerini mi deniyordun?
Could you please wait outside?
Dışarıda bekler misin lütfen?
This woman can wait a few months, you know, or a year, until the ban is lifted.
Bu kadın FDA yasağı kaldırana kadar birkaç ay ya da bir yıl bekleyebilir.
Couldn't wait to see it, could you?
Bunu görmek için sabırsızlandınız, değil mi?
Wait, when you say "pass"...
- Çıkacaktır derken...
Wait till you get to May.
Mayıs'a gelene kadar bekle.
Wait, you think she was a drug dealer?
Bu terimi biliyor musun? Bekle, sence uyuşturucu satıcısı mıymış?
- Wait. How can you do it?
- İyi ama nasıl yapabiliyorsun?
and then we all have to sit around and wait for you to come up with an idea, and that can be... awkward.
Bazen bir fikrim olunca bunu söylemekten çekiniyorum çünkü önemsemiyorsun. Sonra hep birlikte oturuyoruz ve senin bir fikir üretmeni bekliyoruz.
You want to wait in the car or come in and steal something?
Arabada mı beklemek istersin yoksa içeri gelip bir şeyler çalmak mı?
Wait, I'll get you out.
- Bekle, çıkartacağım seni.
We will wait for you.
Seni bekleyeceğiz.
But wait, you said he had a clean record, so he wouldn't have a prior.
Bir dakika, sabıkası temiz demiştin, yani öncesinden bir kaydı yok.
Wait... you changed clothes? Geez.
Kıyafetini mi değiştirdin?
Wait, what are you doing?
Durun, ne yapıyorsunuz?
Wait! What are you doing?
Ne yapıyorsunuz?
Wait, you knew about it as well?
Fakat büyükbaba, sen de mi biliyordun?
The first thing you need to do, as my bride, is... just wait here for now.
Gelinim olarak yapacağın ilk şey şimdilik burada beklemek olacak.
Let's do that. I told you to wait just a moment!
Azıcık bekleyemedin mi?
You couldn't even wait that long? You have no patience, do you?
Ne kadar sabırsızsın.
Wait, then... that book about the goblin you had back then.
Öyleyse o zamanki goblin kitabı da...
You work abroad too, right? Oh, wait.
Uluslararası işlere de bakıyorsun, değil mi?
I thought you told me "wait for now."
"Şimdilik bekle" demiştin.
Am I really your bride, though, even though you told me to wait?
Sahiden de senin gelinin miyim? Beklememi söylemiş olsan da.
You'll wait, right?
Bekleyebilirsin, değil mi?
I can wait until you fall in battle.
Sen savaşta ölene kadar da bekleyebilirim.
Wait, have you ever babysat before?
Bir dakika, hiç yaptın mı?
I can't wait to cook you something with it.
Bununla sana - yemek yapmak için sabırsızlanıyorum.
Wait, you've been to Trollmarket?
Dur, Trol Meydanı'na gittin mi?
- Wait, did you just say "we"?
- Bir dakika, biz mi dedin?
Wait, you've been watching me?
Bir dakika, beni izliyor muydunuz?
Wait, you said people are gossiping about Jim?
- Jim'in dedikodusunu mu yapıyorlar dedin?
you wait for me 21
you waited 26
you wait here 191
you wait and see 40
you wait right here 27
wait 72755
wait a minute 9883
waiting 432
waiter 420
waiting for you 189
you waited 26
you wait here 191
you wait and see 40
you wait right here 27
wait 72755
wait a minute 9883
waiting 432
waiter 420
waiting for you 189
waitress 109
waits 33
waiting for me 66
waited 24
wait a second 3080
wait up 853
wait for it 485
wait here 1289
wait for me 1097
wait and see 133
waits 33
waiting for me 66
waited 24
wait a second 3080
wait up 853
wait for it 485
wait here 1289
wait for me 1097
wait and see 133
wait a sec 321
wait for me there 44
wait your turn 54
wait outside 142
waiting for us 32
wait a moment 328
wait a while 27
wait a bit 51
waiting to die 18
wait one second 45
wait for me there 44
wait your turn 54
wait outside 142
waiting for us 32
wait a moment 328
wait a while 27
wait a bit 51
waiting to die 18
wait one second 45