You wait and see translate Turkish
668 parallel translation
You wait and see.
Görürsün sen.
You wait and see......
Bekle ve gör...
You wait and see.
Bekle de gör.
You wait and see.
Bekle ve gör.
You wait and see!
Bekle ve gör!
"This is very much'all about'." You wait and see.
Bu daha çok'her şey hakkında'. Bekle ve gör.
You wait and see.
Bekleyip görün.
Well, you wait and see, Rosser.
- Öyle mi? Bekle ve gör.
You wait and see.
Bak görürsün.
You wait and see!
Bekle ve gör.
- You wait and see...
- Bekle ve gör...
You wait and see, you dirty fink!
Bekle ve gör, alçak gammaz!
- Eh? You wait and see. - ya.
Bekle ve gör.
It'll be better if you wait and see.
- Sabırlı ol, tamam mı?
You wait and see. He'll come back.
Görürsünüz, dönecek.
Just you wait and see what's in store for you, Mansour.
Sen hele bir bekle ve gör, başına neler gelecek, Mansour.
YOU WAIT AND SEE IF I'M NOT RIGHT. FORTY-EIGHT HOURS, WE'LL HAVE THEM ALOFT.
Eminim, biz burada konuşurken askeriye ayarlamaları yapıyordur.
And wait till you see what's coming up.
Asıl şuna bir bak.
Wait till you see how gentle she is, and good as gold.
Ne kadar kibar ve altın gibi olduğunu görünceye kadar bekle.
When he gets back from putting that big deal over, we'll have as much money as you, wait and see.
Ve şehirdeki büyük işini halledip döndüğünde bizim de sizin kadar çok paramız olacak. Bekle ve gör.
We'll wait'til the street's empty and nobody'll see you.
Sokak boşalana kadar bekleyelim, böylece kimse bizi görmez.
You just wait and see once my bearskin is off.
Keşke şu ayı postundan kurtulabilsem.
And wait till you see my skins.
Topladığım derileri gör bir de.
Wait till you see what discipline, devotion to duty and human understanding can do.
Görün disiplinin, göreve bağlılığın ve anlayışın neler başardığını.
You wait here. I'll go up and see ifJim's seen her.
Ben yukarı çıkayım, Jim'in onu görüp görmediğini öğreneyim.
Perhaps if you'd wait and see Linda tomorrow.
- Belki beklersen yarın linda'yı görürsün.
Well, you wait right here, and I'll see if Mr. Greene's busy.
Sen burada bekle. Ben Bay Greene meşgul mü diye bakayım.
Wait'll you see the fine home we're gonna have and the loads and loads of friends we'll make.
Yaşayacağımız o güzel evi ve edineceğimiz bir sürü ama bir sürü arkadaşları düşün.
Wait till you get married and have half a dozen daughters... and see how you feel when some mug brings them home 8 : 00 in the morning.
Evlenip bir düzine kızın olana ve herifler onları sabahın sekizinde getirdiğinde neler hissedeceğini görene kadar bekle.
- l'll miss my train and wait to see you to yours.
- Trenimi kaçırıp seninkine bineceğim.
You wait till spring, prima donna, and you'll see.
Bahara kadar bekle de gör, minik yıldızım.
Maybe I'd better wait and see if you get in.
Bekleyip, içeri girip girmediğini görsem iyi olur belki de.
You just wait and see.
Bak göreceksin.
Just tell me that, and you can go see them and I'll wait for you.
Bana bunun sözünü ver, o zaman gidip onlarla görüşebilirsin, ben de seni burada beklerim.
You just wait and see.
Sadece bekle ve gör.
And wait till you see the pictures. I'm sending them up with Herbie...
Fotoğrafları görene kadar bekleyin.
Look, Tony, I don't know what the chances are... but wait till we get to New York, and see how you stand.
Bak, Tony, durumlar neyi gösterir bilmem ama New York'a ulaşana dek bekle, sonra durumunu gözden geçir.
And you cannot wait to see what a difference the years have made.
Yılların neler değiştirdiğini görmeye can atıyorsun.
You watch and wait and see.
Bekle ve gör.
Wait till you see gold in the pan for the first time... so rich and yellow-like.
Leğenin içinde ilk altını görünceye... kadar bekle. Böyle pırıl pırıl bir sarı.
Now, see here, my boy, if you're going to fidget, you can go straight down the street and wait for me there.
Oğlum, yaramazlık yapacaksan... sokağa çıkıp beni orada bekle.
- You just wait and see, sir.
- Bekleyin ve görün efendim.
And secondly, wait and see whether Her Majesty will grant you an audience at all.
Sonra, Majestelerinin seni kabul edip etmeyeceğini öğreneceksin.
Wait, and you will see her.
Beklersen onu görürsün.
Marcia, you just wait and see.
Marcia, sadece bekle ve gör.
- Wait till he settles in... and you'll see he'll find better ways of spending his Sundays!
- Bekle de adam evine yerleşsin ondan sonra pazar günlerini geçirmek için daha güzel bir yol bulacaktır.
You just wait and see.
Bekle de gör.
When you get there, wait and see, it'll just pour out.
Oraya vardığında, bekle ve gör, hemen dökülecek.
I can wait and see if you pull yourself together or not.
Toparlanıp toparlanamayacağını görmek için bekleyebilirim.
Mr. Pierce, why don't you wait until you see the show... with the pretty costumes and the orchestra playing...
Bay Pierce, neden şovu seyredene dek beklemiyorsunuz? O güzel kostümleri görseniz, orkestranın çalışını...
- You'll see. So you'll wait to be tried, sentenced to death and beheaded?
Yani yargılanmayı, ölüme mahkum olmayı ve kafanın uçurulmasını mı bekleyeceksin?
you wait for me 21
you wait 161
you waited 26
you wait here 191
you wait right here 27
wait and see 133
and see 72
and see what happens 25
you will be 199
you well 16
you wait 161
you waited 26
you wait here 191
you wait right here 27
wait and see 133
and see 72
and see what happens 25
you will be 199
you well 16
you want some tea 39
you will be dead 18
you were right 3267
you want me to come 17
you won't be alone 42
you will regret it 32
you will see 125
you want to see me 30
you won't get away with it 31
you won't believe it 101
you will be dead 18
you were right 3267
you want me to come 17
you won't be alone 42
you will regret it 32
you will see 125
you want to see me 30
you won't get away with it 31
you won't believe it 101