English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Я ] / Я знал её

Я знал её translate Turkish

620 parallel translation
Нет, я знал её брата, Мариуса Буфига, мы дружили.
Hayır, ben kardeşini tanıyordum ;
- Я знал, что босс ненавидит ее отца...
- Patron, kızın babasını sevmez...
Я опознал ее, но я знал, это была не Ребекка.
Onu teşhis etmiştim, ama onun Rebecca olmadığını biliyordum.
Вот это сюрприз. Я знал ее довольно давно.
Onu uzun zamandır tanırdım.
Я знал, что не напишу ее.
Yazıyı asla geçiremeyeceğimi biliyordum.
Я знал, что схватился за раскалённую кочергу и её надо отбросить.
Sıcak bir poker eliydi ve elimi yakmadan bırakmak gerekirdi.
Я не знал, что ее пригласил Серж Бауэр.
O zaman Sergis Bauer'le yürüdüğünü bilmiyordum.
У нее хватило храбрости произнести это вслух, но она испугалась. И я знал, что страх не покинет её.
Sözler ağzından çıkmıştı, ama yaralandığını biliyordum.
Я знал, что у него не хватит сил вышвырнуть её. Я знал, что должен избавиться от нее ради него.
Onu hayatından atacak kadar güçlü değildi.
Я знал, что буду приходить туда, пока не увижу ее и она тоже это знала.
O ortaya çıkana kadar her gece oraya gideceğimin farkındaydım. Ve bunu onun da bildiğine emindim.
- Я знал ее ребенком!
Gözlerimin önünde büyüdü!
Я думал, что знаю ее... но я не знал ее.
Onu tanıdığımı sandım ama tanımıyordum.
Я не знал ни ее имени, ни места жительства.
Onun adını, nerede yaşadığını bilmiyordum. Onu daha önce hiç görmemiştim.
Я привез её из Шанхая, который тоже знал лучшие времена.
Şanghay'dan almıştım. Orası da daha iyi günler görmüştü.
И пока я это делал, знал, что мог бы унести ее куда угодно... хоть прямиком на луну.
Bunu yaparken, onu her yere, ta aya kadar götürebileceğimi anlamıştım.
Назовите любую. Я ее знал.
Sen adlandır, ben biliyorum.
Я не знал ее.
Hayır. Tanımıyordum.
- Я не знал ее имени. - Смех, да и только.
Ön adını bilmiyordum.
Его сестра кажется знала их лучше, чем я, но я порвала ее заявление, потому что оно говорило о четырех пломбах и двух отсутствующих зубах, и о старом переломе внизу на левой ноге, о котором никто не знал, потому что отец никогда не хромал.
Kız kardeşi benden daha fazla şey biliyordu ama önemsemedim çünkü ağzındaki iki eksik dişten ve dört dolgudan bahsediliyordu ve kimsenin bilmediği sol bacağındaki eski bir kırıktan kimse bilmiyordu çünkü babam hiç bir zaman topallamadı.
Однако же я ей нравился, я звал ее своей музой, но я не знал, что поэт развлекается.
# Yine de bana değer verirdi Ben de ona ilham perim derdim # # Ama hiçbir fikrim yoktu Şairlerin nasıl ilham alacaklarına dair # # Benim gibi bir isme sahip olan biri Utanç verici ve sinir bozucu olabilir #
Я ее не знал.
Koroda şarkı söylemiş bir anneydi.
Возможно, это не такая коммуникация, как мы ее себе представляем но я знал, что оно живое и разумное.
Belki bizim anladığımız şekilde bir iletişim değil. ama canlı ve zeki olduğunu biliyordum.
Ах, да, я приму ее. Не знал, что доктор Уинстон женат.
- Dr. Winston'ın evli olduğunu bilmiyordum.
Я не знал, что делать, так что под утро я стащил ее вниз, открыл люк водостока и... И сбросил ее вниз в водосток.
Gerçekten bilemedim, gece 2 gibi onu aşağı kata indirdim... kapını hemen dışındaki rögar kapağını açtım... onu kanalizasyona attım.
Но теперь я уже знал достаточно, чтобы не спрашивать лишний раз о том, будем ли мы вдвоем или вместе с ее юной подругой.
Buluşana kadar yalnız mı yoksa arkadaşıyla mı birlikte geleceğinden emin değildim.
Рoсс, знал бы я, чтo ты так oденешься, пoшел бы с тoбoй, а не с как-ее-там.
Ross, bu kadar şık olacağını bilseydim, seninle ben gelirdim... Adı ne?
Я ее знал.
İnanamıyorum.
Персеваль я не знал, как пуста была моя душа пока её не наполнили.
Perceval... Kadeh ruhumu dolduruncaya kadar... içimin bu kadar boş olduğunu fark etmemiştim.
Я не знал ее и ничего не украл.
Onu tanımıyordum ve hiçbir şeyini de çalmamıştım.
Я ее не знал.
Onu hiç tanımadım.
- Я знал, что найду её.
- Onu bulacağımı biliyordum.
Он понял, что я знал ее лучше и задам вопрос более интимный.
Hayır der çünkü korkuyor. Anladı ki onu Tanıdığımdan ona daha kişisel soru soracağım.
Я давно пытался ее тебе представить, но знал что ты этого не допустишь.
Uzun süre önce onunla tanışmanı istedim, ama biliyordum ki bunu kaldıramazsın.
Я знал уже, что отымею её, вопрос был только - когда.
Kızı becereceğimi biliyordum tek sorun ne zaman olacağıydı.
Я не знал, что ты сражался, чтобы защитить ее от пиратов.
Onu korsanlardan kurtarmak için kahramanca dövüştüğünü bilmiyordum.
Я знал ее всю свою жизнь, и когда-то, мы даже вместе начинали в полиции...
Onu yıllardır tanıyordum. Tüm polis toplantılarına birlikte giderdik.
Знаешь, я обманывал себя, думая что люблю ее, но в глубине души я знал.
Aslında ona aşık olduğumu düşünerek kendimi kandırırken bile yaptığım hatanın farkındaydım.
Я знал ее до начала проекта. Это не новость.
Bu projeye bulaşmadan önce bu kadınla beraberdim.
Я и не знал, что ты такой ее поклонник.
Bette Midler hayranı olduğunu bilmiyordum.
Я не знал тогда, что ее звали Матильда... не обмолвилась ни словом о ее призрачном клиенте.
Adının Mathilde olduğunu öğrendiğim ana kadar hayali müşterisi hakkında ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı.
- Я же сказал, что не знал её.
- Hayır dedim ya.
Но я не знал, как ее зовут, а теперь я знаю.
Ama onun adını bilmiyordum. Ve, şimdi biliyorum.
Слушай, я думаю Он бил и насиловал ее, потому что он знал, что она не будет давать показания Что она не будет выдвигать обвинения Потому что она знает систему.
Bak, sanırım... onu dövmesinin ve ona tecavüz etmesinin nedeni... sistemi bildiği için tanıklık edip... davacı olmayacağını bilmesiydi.
Я знал, что если придет непогода, я попробую использовать ее.
Hava düzelince herşeyi tekrar birleştirmeye çalışacağımın farkındaydım.
– Я даже не знал ее.
- Zaten kadını tanımıyordum.
Я поклялся соблюдать это правило но, тем не мене, я нарушал эту норму, и не единожды, потому что я знал, что совершаю правильный поступок, даже если нарушаю ее!
Ona uymak için yemin ettim. Ama, buna rağmen, birkaç görevde bu direktifi görmezden geldim, çünkü bunu yapmanın, en doğrusu olduğunu düşündüm!
Я не знал, то ли поддержать её, чтобы не упала, то ли застегнуться.
Tutsam mı, fermuarımı mı çeksem bilemedim.
В ту минуту, когда я начал подниматься по лестнице в её квартиру я уже знал, что совершаю ужасную ошибку.
Dairesine doğru basamakları çıkarken berbat bir hata yaptığımı anladım.
Я знал ее родителей до того, как их унесла чума лорда и леди Бэгел.
Ailesini vebada ölmeden önce tanıyordum. Lord ve Leydi Bagelle'i.
Когда я слышал ее сердце, бьющееся в этом ужастном ритме, я знал, что мир может быть.
Kalbinin deli gibi çarptığını duyunca, huzurun ne olduğunu anladım.
Он знал, что я полюблю ее больше чем пробуждающийся мир.
O kızı yeni doğan günden daha çok seveceğimi biliyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]