English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Я ] / Я знал его

Я знал его translate Turkish

1,109 parallel translation
Я знал его, когда был официантом.
Onunla garsonken tanışmıştım.
Я знал его наизусть, от киля до клотика на мачтах.
Her yerini ezbere bilirdim. Karinasından gönder tepesine kadar...
Я знал его ещё тогда, когда он встречался со своей первой девушкой.
Onu ilk kız arkadaşı olduğundan beri tanıyorum.
Я знал его ещё мальчиком, знал его отца. И я узнаю его теперь.
onu bir çocuk olarak bilirdim, babasını tanırdım, ve şimdi görüyorum ki.
В 70-ые годы играл один великий квотербэк, я знал его.
70'lerde tanıdığım harika bir oyun kurucu vardı.
- Я знал его еще ребенком. - Нет, это не он.
- Hayır kemancı değildi.
Я знал его стех пор, когда у насеще молоко на губах необсохло.
Çok eskiden beri birbirimizi tanırız.
Знаешь, впервые я смог оценить, каким чудесным отцом он был, и как мне повезло, что я знал его.
Sonunda ne kadar iyi bir baba olduğunu takdir edebildim. Ve suçluluk duymadan, onun tanıdığım için şanslı olduğumu hissettim.
Мы знакомы всего неделю, но кажется я всегда его знал.
Bir hafta önce tanıştık ama sanki onu hep tanıyordum gibi.
Но он знал, что я отрублю его руку если он попробует сделать это.
Ama kolunu ısıracağımı bildiğinden denemedi.
Я его знал!
- Hangi ismi dedin?
Я не знал, что вы интересуетесь заморозкой. - Я верну его в 9 : 00.
Soğutulmuş işlerle ilgilendiğini bilmiyordum.
Я знал, что его час настанет.
Bir gün bunun karşımıza çıkıp başımıza bela olacağını biliyordum.
Я знал, что вертится в его голове.
Kafasından geçenleri biliyordum.
Я знал, что если сейчас не засну, то ни за что не сдам его.
Uyuyamazsam hayatta geçemeyeceğimi biliyordum.
Если бы я не знал его лучше, я бы подумал, что он немой.
Gerçeği bilmeseydim dilsiz olduğunu düşünürdüm.
Но я его почти не знал.
Adamı doğru düzgün tanımıyorum bile!
Я знал, как ты хочешь получить его... и я тренировал его подпись снова и снова.
Bunu ne kadar istediğini biliyordum.. ve imzayı kendi kendime çalıştım.
Я так и знал, что у нас проблемы прямо по курсу, в тот самый момент, когда он позволил баджорцам звать его "Эмиссаром".
Bajoranların ona "Elçi" demesine izin verdiği dakika başımıza dert olacağını biliyordum.
Когда я его убивал, я знал, как сильна, как глубока моя вера.
O adamı vurduğum anda inancımın ne kadar derin olduğunu anlıyorum.
Я никогда не узнал его, но я знал достаточно, чтобы узнать..
Onu asla iyi tanıyamadım.
Если бы я не знал его лучше, я бы решил, что он возвел свою империю.
İyi bilmesem, Carver'ın ödip kompleksi olduğunu söylerdim.
Я, вообще-то, не очень хорошо его знал.
O öldü. Duydum, evet. Aslında onu pek tanımazdım
Самый злобный сучий сын, какого я знал настаивал, что бы его так звали.
Hayatımda tanıdığım en kılıksız orospu çocuğu beni böyle çağırmakta ısrar etmişti.
Думаю, из-за того, что я не знал его, когда он был молод.
Sanırım sebebi, onu gençken tanımamış olmam.
Я хочу, чтобы парень знал, что его ждет лаборатория.
Orada laboratuar için, buluşacağın birini tanıyorum.
Если бы я не знал, что его бросила жена потому что один из его работников трахал его в зад.
Sanki karısının onu terk ettiğini bilmiyormuşum gibi çünkü bir çalışanı onu arkadan becermişti.
Я знал, что ты его вспомнишь.
Onu hatırlayacağını biliyordum.
Когда его найдут, я хочу, чтобы он знал, что семья его не забыла.
Bulunduğunda, ona, ailesinin onu hiç unutmadığını söyleyeceğim.
Если бы я знал, где он, я бы его спрятал.
Onun nerede olduğunu bilseydim bile, onu saklardım...
Я ничего не знал о его ссоре с Баллардом.
Ben bu kavgayla ilgili hiçbir şey bilmiyordum.
Они его обвиняют во всякой херне. Я даже не знал, что это преступления.
Suç olduğunu bile bilmediğim şeylerle itham ettiler onu.
Мы взяли собак на прогулку в парк рядом с квартирой Бонни я знал, что они будут мериться друг с другом и всё такое но её пуделиха Леди, которой она не является подошла к Эдди, завалила его на землю и села своей французской задницей прямо ему на голову.
Köpekleri Bonnie'nin evinin yakınındaki parka götürdük. Birbirlerini ölçüp biçeceklerini biliyordum ama Bonnie'nin kanişi Leydi, ki leydilik bir yanı yok Eddie'nin üstüne yürüyüp onu yere devirdi. Sonra da kafasına oturdu.
Удивительно... я и не знал, что у папы есть суеверный страх по поводу организации его похорон.
Konu kendi cenazesinin düzenlenmesi olunca bu kadar çok korkmasına şaşırdım.
Потом из его шеи в камеру вылетает краска всех цветов... и я думаю, это значит, что он знал...
Boynundan falan renkli sıvılar geliyordu hani. Bunun anlamı şu ki ; taa o zamandan öleceğini biliyormuş.
- Я пару раз отдыхал с этим Фэби, но Джеки Април знал его лучше.
Jackie Aprile daha iyi tanırdı.
Я бы его надел, если бы знал что у нас встреча с бринцами.
Breenlerle buluşacağımızı bilseydim ayarlatırdım.
Еще до его рождения я знал, что он внесет весомый вклад в наше общество.
Daha doğmadan önce onun toplumumuza büyük katkı sağlayacağını biliyordum.
Я попросил его спрятать запись так, чтобы я не знал куда.
Yerini bilmeyeyim diye saklamasını söyledim.
Я его почти не знал.
Onu pek tanımıyordum.
Да... но быть его добычей - это была единственная жизнь, которую я знал.
Evet ama avı olmak bildiğim tek hayattı.
- Что? Я даже не знал его!
Adamı tanımıyordum bile.
- Я не знал, на сколько ты задержишься, так что решил вызвать его.
Ne zaman geleceğini bilmediğim için onu çağırdım.
- Он знал про его руку, хотя я ему не говорила.
Dirseğindeki parmaklarıyla ilgili her şeyi bildi. Ben hiçbir şey söylemeden.
Окей, может я не знал его хорошо.
Galiba onu pek tanımıyormuşum.
- Я не знал его.
- Onunla hiç tanışmadım.
Ну, вот... я не знал, в какой из этих херовых ножек лежит скипетр... но я так хотел взять его и бежать оттуда.
Şimdi, sana anlatacağım.... Bu şeyin piyanonun hangi kahrolası bacağında olduğunu bilmiyorlardı. fakat hepsini alıp kırarak o şeyi çıkarmak istedim.
Я хочу, чтобы он знал, как сильно я его люблю.
Onu ne kadar sevdiğimi bilmesini istiyorum.
Я знал каждую его мысль, и он не смог надуть меня.
Bütün düşüncelerini biliyordum beni kandıramazdı.
Теперь я начинаю понимать, что никто из нас за все эти годы не знал его толком.
Galiba bunca yıldır hiçbirimiz onu gerçekten tanıyamadık.
Я знал, что однажды его сделают.
Valla helal olsun ya. Hocam, şerefsizim ben bir gün bunu yapacaklarını biliyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]