English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Biliyorlar

Biliyorlar translate Spanish

6,102 parallel translation
Seni tanıdığımı biliyorlar ama onlara senin çetede olmadığını, suç işlemeyi bıraktığını söyledim.
Saben que te conozco, pero les conté que ya no estabas en la banda, que ibas por el buen camino.
O piçler kemiklerin dönenlere ait olduğunu nereden biliyorlar?
¿ Cómo supieron esos bastardos que eran huesos de retornados?
Bilmeleri gerektiğinden f fazlasını biliyorlar.
Obviamente saben mucho más de lo que demuestran.
Onlar da biliyorlar.
Lo sé. Ellos lo saben.
Physanton'dan hangi dosyaları kopyaladığını biliyorlar,... bilmedikleri şey ise, nedeni.
Sabes qué archivos copio Jesse de Physanto, lo que ellos no saben es por qué.
Kim yapmış biliyorlar mı?
¿ Saben quién fue?
Artık nereye gittiğinizi, ne zaman ne alışveriş yaptığının biliyorlar.
Ahora ya saben adónde vas cuando compras algo.
Konuştuğum birçok insan, arama motorlarına bir şey yazarken artık daha dikkatli olduklarını söylüyor çünkü bu girdilerin kayıt altına alındığını biliyorlar.
Mucha gente me ha dicho que tiene cuidado... con lo que escribe en los buscadores, porque saben que se guarda todo. Y eso limita las fronteras de su inquietud intelectual.
UNHCR nezdinde koruma ihtiyacının artırılması gerektiğini biliyorlar ve bizimle beraber BM'ye gelmeni istiyorlar.
Son conscientes de que necesitas... un nivel mayor de la protección que te corresponde bajo ACNUR... y quieren que vengas con nosotros a las Naciones Unidas.
Şirketleri biliyorlar mı?
ES : ¿ Conocen las empresas?
Başlarının çaresine nasıl bakacaklarını biliyorlar mı?
¿ Sabe que tiene que ir con cuidado? - Sí, bueno, él...
Burada olduğumuzu nasıl biliyorlar?
¿ Cómo sabes siquiera que estamos aquí?
Biliyorlar.
Lo saben.
Alice olayını biliyorlar.
Saben lo de Alice.
Artık peşlerinden silahla geleceğimizi biliyorlar.
Ahora saben que estamos abriendo fuego hacia ellos.
Demek istediğim onları takip ettiğimizi biliyorlar.
Te dije que sabían que los estábamos siguiendo.
- Orada ne yaptığını biliyorlar mıymış?
¿ Saben qué hacía allí?
Acaba arkadaşların senin yapabileceğin eylemleri, kendini Hydra'ya nasıl sevdirdiğini biliyorlar mı merak ediyorum.
Si sus amigos saben que los actos que son capaces de hacer, ¿ Cómo fuiste capaz a congraciarse con hidra.
Adımı nereden biliyorlar?
¿ Cómo saben mi nombre?
Ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar.
Saben exactamente lo que hacen.
Asıl soru acaba Brian'ın ne sakladığını biliyorlar mı?
La pregunta es, ¿ están al tanto de lo que Brian ha estado escondiendo?
Adamın her şeyini, adresleri telefon numaraları, iş geçmişini biliyorlar.
Tienen todo sobre este tipo... direcciones, números telefónicos, historial de empleo.
Onları elimizde tutmalıyız, buraları iyi biliyorlar.
- Si lo soltamos conocen estas tierras. Llegarán al remolcador antes que nosotros.
Bu konu hakkında her şeyi biliyorlar.
Saben todo de eso.
Bu adamlar Fransız olabilir ama ne yaptıklarını biliyorlar.
Ahora estos chicos, puede que sean franceses, pero ellos saben lo que están haciendo.
İç Güvenlik Teşkilatı ile temasa geçeyim bakalım onlar ne biliyorlar?
Hablaré con Seguridad Nacional a ver qué tienen sobre él.
- Ne olduğunu biliyorlar mı?
¿ Saben lo que pasó?
Yasayı çiğnemekten çok nasıl yasayı esneteceklerini biliyorlar.
Saben cómo tergiversar la ley sin romperla.
Belleği aldığımızı biliyorlar, onun için geri gelecekler.
Saben que la tenemos volverán a por ella.
Kim olduğunu biliyorlar mı? Sanki umurlarındaydı baba.
- ¡ Qué van a saber, papá!
Onun hakkında başka kimsenin bilmediği şeyler biliyorlar.
Saben cosas de él que no podrían saber de otra forma.
Bombacının DNA'sı olduğunu nereden biliyorlar?
¿ Cómo sabes qué era el ADN del bombardero?
Onları anladığını biliyorlar, bu yüzden sana güveniyorlar.
Ellos saben que los entiendes, por lo tanto, confían en ti
Yüzbaşı Holland'ın tulumu tek başına deneyeceğini biliyorlar mıydı?
¿ Está diciendo que sabían que el capitán Holland estaba probando el traje por su cuenta?
Askerler Palladion'un çalındığını biliyorlar.
Los soldados saben que el Palladium no está.
Ailenin onun için her şey olduğunu biliyorlar.
Ellos saben. La familia es todo para él.
Tabii ki biliyorlar.
Por supuesto que lo saben.
Hamile olduğunu biliyorlar mı?
¿ Saben que estás embarazada?
İnsanlar kim olduğunuzu biliyorlar, o yüzden gidin, bir daha geri gelmeyin.
La gente sabe lo que sois, así que hagáis lo que hagáis, no volváis.
- Ne biliyorlar? - Bilinen en güçlü kâhinler.
Son las videntes más poderosas que existen.
- Yani bu bölgede tsunami tehlikesi olduğunu biliyorlar.
Así que saben que esta es un área susceptible a los tsunamis.
Jonas. - Jonas'ın gittiğini nereden biliyorlar?
¿ Cómo saben que Jonas se fue?
Ekibim var ve işlerini biliyorlar.
- Pero mis hombres saben lo que hacen.
Saldırırsak şansımız olacağını biliyorlar.
Saben que tenemos oportunidad con la campaña negativa.
Bence insanlar neye dikkat etmeleri gerektiğini zaten biliyorlar.
Creo que ellos saben a qué tienen que prestarle atención.
Bir erkeğe... Bir erkeğe nasıl davranacaklarını biliyorlar.
Y ellas saben cómo tratar a un hombre.
Nasıl gönlünü hoş edeceklerini nasıl öpeceklerini biliyorlar.
Cómo hacerlo sentir bien, besarlo y todo eso.
Biliyorlar mı?
¿ Lo saben?
Yine de burada olduğumuzu kesin biliyorlar. Hayır, geçip gittiler.
- Estamos en el medio de la nada.
Yemekte olduğumu biliyorlar.
Saben que estoy almorzando.
Savunmasız olduğunu biliyorlar!
Sabian donde estaba sin vigilancia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]