English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Buraya bakın

Buraya bakın translate French

1,125 parallel translation
Buraya bakın. İşte vurgunumuz.
Regardez-moi ça.
Biz bildiğimize göre, onlar da Arnhem'in güvenlikleri için çok önemli olduğunu bilmiyorlar mıdır, sizce? Buraya bakın.
Si nous savons qu'Arnhem est essentiel pour eux, ne le savent-ils pas aussi?
Şimdi buraya bakın. Bu ve diğer hücumlardan binlerce fotoğraf var. - Kaçında tanklar görünüyor?
Écoutez, il y a des milliers de photos de cette sortie et des autres.
Şimdi buraya bakın.
Écoutez.
Hey, siz, buraya bakın.
Faites gaffe!
Buraya bakın...
Écoutez ça...
Bay Moreland, buraya bakın.
M. Moreland, regardez.
Şimdi hepiniz buraya bakın.
Regardez tous.
Buraya bakın.
Regardez là.
Buraya bakın
Venez là!
Buraya, buraya bakın!
Eh, m'dame!
Bayan, buraya bakın.
Un portrait!
- Gelin, gelin, buraya bakın.
- Venez, approchez.
Teğmen, buraya bakın!
Lieutenant, par ici!
Gelin bakın. Buraya bakın bayanlar.
Venez voir, mesdames.
Buraya bakın bayım, tam olarak neyi kastettiğinizi söyler misiniz?
C'est assez franc. Je veux savoir qui vous a vendu les oies livrées à l'Alpha Inn.
Buraya bakın, millet. Sam yeni kazağının modelliğini yapacak.
Sam va nous faire un défilé de mode.
- Buraya bakın!
- Regarde.
Kızlar, buraya bakın bir dakika.
Les filles, approchez.
Pekala, buraya bakın o halde.
Regardez par là.
Buraya bakın.
Ici.
Bakın onun buraya çıktığını biliyorum.
Écoutez, je sais qu'elle est montée.
At sesleri duydum. Pencereden bakınca beş atlının buraya yaklaştığını gördüm.
J'ai entendu des chevaux... j'ai regardé par la fenêtre, j'ai vu 5 hommes qui s'approchaient.
Bakıyorum, buraya alıştınız.
- Tout se passe bien?
Etrafta bakınıyordum... ve buraya tesadüfen geldim
Je me promenais un peu. Mes pas m'ont mené jusqu'ici.
Gel buraya, Rock. - Bakın.
Vienslà, Rock.
Ben buraya biraz elektrik şok tedavisi görmeye gelmiştim de şansa bakın elektrikler kesilmiş!
Je suis venu pour des électrochocs mais il y a eu une coupure de courant.
- Ne işe yaradıklarını anladınız mı? - Hayır. Bakın, buraya gelin.
Vous voulez savoir dans quel but?
Bakın, ben buraya milyonlarca kez geldim. Elliot benim arkadaşımdır ve bu dairede oturur!
Écoutez, Elliot est un de mes amis et il habite cet appartement.
Bakın, Yüzbaşı, büyükbabam ve amcamın babası buraya geldiklerinde hiçbir şey yokmuş- - Hiçbir şey.
Vous voyez, quand mon grand-père et le père de mon oncle sont arrivés, il n'y avait rien.
Bak buraya tatlım o güzel yüzünle onu her konuda ikna edebilirsin.
Taratata! Belle comme tu es, tu pourrais la persuader de n'importe quoi.
Cash Box gazetesine bakın buraya.
Regardez.
Her şey çıplak fiyatına satılıyor! Hadi buraya gelin! Gelin de şu ön kaportalara bir bakın!
On réduit tout au strict minimum, alors venez et regardez les pare-chocs de ces beautés et leurs arrières-trains aussi!
Buraya bir bakın!
Comment tu te le payes?
Bak John, bugün buraya gelmek benim için kolay olmadı ama ikimizin arasında bir anlaşmazlık olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Ecoute, John, ce n'était pas facile pour moi de venir ici, mais je pense qu'il est très important qu'il n'y aie aucun malentendu entre nous.
Baba, Eiko, buraya gelin! Şuna bakın!
Papa, Eiko, venez voir!
Eğer takma tırnaklı, buraya kadar uzun takma kirpikli sahte sarışın değilseniz..... sizden bir bakış beklememek lazımdır.
Avec vous, si on est pas une fausse blonde platinée avec des faux ongles et des faux cils jusque là, faut pas espérer un regard.
Ona bak, buraya gel, soytarılık yaptığını göster.
- Regardez! Viens ici! - Lâchez-moi!
Bak, kimse kadınları benim gibi buraya çekemez.
Ecoute, personne n'attire les dames comme moi.
- Şey, bakın, aslında izin verirseniz... - Buraya otur Marty.
Marty.
Toparlanalım mı? Bakın ne diyeceğim. Madem buraya çıktım, bir rekor daha kırabilirim.
Je vais en profiter pour battre un autre record.
Buraya bakın bayan.
M-M-Maintenant, regardez par ici, madame.
Eğer paran yoksa, buraya bağlayamazsın. Bak.
Parce que si tu me paies pas, tu t'amarres pas.
- Buraya bak, kadın! Adam gücüm zaten yetersiz. Benden onay almadan adamlarımı, uyuşturduğunu bir daha görmeyeyim!
Écoutez-moi bien, femme, je manque de bras et je vous interdis de droguer mes hommes, est-ce bien clair?
Buraya bakın!
Regarde!
Hayır, bak, büyükanne, bunları alırsan, bunların üstünde oteller var hem buraya düşme şansı çok daha büyük.
Mais grand-mère, si tu prends ça, tu auras un hôtel sur chaque case. - C'est mieux, si je tombe dessus.
Bak, benden buraya kadar, çünkü ben ölüm hediyesiyim, anlıyor musun?
Écoutez, je n'irais pas plus loin ou je vous trahirais.
Bak sana ne diyeceğim, pislik, eğer kurallarımı beğenmiyorsan, buraya kadar gelip popomu sevebilirsin.
Je vais vous dire, enfoiré... Si vous n'aimez pas mon règlement, vous n'avez qu'à vous le mettre au cul et aller vous faire foutre.
Bakın kızlar, bakın. Buraya gelin ve bakın.
Venez voir les filles!
Gelip bir bakın. Buraya gelin.
Venez là, venez voir!
Bakın rüzgar buraya ne getirmiş.
Regarde ce qui nous arrive. Salut, Henry.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]