English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Elbette değilim

Elbette değilim translate French

145 parallel translation
- Elbette değilim. - Elbette değilsin.
Bien sûr que non.
- Elbette değilim.
- Ah, ça non!
Elbette değilim.
Bien sûr que non.
- Elbette değilim.
– Non, bien sûr que non!
- Elbette değilim.
- Bien sûr que non.
- Elbette değilim.
Rien qu'un peu!
Elbette değilim.
Non, bien sûr.
Hayır, elbette değilim.
Non, bien sûr.
Biliyorsunuz, elbette değilim.
Vous savez bien que non.
- Hayır, elbette değilim.
- Bien sûr que non.
- Yani şimdi sen babam değil misin? - Elbette değilim.
- Vous êtes pas mon père?
Elbette değilim!
Mais non!
- Elbette değilim.
Je peux en avoir.
elbette değilim, değili mi müfettiş?
Bien sûr que non. Compris, inspecteur?
Elbette bekleyebilirim, ama Cutter için o kadar emin değilim.
Moi, oui, mais Cutter, je ne sais pas.
Elbette ben sorun çözmede pek parlak değilim ama çiviyi eğecek olursan, belki kayıveririm...
Je ne suis pas bien malin, mais si vous tournez le clou vers le bas, je glisserai peut-étre.
Elbette henüz tecrübesiz bir avukatım bu meslekte çok deneyimli değilim.
Sachez tout de même que je suis un piètre avocat sans grande expérience.
Elbette, önemli meleklerden biri değilim.
Je ne suis pas un ange important.
Elbette ben değilim.
pour sur ce n'est pas moi.
Elbette, göründüğüm kadar umursamaz değilim.
Je ne suis pas aussi bête que j'en ai l'air de prime abord.
Elbette burada değilim. Çünkü böyle bir şey asla olmadı.
Bien sûr que je ne suis pas là, puisqu il ne s'est rien passé.
Ben eğlence figürü değilim. Elbette, değilsiniz, efendim.
En effet, vous ne l'êtes pas, monsieur.
Elbette! Bu kadar iyi olduğun için Tanrı seni kutsasın. Hep düşündüğüm kadar yalnız değilim.
On n'est jamais aussi seul au monde qu'on le croit parfois.
- Hayır, elbette karşı değilim.
Au contraire!
Elbette ama size şarap verecek değilim.
Je ne vous en ai pas proposé.
Elbette değilim.
Tu es amoureuse de lui?
Ben o kadar dindar biri değilim elbette.
Bien sûr je ne pratique pas.
Milyoner değilim elbette ama açlıktan da ölmüyorum.
Et bien, je ne suis pas millionnaire, certes, mais je ne meurs pas de faim.
Elbette, ben erkeklerden nefret eden ve evlilik lafına gelemeyen Prenses'imiz Dünya gibi değilim.
Je ne suis pas comme Dunya, notre princesse qui déteste les hommes et ne veut pas entendre parler de mariage.
İnsanın hayal edeceği türden bir sevgili değilsin zaten. Elbette, senin hayal edeceğin türden biri değilim.
Un tel inceste serait une pure formalité.
Elbette efendim, henüz Rus cephesine alışık değilim.
Bien sûr, je ne connais pas encore bien le front russe.
- Elbette. Ben dedikoducu değilim.
- Biens sur, je ne suis pas une comère.
- Kızgın değilim. - Elbette kızgınsın.
pourquoi es-tu fâchée?
Mutluluk? Nedir mutluluk? Elbette mutlu değilim.
Les magouilles d'Anton avec la viande... c'était étrange...
Elbette, gidip savaşabilecek durumda değilim. Ruslara esir düşebilirim, anlıyor musun?
Bien sûr, je ne peux pas me joindre moi-même au combat, je pourrais tomber entre les mains des Russes.
Elbette ama evli olan ben değilim.
Oui, mais je ne suis pas marié.
Elbette bu işi sonsuza dek yapacak değilim.
Je ne ferai pas ça toute ma vie.
Elbette, ben bir ebeveyn değilim.
Bien sûr, je ne suis pas mère.
- Ben değilim, elbette.
- Qui?
- O yaşlı şişkoya aşık değilim elbette.
Ce n'est pas un mariage d'amour, et il le sait.
Elbette! Çocuk değilim ben.
Je ne suis pas une enfant!
Elbette, ben iyi Kung-fu'cu değilim?
- Tu as peur? Je suis nul en kung-fu.
- Çünkü şu anda başa çıkacak durumda değilim. - Elbette yaparsın! Hadi.
Bien sûr que si!
Elbette ki değilim!
Bien sûr que non! Seulement...
Elbette hiç aç değilim.
- Je n'ai pas très faim.
Elbette kızgın değilim.
Bien sur que non je ne suis pas fou.
Tarafsız değilim, elbette,..... ama inanıyorum ki Selmak, Tok'ra içinde en iyi eğitimlilerden biridir.
Je suis subjective, bien sûr, mais sachez que Selmak est la plus érudite de tous les Tok'ras.
Elbette değilim.
Mais non.
Elbette ki değilim.
J'ai mon chien
Elbette. Ben köprü altında kendinden geçen biri değilim ki.
Bien sûr, ce n'était pas moi allongé dans le caniveau...
elbette, ben gerizekalı değilim.
Evidemment.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]