English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Elbette seviyorum

Elbette seviyorum translate French

159 parallel translation
- Elbette seviyorum ama...
Bien sûr que oui, mais...
Elbette seviyorum.
Oui, oui...
- Elbette seviyorum!
- Bien sûr que je l'aime!
- Elbette seviyorum.
- Bien sûr que je t'aime.
Elbette seviyorum.
Pourquoi Ie demander.
Elbette seviyorum.
Évidemment.
Elbette seviyorum.
Mais bien sûr.
Elbette seviyorum, ama şarkın kasabadaki tüm Romalıları buraya çekecek.
Tu m'aimes plus! Oh, mais oui, je t'aime, je t'aime! Mais si tu fais du bruits, tu vas attirer une patrouille!
Elbette seviyorum.
J'adore ces lapins.
Beni yanlış anlamayın. Ofiste çalışmayı elbette seviyorum.
Attention, j'aime bien travailler au bureau.
Elbette seviyorum.
Mais si je t'aime, Théo.
Elbette seviyorum.
Oui, j'aime bien les moules.
- Elbette seviyorum.
Bien sûr que je t'aime.
- Evet. Evet, elbette seviyorum.
Bien sûr.
Elbette seviyorum, Fresca'yı sevdiğim gibi.
Bien sûr, comme j'aime les sodas.
- Elbette seviyorum.
- Naturellement.
- Elbette seviyorum.
Bien sûr que oui.
Elbette seviyorum.
Bien sûr!
- Elbette seviyorum.
- Beaucoup.
Elbette seviyorum.
Bien sûr que oui.
- Elbette seviyorum.
- Evidemment.
Elbette seviyorum.
Mais oui!
- Elbette seni seviyorum.
- Bien sûr que je t'aime.
- Charlie leoparını seviyor. - Elbette leoparımı seviyorum.
- Charlie aime son léopard.
- Elbette seviyorum.
- Mais...?
Elbette, seviyorum. Sadece bugün ders verme nedeni ile...
Bien sûr que si, mais je dois donner un exposé aujourd'hui.
Elbette seviyorum canım.
Bien sûr que je t'aime!
- Elbette çocukları seviyorum.
- Mais si!
Elbette seviyorum.
Bien sûr.
- Seviyorum elbette.
Bien sûr que si!
- Elbette. Seni olduğun gibi seviyorum.
Je t'aime telle que tu es.
- Elbette, seviyorum.
Bien sûr, je t'aime.
# Elbette kaygılanıyorum, onu hala seviyorum, ama kendini toplamalı.
Bien sûr, je suis inquiet, je l'aime toujours. Mais elle doit reprendre des forces.
Elbette seni seviyorum.
Bien sûr que je t'aime.
- Elbette, seviyorum.
Mais bien sûr.
Elbette ki seviyorum.
Oui, bien sûr.
- Hey, diğer kardeşin Ben'i seviyorum. - Elbette.
J'aime bien ton frère Ben.
Elbette yaptığın işi seviyorum.
Bien sur, j'adore ce que vous faites.
Ah Paulo, elbette seni seviyorum.
Oh, Paolo, je t'aimes.
- Elbette ki seviyorum.
Oh, mais si, je les aime.
Teyze ile konuşmam gerekiyor. Elbette, fakat biriyle karşılaştığında ona "seni seviyorum" demen gerekiyor.
Pour parler à quelqu'un, il faut d'abord dire "l-lo-ve-you".
Elbette seni seviyorum.
Oui, bien sûr que je t'aime.
Elbette. Hilly'i seviyorum. Oğlum o benim.
Bien sûr j'aime mon fils.
Elbette... seviyorum. Elbette seni seviyorum.
Bien sûr que je t'aime.
Evet, seviyorum elbette!
Oui, je t'aime, bon sang!
Elbette hala Hanna'yı seviyorum.
Bien sûr que je l'aime toujours.
- Elbette seni hâlâ seviyorum.
Mais bien sûr que je t'aime.
Bu elbette kesin bir kural değil... ama, ben böyle düşünmeyi seviyorum.
Pas nécessairement dans cet ordre, mais j'ose croire que c'est dans cet ordre.
Fotoğrafları seviyorum, elbette. Ama bu şekilde hayatımı kazanmak fikri beni korkutuyor.
J'aime prendre des photos, bien sûr mais ça me fait flipper de me dire que je doive en vivre.
Elbette, onu seviyorum.
Bien sûr.
- Elbette onu seviyorum.
- Bien sûr que je l'aime.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]