English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ E ] / Elbette olmaz

Elbette olmaz translate French

169 parallel translation
Elbette olmaz.
- Bien sûr que non.
- Zahmet olmazsa. - Elbette olmaz.
Si je ne vous en prive pas!
Oh, elbette olmaz.
Non, mauvais choix.
Elbette olmaz, hele de bunca yıldan sonra.
Surtout après tant d'années.
Elbette olmaz.
Bien sûr.
- Elbette olmaz. Kızıllar engelliyordur.
- La propagande communiste.
Elbette olmaz.
- Des beignets? Non.
Hayır, elbette olmaz.
Non, bien sûr, c'est évident.
Hayır, elbette olmaz.
Sûrement pas.
- Elbette olmaz.
- Je vous en prie.
Hayır dedim, doğal olarak, elbette olmaz.
Mais j'ai refusé. Bien sûr que non.
Elbette olmaz.
D'accord, j'accepte qu'on en discute
Elbette olmaz.
Non.
Elbette olmaz. O bir doğal fenomen.
C'est un phénomène naturel.
Elbette olmaz.
Évidemment!
Elbette, ama ucuz olmaz sanırım.
C'est cher chez lui.
- Elbette olmaz.
- Pas du tout.
Elbette, olmaz.
- Certaine!
Elbette sorun olmaz.
Non, ça ne m'ennuie pas.
Elbette az kanıtla hüküm vermek doğru olmaz, fakat...
Je ne jugerai pas sans preuves, mais...
Bu pek zor olmaz elbette.
Cela ne présente aucune difficulté. En voiture?
- Seninle işim olmaz benim. - Elbette olur...
- Rien ne m'oblige a avoir affaire a vous.
Elbette, olmaz mı.
Bien sûr, chérie.
Elbette istemiyorum. Çiftliklerle hiç işim olmaz. İpek elbiseler, güzel arabalar ve bakımlı bir adam istiyorum.
Moi, je ne veux pas de ferme, mais des robes en soie, une calèche, et un homme qui sente bon.
- Şöhret heveslileri olmaz. - Elbette.
Pas d'amateurs de publicité!
Edgar'ın ölmüş olması çok yazık elbette ama bir çiçekle bahar olmaz derler.
La mort d'Edgar est tragique, mais vous n'avez rien à vous reprocher.
Belki de Tanrı beni aciz yaratmıştır. İyi bir amaç uğruna elbette. Hep öyle olmaz mı?
Dieu m'a peut-être estropié, à dessein, comme II le fait souvent.
Elbette sorun yok. Sen varsan asla sorun olmaz.
Bien sûr, tout va toujours bien quand vous êtes là.
Elbette olmaz.
- Bien sûr.
Elbette sorun olmaz.
Bien sûr que non.
Bu ortamda olmaz, elbette.
Pas à ce moment, c'est certain.
Elbette, çıraklığın sırasında parası pek iyi olmaz, ama bileğine bir altın bilezik geçirmiş olursun, değil mi?
Ça ne paie pas lourd tant que tu es apprenti, mais si tu persévères, tu auras un métier dans les mains.
Elbette, muhasebecilikten aslan terbiyeciliğine geçiş biraz büyük bir kariyer değişikliği olmaz mı? Tabii.
Oui.
Elbette olmaz.
Non, bien sûr...
- Elbette efendim. Hiç su olmaz olur mu?
Bien entendu.
Elbette hayır. Böyle şeyler olmaz.
Personne ne connaît ça.
Elbette hayır. Elbiselerin ona olmaz ki.
Évidemment que non, il fait deux fois ta taille!
- Elbette ki olmaz, oy kullanmaya ehil değilsiniz ki.
C'est naturel, vous n'avez pas le droit de vote.
Elbette olmaz.
Bien sûr que non.
Elbette, kim olmaz ki?
- Comme tout le monde.
- Hayır, elbette olmaz...
- Non, bien sûr que non...
"Onun yokluğuna alışacağız elbette... " ama umarım bu çabuk olmaz.
On s'habituera à son absence... pas trop vite, j'espère.
elbette, başkasının gözdesine dokunmak olmaz! ama gerçekten yaralı... dinlenmesi lazım!
Oui, il n'est pas décent de plaisanter avec la femme d'un autre homme.
- Elbette olmaz.
- Bien sûr.
Elbette öyledir. Kim olmaz ki?
Qui ne le serait pas?
Elbette, bu seninle asla bir problem olmaz, değil mi?
Mais tu n'as pas ce problème.
Elbette, bütün bunlardan dolayı itibar kazanmam gerek, ama bu doğru olmaz.
Je ne peux m'approprier les lauriers, car c'est grâce à vous, princesse Atta,
Elbette öyledirler, ama onlarla Gerçek ya da Cüret oynamak hoş olmaz mı? Ne?
Bien sûr, mais... ce serait cool d'y jouer avec elles.
Elbette. Her zaman adı bu olmaz.
Pas toujours sous ce nom
- Elbette olmaz.
Bien sûr.
- Elbette. - Şimdi olmaz.
On est occupés, Melvin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]