Elbette eminim translate French
144 parallel translation
Elbette eminim!
Bien sûr!
- Elbette eminim.
- Certain.
- Elbette eminim.
- Et comment!
Elbette eminim.
Bien entendu.
Elbette eminim.
Bien sûr!
- Evet, elbette eminim.
- Bien sûr, que j'en suis sûr.
Elbette eminim.
Naturellement.
Elbette eminim. İçine koyarken beni gördün.
On a dû voler le portefeuille.
- Elbette eminim.
- Évidemment, je suis sûr.
- Elbette eminim.
- Bien sûr.
Elbette eminim.
- Oui, certain.
- Elbette eminim!
Evidemment, j'en suis sûr.
Elbette eminim. Neden?
Très bien.
- Elbette eminim.
- Evidemment.
Elbette eminim.
Bien sûr que si.
- Elbette eminim.
Tu es sûr? Bien sûr.
Elbette eminim, annesi yılbaşı gecesi söz verdirmişti.
Sa mère l'a fait jurer au Réveillon.
- Elbette eminim. Böyle bir şeyi unutmam.
- Il y a des trucs qu'on n'oublie pas.
Elbette eminim.
Evidemment, je suis sûr.
- Emin misiniz? - Elbette eminim. - Ben bir şey yapmadım.
- Rerirez ce revolver!
- Elbette eminim.
- J'en suis sûre.
- Elbette eminim.
Bien sûr.
Elbette eminim göt lalesi.
Bien sûr, abruti!
Elbette eminim.
J'en suis certain.
- Elbette eminim.
- Absolument.
- Elbette eminim.
- Si j'en suis sûr?
- Elbette eminim. - Devam et, ikimizide mutlu et.
Vas-y, fais deux heureuses.
Emin misin? Elbette eminim!
Tu en es bien sûr?
Onun Louis Bauer olduğuna eminim. O evde neler çevirdiği üzerine inanılmaz tahminlerim var ama ispatlayamam elbette.
Je suis sûr qu'il s'agit de Louis Bauer, et je flaire pourquoi il est dans cette maison.
Elbette eminim.
- Rien. Permettez-moi.
- Elbette eminim.
Bien entendu.
Tabi, elbette öyledir, eminim.
Ça me fend le cœur.
Elbette, eminim.
Pas du tout!
Elbette, eminim istiyorsundur.
- J'en suis certain.
ah... eminim, elbette. hayır, söylediklerime inanmıyorsunuz bay. Ellington.
bien sûr, non, maintenant c'est vous qui mentez Mr Ellington
Darrin, eminim iyi daktilo kullanıyor yemek yapıyor, bütün ev işlerinile ilgileniyor, elbette harika golf oynuyordur.
Je suis sûre qu'elle sait taper, faire la cuisine, tenir les comptes et jouer au golf.
Elbette, sizin gibi saygın bir doktor bunlardan mübahtır, eminim.
Bien entendu, vous êtes, Dr Niide, en dehors de toutes ces conjectures.
- Hayır eminim elbette.
Ah oui?
Anlıyorum Gerard, elbette. Eminim.
Je comprends.
- Elbette, eminim. 10,000 $'dan kaçırırım mı sanıyorsun, öyle mi?
Sinon, je ne laisserais pas passer une telle somme.
Elbette ki eminim.
Je suis certain.
Elbette! Elbette! Şu anda çekin karşılıksız çıkacağını düşündüğünüzden de eminim.
Je sais que vous pensez... qu'il est sans provision... mais hélas... ce sera cela ou rien.
Elbette, eminim ki akşam gazetelerine dikkatle bakacaktır, fakir bir adam için ağır bir kayıptı.
Je suis sûr qu'il va lire les journaux. Pour un homme pauvre, sa perte est très importante.
Elbette ki eminim.
- Bien sûr que oui.
Eminim iyi yönleri de vardır. - Elbette var.
Je suis sûr qu'il a ses bons côtés.
Elbette Asteğmen, bunu yapacağınıza eminim.
Oui, enseigne, j'en suis certain.
Elbette ki eminim.
Bien sûr!
Elbette, bu yasal olarak uygun bir davranış değil. Ama yine de eminim ki, gazeteler bununla ilgilenecek.
On sait que ça ne tiendrait pas le coup devant un tribunal, mais les journaux peuvent enquêter.
Elbette, eminim. kendim denedim.
Forcément. J'ai testé.
Eminim. - Elbette!
- Evidemment!
Elbette, eminim.
Evidemment, que j'en suis sûre!
eminim 1847
eminim ki 169
eminim öyledir 355
eminim iyidir 17
eminim öyle 22
eminim yaparsın 24
eminim öyleydi 16
eminim vardır 38
elbette 13408
elbet 35
eminim ki 169
eminim öyledir 355
eminim iyidir 17
eminim öyle 22
eminim yaparsın 24
eminim öyleydi 16
eminim vardır 38
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette benim 21
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette isterim 24
elbette öylesin 20
elbette biliyorsun 19
elbette ki 133
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette benim 21
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette isterim 24
elbette öylesin 20
elbette biliyorsun 19