English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Her sabah

Her sabah translate French

2,961 parallel translation
Sen 100 kilo kaybettin ben de her sabah arabamin anahtarini kaybediyorum.
{ \ pos ( 120,268 ) } T'as perdu 90 kg, { \ pos ( 120,268 ) } je perds mes clés tous les matins.
Onlar da sana söylediler- - Beyaz atın üzerinde bir görüntü var, her sabah 6 ile 8 arasında dolanan.
Qui vous ont dit vous avoir vue, sur un cheval blanc, chevauchant chaque matin entre laudes et tierce.
Her sabah onunla birlikte.
Elle est avec lui chaque matin.
SağIıklı olarak uyandığın her sabah için bana teşekkür etmelisin. Seni öldürmek işte bu kadar kolay olurdu.
Elle devrait me remercier d'être vivante tous les matins.
Yani, neredeyse her sabah bana kahvaltı hazırlar.
Genre, tous les matins, il me prépare le petit-déjeuner.
Her sabah uyandığımda içimde öyle bir- -
Je me lève tous les matins... rempli de...
Her sabah, Kona Coffee Hut'a uğradıktan sonra buraya gelirim.
Je viens ici chaque matin après m'être arrêté acheter ce café.
Her sabah düzenli olarak söylediğin şarkının bir parçası onlar.
Ça fait partie de ta chanson matinale.
Her sabah uyanıp normal olmayan bir şeyin gerçekleşmesini dilediğimi?
Tous les matins, je me réveille en priant pour qu'il m'arrive quelque chose d'anormal.
Her sabah uyanıp baktığımda, onu bana sarılmış kulağımı yalarken bulurdum.
Tout les matins, je me réveillais auprès de lui, il me câlinait, et me léchait l'oreille.
Her sabah biraz daha yaşlanarak uyanıyorum.
Chaque matin je me réveille Je meurs un peu
Her sabah iki saat suyunuz oluyor.
Tu as le droit à deux heures d'eau chaque matin.
Öğle yemeği makbuzlarını her sabah merkez bürodan size ben getiriyorum.
J'apporte la comptabilité de la cantine le matin, du bureau du principal.
Eric her sabah bir kaç dakika yalnız ve korumasız olacaktı ve başına kötü bir şey gelebilirdi.
Et que, quelques minutes chaque matin, Eric serait libre et sans surveillance et un truc horrible pourrait lui arriver.
Uykuya senden daha çok ihtiyacım var. O aptal budama ağacını kestiklerinden beri güneş her sabah gözüme giriyor.
J'ai besoin de plus de sommeil que toi, et depuis qu'il ont abattu ce stupide prunier, le soleil m'arrive droit dans les yeux tous les matins.
Her sabahı okula uçacağız
On volera jusqu'à la fac chaque matin
Her sabah alt katta gelirdim ve kafesinde bir yumurta olurdu.
Chaque matin je descends et il y a un oeuf au fond de la cage.
Ayrıca her sabah kahve ve her gün boyun masajı.
Mon café tous les matins, avec un massage.
Yani, her gece benim olmayan her şeyi unutmak ve her sabah uyandığımda kim olduğumu bulmak zorundayım.
Je m'efforce chaque soir d'oublier ce que je ne suis pas. Et chaque jour, de découvrir qui je suis.
Öğle tatiline ve hafta sonuna boks ekledim. Haftada üç defa kick-boks dört defa krav maga her sabah gün doğarken ve akşam gün batarken bir saat meditasyon yapıyorum.
Boxe à midi et le week-end, kickboxing trois fois par semaine, krav manga 4 fois, une heure de méditation au lever du soleil, et au coucher.
Her sabah saat beşte Angela, Onestate'in yazılımını üç dakikalığına kapatıyor.
Tous les matins à 5 h, Angela désactive le logiciel de OneState, trois minutes.
Ama her sabah seninle uyanma fikrine aklım yattı.
Mais... Je commence à me faire à l'idée de me réveiller à tes côtés.
Her sabah beraber uyanma işine ne oldu peki?
Et se réveiller ensemble tous les matins?
Yakın dostun Max'i, her sabah senin atınla yürürken,... ve çöplüğüme dışkısını dışkılatırken görüyorum.
Je vois ta bonne amie Max promener ton cheval tous les matins et jeter ses crottes dans ma benne.
Sonra, her sabah terasında bir yürüyüşe çıkarım. Şehrin ilhamlı havasını, içime çekerim.
Tous les matins, j'irais sur la terrasse, respirer l'inspiration de la ville.
Her sabah fikirlerle ve şakalarla gelmek görevimiz sayılır.
notre mission est de trouver des idées et des vannes.
Her sabah toplanır.
Chaque matin.
İşin özü "Bayan Ben Anlamam", her sabah tüketimde bir yükseliş yaşanıyor.
Ecoute madame "je vois rien", il y a un pic tous les matins
- Her sabah bana ucube derdi elime vurup kitaplarımı düşürürdü.
Chaque matin, il me traitait de monstre, faisait tomber mes livres.
Ediyorum, her sabah saat 6 : 00'da kalkıyorum.
Ouaip, réveillé à 6 heures chaque matin.
Her sabah en erken ben geliyorum.
Je suis le premier à me montrer tous les matins.
Her sabah erken gelen, haftasonları burda olan bendim.
J'arrive plus tôt, je viens le week-end.
Bir gün, gerçekten de çok tatlı bir çift beni aldı ve her sabah süt verdiler.
Un jour, un gentil couple m'a recueillie, donné du lait tous les matins.
Neredeyse her sabah konuşuyoruz.
On se parle chaque matin.
Her sabah kreş diye onun dairesine bırakılırdık.
Elle nous gardait pendant la journée.
Her sabah 9-10 arası kafeye gelir.
Sa seule habitude c'est un café tous les matins de 9 à 10.
Doc her sabah buraya geliyor, biliyor musun?
Tu sais que Doc viens ici tous les jours?
Her gözlem görevinde, bitmek bilmeyen kovboy müziği. Her sabah kahvesini içerken "Şunu belirteyim, züppe. Bu kahve çamur gibi." derdi.
Chaque nuit à planquer, de la musique western pendant des heures, chaque matin, en prenant son café, il me disait : "Hé, fiston, ce café a un goût de poussière".
Her hafta birkaç sabah izinli olursun.
Je te libérerais quelques matinées par semaine.
Her ikinizi de yarın erken saatlerde görmek istiyorum. Sabah saat yedide, prova için hazır olun.
Je veux vous voir demain à sept heures pour les essais.
Her gün sabah 7 : 00 ile akşam 4 : 00 arası buraya olacaksın.
Vous devez vous montrer ici chaque jour, de 7h00 à 16h00.
İster sabah, ister akşam, ister gece... Her zaman ulaşabiliyordum ona.
Il était disponible pour moi matin, midi et soir.
Sabah ilk olarak... duş alırken seni yatakta bırakırdım ve yatak odasına geri döndüğümde, her zaman... yeniden uyuyakalmış olurdun.
Je te laissais au lit, je prenais ma douche et quand je revenais, tu t'étais... rendormie.
"Ve kendini ne kadar ihanete uğramış hissettiğini biliyorum. " Sana her şeyi mektupta yazamam... "... ama bu sabah seni aklayacak olan kanıtla birlikte Kingsly'e gideceğim.
Je ne peux tout dire dans ma lettre, mais je vais aller voir Kingsly avec des preuves qui t'innocenteront.
Her şey ve herkes tam da Noel sabahında normale dönmüştü.
Tout était redevenu normal à temps au matin de Noël.
Normalde sabah erken uyanan biriydim şimdiyse her gece ona eşlik etmemi istiyor.
Je suis plutôt du matin, mais maintenant elle me demande de le faire tous les soirs.
Her zaman cuma için hazırımdır. Genellikle Pazartesi sabah saat 9'dan itibaren.
Toujours prête pour le vendredi, dès 9 h le lundi matin.
Sabah uyandığımda her şeyi unutmuştum.
Et au matin, envolée!
O sabah sana söylediğim her kelimeden nefret ettim, Britt.
J'ai détesté tous les mots prononcés ce matin-là, Britt.
Akşam saat 6'dan sabah 2'ye kadar her pislik burada yazılı.
J'en ai noté tout un paquet entre 18 h et 2 h du mat'.
Sanki dünmüş gibi kayıt yapılmasını, baskısını, her şeyi hatırlıyorum. Ama bu sabah kahvaltıda ne yediğimi hatırlayamıyorum.
Je me souviens de la session d'enregistrement, et de la production... de tout comme si c'était hier et j'arrive pas à me rappeler ce que j'ai mangé au petit déjeuner ce matin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]