English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Onu bana bırak

Onu bana bırak translate French

362 parallel translation
Defol. Onu bana bırak.
Sortez...!
- Onu bana bırak.
- Oh, laissez-moi cela.
- Sen onu bana bırak.
Laisse-moi faire.
Sen onu bana bırak.
Je vous laisse.
Adam para babası, onu bana bırak.
Merde! Du fric à la pelle! Laisse-moi faire...
- Onu bana bırak.
Je m'en charge.
Onu bana bırak, Fante. Sadece iki dakika yeter.
Laisse-moi m'occuper de lui.
Ayak bağı konusuna gelince onu bana bırakın.
Et puis, pour vous nourrir, il y a le système Marines!
Onu bana bırakın.
Faites-moi confiance.
Pekala evlat, onu bana bırakın artık.
Bien, les gars, laissez-le-moi.
Onu bana bırakın.
Laissez-moi faire.
Onu bana bırakın.
Laissez-la moi.
Sen onu bana bırak.
T'en occupe pas.
Onu bana bırakın!
- Laissez-le-moi!
- Onu bana bırakın, dersini vereyim.
- Laissez-le-moi. Il va comprendre.
Onu bana bırakın, efendim.
Soyez tranquille.
Onu bana bırak!
Laisse-moi faire.
Tam benim adamım, onu bana bırak.
C'est mon genre, alors laissez-le-moi.
- Onu bana bırak. Şimdi, Jimmy, amcan olarak gerçekten ısrar etmeliyim ki...
Jimmy, je suis ton oncle et je dois insister...
Onu bana bırak.
Laissez-moi faire.
Artık onu bana bırakın.
Attendez dehors.
O tam dişime göre... onu bana bırakın.
C'est à moi de m'occuper de lui. J'en ferai ce que je veux.
- Onu bana bırak.
- Non. - Laissez-moi faire.
Onu bana bırak!
Vraiment?
Onu bana bırakın.
Laissez-le-moi.
- Onu bana bırakın.
- Laissez-moi faire
Sen onu bana bırak.
Soyez sans crainte.
Tamam, artık onu bana bırak.
Très bien, laisse-moi m'en occuper.
Bana ne istersen yap ama onu serbest bırak.
Laissez-la partir!
Onu bana bırak.
Laisse-le-moi.
- Anlamıyorum... - Onu bana bırak, Harry.
- Je me charge d'elle, Harry.
Bırak şimdi onu da bana bir içki ver.
Arretez, et servez-moi un verre.
Tıraşı bırak, onu bana satmıyorsun.
Ne me fais pas l'article.
Onu bana ve çocuklara bırakırsanız itirafnamesini sabah masanızda bulursunuz.
Que si vous nous le laissez, vous aurez ses aveux sur votre bureau demain.
Siz bana bırakın bu işi, meclise getiririm ben onu.
Laissez, je l'amènerai au Capitole.
- Onu başımızdan savayım. - Hayır, bana bırak.
Je m'en occupe.
Sen onu bana bırak.
La première fois que j'ai tué un homme, je me suis enfin senti respecté.
Bu işi bana bırak. Onu korkutuyorsun.
- Laisse-moi faire, tu lui fais peur.
Siz onu yakalayın. Burayı temizlemeyi bana bırakın.
Partez à sa recherche.
Onu yere bırak, rahatla ve postayı bana ver.
Débarrassez-vous, posez ça là, mettez-vous à votre aise, et donnez-moi le courrier, voilà!
Benden ayrıldığında, Çocuklarla buluştum Bana verdiğin şu küçük atı serbest bırakıp onu takip ettik, doğru yuvasına döndü.
Quand tu m'as quitté j'ai retrouvé les gars. On a détaché le cheval que tu m'avais donné et on l'a suivi.
Onu bana ver. Bırak!
Donne-moi ça.
Onu bana bırakın. Dışarıda bekleyebilirsiniz.
Veuillez sortir et me laisser m'occuper de lui.
Onu bana bırak.
Très bien.
Peder, bırak şimdi duyduklarını, bana bunlar nasıl önlenir onu söyle! Aklınla da bir çare bulamazsan bu duruma...
Ne me le dites pas, si dans votre sagesse... vous ne pouvez me prêter aide!
Onu soymamam için harcadığı parayı bana verse, onu soymayı bırakırdım.
S'il me donnait ce qu'il dépense pour que j'arrête de le voler, j'arrêterais.
Onu tuzağa düşürürüz. Sen o işi bana bırak.
Il mordra à l'appât que je lui tendrai.
- Pekâlâ, onu bana bırak. - Bize.
Laisse-moi faire.
Bana bırak sen onu.
Je m'en occupe.
İş fizikselleşirse bana bırak onu.
S'il vous malmène, laissez-le-moi.
Bırakın beni, onu bana ver...
Rendez-la-moi! Rendez-la-moi!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]