English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Ben yalnızım

Ben yalnızım translate Portuguese

1,086 parallel translation
Görünen o ki, ben yalnızım.
Sozinho, acho.
- Ben yalnızım. - Emanet işini nereden biliyorsun?
- Eu não estou com ninguém.
Ben yalnızım, çünkü Sandy Banatoni benim canlı olduğumu bilmiyor.
Eu sinto-me só porque a Sandy Banatoni não sabe que eu existo.
Ben yalnızım sadece.
Eu também.
Kızım ve ben beş yıldır burada yalnız yaşıyoruz.
A minha filha e eu vivemos aqui sozinhos há cinco anos.
Ben bu toprakların gizemli kovboyu Yalnız Kovboy'um bunlar da sadık dostlarım.
- Sou o misterioso cavaleiro das planícies, o Range Rider, e estes são os meus fiéis companheiros.
Ben yalnız çalışırım, tamam mı?
- Eu trabalho sozinho, entenderam?
Üzgünüm, ben yalnız çalışırım.
Desculpa mas tarbalaho sozinho.
Ben evde yalnızım.
Disseram "presos"?
Ben hep yalnızım zaten. Öyle söyleme.
- Eu estou sempre sozinha.
- Unut bunu, evlat. Ben yalnız çalışırım.
Esquece, rapaz, eu trabalho sozinho.
Biliyorsun, Garthe ve ben, projemizi yarın gerçekleştiriyoruz. Yalnız harcayamayacağım kadar çok param olacak.
Assim que eu e o Garthe concluirmos o nosso projecto, amanhã, terei mais dinheiro do que jamais poderei gastar sozinha.
Ben yalnız çalışmaya alışkınım.
- Estou habituado a entrar sozinho.
Ben bu çifte kumruları yalnız bırakayım.
Vou deixar os dois pombinhos em paz.
Koruma altına girmek istemiyor, ben de ortalıkta yalnız bırakamadım.
Ela não vai para custódia protectora e eu não podia deixá-la lá fora sozinha.
Özür dilerim ama ben yalnız kalmak zorundayım.
Lamento, mas tenho de ficar á sós.
Ben biraz odamda oturacağım. Yine yalnızım. Her zamanki gibi.
Se precisarem de mim estou no meu quarto, sozinho novamente... naturalmente.
- Ama Brian'ı yalnız bırakamayız? .. - Ben burdayım!
Mas querido não podemos deixar o Brian sozinho.
Ben yalnız gideceğim, tamam mı?
Deixa-me ir sozinho, está bem?
Sen ve ben yalnız başımıza mı?
Irmos os dois sozinhos...
Veya ben burada yalnız olsaydım, neler hissederdim.
Ou o que eu sentiria se aqui estivesse sozinha.
Sanırım bunları söylerken şaka yapıyordun. Bir palyaço gibi davranmayı planlıyorsan, ben gideyim, yalnız dans edersin.
Espero que isso que disseste antes tenha sido uma brincadeira... porque se tens a intenção de fazer discursos... ponho-me a andar e tu danças a solo.
Ben de senin gibiyim. Yalnızım.
Estou tão sozinho como tu.
- Ben de yalnızım.
Eu também estou sozinho.
Ben yalnız olmak istemiyorum.
Sà ³ quero ter alguà © m comigo.
- Ben de yalnızım.
- E eu estou sózinho.
Ben kendiminkini yalnız yapacağım.
Eu faço o meu sozinha.
Ondan ayrıldım, ama o beni aramaya çıkıyor..... ve ben eve yalnız gitmeye korkuyorum.
Fugi dele, mas ele anda por aí à minha procura... e estou mais ou menos assustada para ir para casa sozinha.
Ben çok yalnızım.
Estou tão só...
Evet, aptalca ama ben yine de yalnızım.
Três é que era bom. Mas...
Artık bunu söyleyebilirim. İşte bu gece ben de nihayet yalnızım.
Posso dizê-lo porque hoje estou finalmente solitária.
Ben sizi yalnız bırakıp Albert'la yemeğe çıkacağım. - Tamam.
Vou-vos deixar sozinhos e vou jantar com o Alberto.
Günaydın gün ışığım, bugünlerde ben de yalnız uyuyorum ama bunu reklam etmeye niyetim yok.
Bom dia, minha flor. Eu também dormi sozinho nestes dias mas não ando por ai a espalhá-lo.
Burnuna tüp sokulunca insanın düşünecek vakti oluyor. Fark ettim ki ben bu dünyada yalnızım. Kimse beni ziyarete gelmedi.
Um homem tem muito tempo livre, quando tem um tubo no nariz, e cheguei à conclusão de que estou sozinho neste mundo.
Kızkardeşlerimi bulduğumda ben... yalnız olmayacağım, onun için defol.
Bem, quando eu encontrar as minhas irmãs, não estarei só, portanto vai-te embora. Tricornudos podem ser muito perigosos.
Ben kapatırım, sen yalnız mutfağı kapat.
Fecho eu. Fecha bem a cozinha.
Ben de senin gibi yalnızım.
Não sou tão só como tu.
Bakın eğer yük oluyorsam, giderim. Yalnız yemeğe alışkınım ben.
Se começar a abusar, estou acostumado a comer sozinho.
Ben acım ile yalnız kalmak için yukarı çıkıyorum.
Vou lá para cima para estar só com o meu pesar.
Yalnız başima yürüyordum, insanlarin arasinda olmaya dayanamadım, ben de buraya geldim.
Andava a passear sozinho, não conseguia estar perto das pessoas, por isso vim para aqui.
Mimi koleje gidecek ve ben yalnız kalacağım.
Mimi vai para a universidade, e eu vou a estar só.
Baban ve ben sorunları halletmemiz için yalnız kalmaya ihtiyacımız var.
O teu pai e eu precisamos de estar sós para resolver as coisas.
Ben gidip bir bakayım. Sen burada yalnız kalabilecek misin?
Eu vou dar uma vista de olhos Fica bem cá em baixo, sozinha?
Ben Karakas'a karım Miami'ye ve sen sevgili dostum, Meksikalıların bile kendini yalnız hissettiği Agua Prieta'ya.
Eu vou para Caracas, a minha mulher para Miami e tu, meu querido amigo, para Agua Prieta, onde até mesmo um mexicano se sente só.
Ben de seni almaya geliyorum. Daha sonra seninle beraber başka bir yere gideceğiz. Yalnız başımıza.
Vou aí buscar-te e vamos os dois para qualquer sítio juntos.
Ben şansımı yalnız deneyeceğim.
Tomarei os meus riscos sozinho.
Sonra sen de bana "Güzel, ben artık ölüyorum ve seni yalnız bırakacağım" diyebilirsin.
Para poderes dizer, "Bem, óptimo. Agora vou morrer e vou deixar-te."
- Kardeşim. Ben yalnızca, Amerikalıların hakim olduğu bu acımasız ve zor dünyada hayatta kalmaya çalışan bir siyahım.
Sou um prero narural a renrar sobreviver na cruel e dura América corporarivisra.
"Bu çocuk farklı olacak ve ben onu yalnız bırakmayacağım."
"Esse miúdo vai ser diferente e não vou estragar isso".
Ben de Monica'yla yalnız kaldım.
Fiquei sozinho com a Monica.
Tek bildiğim bu Ben sadece yalnız bir adamım.
Tudo o que eu sei é que sou só um homem solitário.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]