Çok genç translate Portuguese
2,679 parallel translation
Kate'in annesi Devrimden önce çok genç yaşta, Kate'in doğduğu ve gençlik yıllarını geçirdiği
A mãe de Kate. Ela morreu jovem na Suíça, antes da revolução... onde Kate nasceu e passou os primeiros anos.
Bir kadın olmasına ve çok genç olmasına rağmen çok arif ve bilgiliymiş.
Embora fosse mulher e jovem, ela era sábia e inteligente.
Çok genç tatlı bir kıza benziyor.
Ela parece ser uma jovem muito simpática.
Bugünlerde pek çok genç adam gençliklerini güzelliklerini gevşek ve hızlı yaşamak uğruna heba ediyorlar ama sen gerçek bir Tolstoycusun.
Tantos jovens hoje em dia estragam a sua bela aparência com uma vida desregrada, mas tu és um tolstoiano verdadeiro, posso vê-lo.
Biliyor musun Sofya'ya kur yaptığımda çok genç ve güzeldi, benimle beraber olması imkansız gibiydi.
Quando cortejei a Sofia ela era tão jovem e pura que parecia impossível que a pudesse ter.
Sen ünlü biri olacaksın, Brüno ve dünyanın her yerinde homoseksüelliği bırakmak isteyen bir çok genç insana örnek olacaksın.
Irá ser tão famoso, Bruno... Irá preparar o caminho para outros jovens rapazes, em todo o mundo, que querem largar o estilo de vida homossexual e mudar as suas vidas.
Çok genç olduğunu söyledim, ama o hemen süpürmeya başladı.
Eu disse que ela era muito jovem, mas ela simplesmente começou a varrer.
O çok genç.
Ela é muito jovem.
Gerçekten çok genç görünüyorsun.
Você aí parece muito jovem.
Çok genç bir kızla çıkıyorsun, Marc.
Quer dizer, tu andas a namorar uma adolescente, Marc.
- Çok genç.
- É muito nova.
Çok genç.
É muito jovem.
Çok genç.
Tão jovem.
Samantha annesini hatırlamak için çok genç... fakat Leo onu özlüyor.
Olha, a Samantha é a mais nova de todos, mas... o Leo, tem saudades dela.
Çok genç görünüyor.
Parece muito jovem.
"Beş dakika öncesi" Çok genç ve formda birisin.
Cinco minutos mais cedo és jovem e estás em boa forma.
Çok genç ve hastasın ve tekmelemeye de gelmezsin ama şu an aklımda sana kemerimle 5-6 darbe vurasım var.
Mas você é muito jovem e doente, e desinteressante até às botas. Mas agora, acho que quero dar-lhe umas cinco ou seis cintadas no lombo.
çok genç yaşta çok zorluklarla boğuşmalarla.
E que tem de estar sempre a lutar, apesar de ser tão novo.
Ama çok genç.
Mas ele é muito novo.
Sen genç kalırken, sevdiklerinin yaşlanması çok can sıkıyor.
É deprimente ver as pessoas de quem gostamos a envelhecerem, enquanto nós ficamos jovens.
Genç arkadaşının geçen gece çok acelesi vardı.
O seu jovem amigo estava com muita pressa naquela noite.
Genç adam çok akıllı.
Isto é que é um jovem sensato.
Genç olduklarında çok zor olur.
É sempre muito difícil quando são tão jovens.
- Çok güzel genç bir bayandı.
Ela era uma linda rapariga. - Ela morreu?
Genç Lord dean için Onlar yumuşak ve daha çok tehlikeli
Porque, jovem mestre Dean elas são criaturas doces, perigosas e imprevisíveis.
Sonucunda da, çok uzun bir müddet genç kaldığımı söyleyebilirim.
É uma palavra adorável para descrever uma situação amorosa. E, como resultado, permaneci jovem por muito tempo.
Ama bence siz çok iyi, güzel bir genç bayansınız.
Kelly, mas acho-a uma mulher jovem, muito boa e atraente.
Bu genç adam çok yakında benim damadım olacak!
Este jovem vai ser o meu futuro genro!
Genç prens gelmeyince çok üzüldü ve kendini odasına bağladı
Ficou tão decepcionada por o príncipe não ter vindo, que se fechou no quarto
Çok mu genç?
Qual é a idade dele?
Kardeşin daha çok genç.
Apenas seu irmao e muito novo.
" Dün gece Chicago'da İngiliz Başbakanını dinledikten sonra Başkan Clinton'ın Churchill'imsi genç meslektaşından öğrenecek ne kadar çok şeyi olduğunu düşünmeden edemedim.
'Ao ouvir o Primeiro Ministro britânico... a noite passada, em Chicago, não pude deixar de pensar... o muito que o Presidente Clinton poderia aprender do seu novo colega'Churchiliano.'
Genç ailelere ve başıboş gruplara bakın. İnsanlara paraya ihtiyaç duyduklarında çok soru sormazlar.
Procura por retardatários, famílias jovens, pessoas que precisam de dinheiro extra e não questionam muito.
Bu çok zekice bir cümle genç bir beyinden gelen.
É uma frase muito... muito inteligente vindo de uma jovem... jovem mente.
Bayanlar baylar, bu akşam özel bir konuğumuz var çok sıkıntıları olan genç bir arkadaş.
Senhoras e senhores, temos um convidado especial, um jovem que tem passado por muito na vida.
Çok yazık böyle güçlü genç ve kendinden emin bir Tyto'yu yok etmek.
É uma pena desperdiçar uma Tyto tão forte, jovem e confiante.
Bu çok iddialı bir laf, genç bayan.
Isso já é demais, menina.
Henüz genç ama çok duyarlı bir şair.
Embora jovem, este é um poeta com uma sensibilidade extrema.
Çok güzel, genç bir kadınsın, Beth.
És uma mulher jovem e bonita, Beth.
Biliyor musun Gershon bu genç adam çok okumuş ama gerçek hayatı hiç bilmiyor.
Sabes, Gershon, este jovem é muito culto, mas não sabe nada sobre a vida real.
Bir varmış bir yokmuş çok uzaklardaki gizemli bir yerde Southend-On-Sea'de genç bir delikanlı tatile çıkmış.
Era uma vez, numa terra mística distante, muito distante bom... Southend-on-Sea, um jovem príncipe passou férias. O seu nome era Ian Dury.
- Gerçekten genç ve çok canlı.
É realmente jovem e vibrante...
Yani o kadar genç yaşta hamile kalmıştım ki anne-kızdan çok kardeş gibi olduk sürekli.
Éramos mais como irmãs porque a tive muito nova.
Quintus Arrius'a genç öğrencisini dövüştürmesi için meydan okudum ama ona çok değer veriyor.
Eu desafiei o Quintus Arrius a pôr o jovem protegido dele contra ele, mas ele estima-o demasiado.
Görünüm çok önemliydi ve başarıyı yansıtmanın yolu da genç görünmekten geçiyordu. Tabii ki.
Imagem era tudo, e projectar sucesso significava parecer mais jovem.
Senden çok şey bekliyoruz genç adam.
Esperamos grandes coisas de ti, meu jovem.
- Motta için daha çok genç.
- Por favor, malta!
İster yaşlı ister genç ol, dış görünüm hâlâ çok önemli.
Velho ou jovem, a aparência importa sempre.
Artık genç kız olduğuna inanabilmek çok zor.
Deus, é difícil de acreditar que ela... Já é uma rapariga.
"Böylesine genç, böylesine erken yaşta çok sevilmek iyi değildir." - "Kötü alışkanlıklara yol açabilir."
"Não é bom ser amado tanto tão jovem, tão cedo cria expectativas."
"Böylesine genç, böylesine erken yaşta çok sevilmek iyi değildir."
" Não é bom ser amado tanto tão jovem, tão cedo
çok gençsin 49
çok gençti 20
çok gençtim 19
genç 232
genç kız 23
gençler 170
gençlik 25
gencim 23
genç bir kız 20
gençsin 79
çok gençti 20
çok gençtim 19
genç 232
genç kız 23
gençler 170
gençlik 25
gencim 23
genç bir kız 20
gençsin 79
gençken 53
genç bir adam 28
genç bir kadın 21
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
genç biri 17
genç mi 23
genç hanım 33
genç dostum 37
genç bir adam 28
genç bir kadın 21
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
genç biri 17
genç mi 23
genç hanım 33
genç dostum 37
gençliğimde 18
gençtim 27
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
gençtim 27
çok güzelsin 532
çok güzelsiniz 65
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel bir kadın 44
çok güzel oldu 36
çok güzel olur 30
çok güzel bir şey 32
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel bir yer 50
çok güzel bir gece 22
çok güzel kokuyor 49
çok güzel olacak 59
çok güzel bir kadın 44
çok güzel oldu 36
çok güzel olur 30
çok güzel bir şey 32
çok güzel görünüyorsunuz 21
çok güzel bir yer 50
çok güzel bir gece 22
çok güzel kokuyor 49
çok güzel olacak 59