English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çok uzaklara

Çok uzaklara translate Portuguese

390 parallel translation
At onları çok uzaklara, Çin'e götürdü.
O cavalo levou-a para a longínqua China.
- Çok uzaklara.
- Demasiado longe.
Çabuk ol ve çok uzaklara git.
Vai rápido e para longe daqui.
Başlarken seni buralardan çok uzaklara götüreceğim.
Para começar, tenho de levá-lo para muito longe daqui.
Çok uzaklara, o egzotik yerlerden birine.
Muito longe, para um sitio bem afastado.
Beni beyaz atına bindirdi ve çok, çok uzaklara götürdü!
Senta-me no seu cavalo branco e leva-me com ele para muito, muito longe.
Belki çok uzaklara gidersin. Yeni yerlere. Ama gözlerin hiçbir şey görmeyecek.
Podes ir para muito longe para novos sítios mas os teus olhos nunca verão nada.
Sırf yelkenlerini açık gördüğünden, şimdiye çok uzaklara gitmiş olabileceğini düşündü.
Só quando viu as tuas velas. Pensou que já estarías afastado.
İhtiyar adam gözlerinin açtı, oldukça uzun bir süre çok çok uzaklara dalmıştı.
O velho abriu os olhos e, | por um longo instante... ele estava a voltar de muito longe.
Çok uzaklara gidiyoruz.
Estamos muito longe.
Çok uzaklara yelken açtıklarında, Karayel onları batıya doğru uzanan zehirli deniz boyunca dünyanın bir ucundan limbonun içine sürüklüyordu.
Se se desviassem muito da rota o vento negro arrastá-los-ia para oeste através do mar de veneno, e cairiam pela borda do mundo, no limbo.
- Çok uzaklara, Mısır'a.
- Parece que ao Egito.
ÇOK UZAKLARA GİDEBİLECEKLERİNE
QUE O SEU AMOR MÚTUO E INFINITO
Adayı rotasından çok uzaklara sürükleyebilir. Teşekkür ederim.
Podia até desviar a ilha mais do seu curso.
Çok uzaklara gidelim.
Suplico-te, não vamos.
Benim görüşüme göre zaten çok uzaklara gittik, efendim.
Considero que já fomos longe demais.
Çok uzun süre binmeyecekseniz... ve çok uzaklara gitmeyecekseniz binebilirsiniz.
É possível, se for por pouco tempo e uma distância curta.
Bana güvenme. Çok uzaklara gitmeyi düşünüyorum.
Não contes mais comigo, uma vez que estás a ir longe demais.
Julia Rainbird'ün sevgisinin gerçek boyutları senin, tabii benim ve bizden çok uzaklara gitmiş kayıp sevdiğimizin yardımıyla yaptığı şeyle görülüyor.
A real dimensão do amor dela está no que ela fizer, com a tua ajuda, claro, com a minha, e com a da querida falecida que se distanciou tanto de nós.
Sonra karanlık kuşattı beni... ve sözünü bile etmeyeceğim yollarda çok uzaklara yürüdüm.
Aí, a escuridão tomou conta de mim e vaguei muito longe... porestradas que não direi.
Ben, uh.. Bazen çok uzaklara
Às vezes ele exagera.
Çok uzaklara bakmaya gerek olmayabilir.
Pode não ser preciso procurar muito longe.
Bu yönetim kurulu bu bina boyunca ve oradan da çok uzaklara uzanır.
O conselho funciona em toda a extensão deste edifício até à outra extremidade.
Çok uzaklara gittim ve çok düşündüm.
Já viajei tanto e já pensei em tantas coisas.
Çok uzaklara gittim.
Viajei assim tanto.
Bir kelebek bana tekboynuzları çok uzaklara kadar kovalayan bir Kızıl Boğadan bahsetti.
Uma borboleta falou-me de um Touro Vermelho que empurrou todos os outros unicórnios para os confins da terra.
Ayakta durma yeteneğini kaybedersen, bazen çok uzaklara düşebilirsin.
Se perdes o equilíbrio, às vezes podes cair muito longe.
* Herşeyden uzaklara... * çok uzaklara...
Portando pensar em fugir está fora...
Şimdi çok çok uzaklara gitti.
numa galáxia muito distante.
Çok uzaklara gitti.
Ela já está distante.
Mümkün olursa, çok uzaklara.
Mais longe possível.
Çok uzaklara.
Não voltará
Ve o çok uzaklara gitti.
E lá se foi ele.
Yuvalarımızdan çok uzaklara göç ettik.
Nós vagueamos para muito longe de casa.
Çok, çok uzaklara.
Longe, muito longe.
Bu kızın fısıltısı çok uzaklara gider.
Um murmúrio ao ouvido, e dá resultado.
Şu da mümkün ki, bu sefer çok uzaklara gitti ve
Talvez Sir Robert tenha ido longe demais e seja culpado de homicídio.
Çocuk ve adam dünyamızdan çok uzaklara gittiler.
A criança e o homem partiram para além deste mundo.
Çok uzaklara uçup gitmekten O da hoşlanırdı.
Ela gostava que a levassem para o mais longe possível.
Ve bu güzelliği daha iyi yaşayabilmek için.. buradan çok ama çok uzaklara gitmeliyiz.
E para a desfrutar como deve ser, devíamos ir para muito longe daqui.
Antik insanlar genel olarak sanılandan çok daha uzaklara yolculuk yapmışlardır.
Os povos antigos percorriam maiores distancias do que em geral se julga.
Evet, Beni asmalarına izin verseydin şimdi çok uzaklara gitmiş olurdun.
Só acho que estaria melhor se os deixasse me enforcarem.
O kadar uzaklara, yanında benden o kadar çok şey götürüyorsun ki.
Tiras tanto de mim, contigo tão longe.
Çok fazla uzaklara gitmiş olamaz.
Ela não pode estar longe.
Çok Hızlı Uçak Şirketinin uzaklara giden 1 sefer sayılı uçağı kalkıyor.
A Muitorápida Aviação anuncia a partida do voo um para as colinas bem longe.
Ben Gerry'i uzaklara götürdüğüm için bana çok kızdığınızı düşünüyordum.
Eu pensei que estavam chateados, por ter levado o Gerry embora.
Ama bir geminin götürebileceğinden çok daha uzaklara götürebilirim seni.
Posso levar-te mais longe do que um navio.
Elma ise bundan çok rahatsız olur boyut atladıkça daha da sinirlenerek kareye alttan gelerek çarpıp onu çırpınma ve dönüşler içinde Düzdünya'dan uzaklara fırlatır.
A maçã, um pouco aborrecida com esta conclusão, e num gesto nada amigável de dimensão para dimensão, entra em contacto com o quadrado debaixo dela, e empurra a plana criatura atirando-o ao ar, flutuando e girando pela Planilândia, para a terceira dimensão.
Şimdi, daha uzaklara gidip daha çok şey görebilirsin.
Agora podes ir mais longe e ver ainda mais.
O yüzden, sadece çok önemli bir mevzu bizi şu an uzaklara çağırabilir.
Um assunto importante?
Yakında çok paramız olacak, ve buradan uzaklara gideceğiz.
Em breve teremos o dinheiro, e estaremos longe de aqui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]